Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Levla Hanımm

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

415 entry 41 konu hiç puanı yok
26.09.2018 17:14 son işlem tarihi takip etme takip et

telef erik

Telef erik , sesin kısılsa da içinden de olsa inadına şarkılar söylemektir.

Anne merhametinin baba kuvvetiyle birleşip üzerine dostluk , kardeşlik kabuğunu aldığı cennet meyvesidir. Evet bazen neyimiz olduğunu biz dahi şaşırıyoruz, tebessüm. ( Off anne yaaağ o öle biri diiil ) tarzı cumlelerimizi duymuslugu vardır muhakkak, kahkaha.

Kendisi kolalı jelibona bayılır, hatta ceplerinde her daim birkaç paket taşıdığı rivayet edilir. Yalnız ceketinin ceplerine gün ışığını, ipini koparmış deli uçurtmaları ve bilyeleri de sakladığını ben biliyorum, dikkat edin jelibon ararken şaşırmayın derim , tebessüm.

Allah başımızdan eksik etmesin efendim.

Amin.

23.09.2018 10:47
  1. mahmud ile yezida

    murathan mungan'ın 1980'de yayınlanan ilk kitabı. bir tiyatro eseridir. bir parça burun kıvırarak başlayışımın bedelini o burnu ağlamaktan defalarca sildirerek bana bir güzel ödetmiştir. basit bir töre hikayesi olmanın çok çok ötesinde; insanı içine alıveren kurgusu, dili ve karakterleriyle oldukça başarılı bir eser...

    ırmağı aşan, dağı aşan, kendini aşan bir mahmud... ve kırkın büyülü çilesinde döngüyü tamamlayan bir yezida...

    okumayanın eksik kalacağına inandığım bir güzellik. olay örgüsü ve sonu bana mem u zin'i anımsatmıştır.

    .

    "ırmağı aştın, dağı aştın, bana geldin mahmud. töremi aştım, ölümü aştım, sana gelmekteyim kurban." ( syf 92)

     
  2. baharda yine geliriz

    barış bıçakçı'nın , dün başlayıp hemen de bitiriverdiğim kitabı. kendini arka kapağında " şehri ve insanları tanımak için mütevazi bir rehber " olarak tanımlıyor.

    yine birçok satırın altını çizdim, orasına burasına notlar aldım, epey üzdüm kitabı. o da beni üzdü haliyle. şaşırttı, incitti, gülümsetti, eksik bıraktı en çok da... her sayfayı bir önceki hikayeyi tamamlamak için okurken aslına kitabın kurgusunun tamamen eksik bırakılmak üzerine inşa edildiğini anladım. buna da alıştım...

    beni en çok vuran üç kısım oldu...

    izninizle bunları paylaşmak isterim..

    "bir kitap yazmak istediğimi söylemiştim. içinde öyle bir cümle olsun istiyorum ki, kitabı okuyan biri o cümleye geldiğinde kitabı birden kapatıp sımsıkı göğsüne bastırsın."(ben okurken bunu yaptım)

    .

    "güzel bir kitap okumak ve ömrümün geri kalanını o kitabı okuduğum yerde geçirmek istiyorum.insan güzel bir kitap okuduğu yerden nasıl ayrılabilir?"

    .

    "hayır" dedi kadın olanca yumuşaklığıyla." ona değil sana söyledim...ben.. yıllardır yalnızca seninle konuşuyorum."

     
  3. yaşamak

    Sahneye itildiğin ; sahneden istediğin vakit inemediğin, makyajını akmadan silemediğin , kader denen senaryoyu çalakalem yazıp beceriksizce oynayarak kazaya cevirdiğin tiyatro oyunu...

     
  4. lori lori

    Ninni.

    Tanımdan âzâde bir de not düşelim kişisel tarihimize.. sülaledeki tek kürt olan nenem zöhre beni uyutacağı zaman heceleri uzata uzata , incecik, sızı gibi... ağıt gibi bir şey söylerdi mırıl mırıl... ben bu söylediklerinden sadece lori lori kısmını anlar, aklımda tutabilirdim..

    Çok çok sonraları lori lorinin nenemin dilinde ninni olduğunu öğrendim...

    Şimdi ne zaman dilime dolansa yahut dinlesem bir yerde , gurbet gibi kimsesizlik gibi.. zöhre'nin mırıl mırıl yalnızlığı gibi bir hüzün gelip çöreklenir içime..

    Bir şey daha belirtmek isterim ki.. tanımlamadaki kifayetsizlik ve kusur bana aittir zira lori lori ninniden çok daha fazlasıdır.

     
  5. ulaşgkc

    Küs olduğum yazardır kendileri.

    Ama kendilerinin bundan haberi yok.

    Barışınca anlatırım artık ben sana küstüydüm diye, tebessüm.