 Türkiye'nin memur portalı |
 Oturum aç
 Üye ol
 Parolamı unuttum
|
Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç
Üye ol
Parolamı unuttum
|
o kadar ucuz söylenmemeli "seni seviyorum" demek biriyle göz göze gelirsin ve bütün hayatını onunla geçireceğini hissedersin ya işte bu duygudur seni seviyorum demek.
Sen bana çok eksiksin.
Sensiz günlerim zehirdir bana.
Kokunu hala buradan alıyorum.
Yokluğunda kuşlarla konuşuyorum.
Kimilerinin çok beğendiği kimilerinin dalga geçtiği Beş Sevgi dili diye bir kitap var ya.
Yazar üşenmemiş beş tanesini tespit etmiş sonra onu kitaba dönüştürüp para kazanmış.
Beşten fazla bir sürü yolu vardır tabi.
Mesela küçük çocuklar dikkat çekmek için sevdikleri arkadaşlarına çile çektirirler. Saç çekme, dalga geçme, paltosunun paltosunun üstüne asma gibi garip davranışlar. :)
Bazıları da dünyaya karşı çok meraklıdır ama insanlarla pek duygusal bağ kurmazlar.
Big bang theorydeki Sheldon Cooper gibi dolanırlar. Onları egzotik bir çiçek gibi uzaktan sevmek gerekir. :)
Bir de Posta gazetesinde Aşk doktoru köşesi mi ne vardı. Mehmet Coşkundeniz yazıyordu.
Ne öneriyordu bilmiyorum. Şiir köşesine :) bir de Halim Bahadır'ın yazılarına bakıyordum.
Didik didik okuduğum tek gazete radikaldi. İsmi radikal olmasına rağmen son derece aklı başında, garip salınımları olmayan makaleleri ve habercilik anlayışı olduğu için.
Okul döneminde özellikle bahar döneminde öğretmenler genellikle öğrencileri uyarırlardı. Hele de sınava hazırlanan gruplara neler neler demezlerdi ki ?
Hoca ders anlatıyor erkek öğrencinin ruhu bedeninden bir karış yukarıda derste hoşlandığı kızı izliyor.
Hocalar başlar: Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları. Tabi hedef gösterilip öğrenci rencide edilmez ama "Evladım aşık mısınız nesiniz ?" diye tahtadaki heksozlara falan dikkat çekilir. Bunun için gerekirse çok yüksek ses çıkaran alüminyum cetveller kullanılır. Kara tahta olduğu için cetvel sorun çıkarmaz.
Bir keresinde önemli bir telefon konuşmasının tam ortasında hatlar karışmıştı.
İstemeden birbirini seven iki insanın konuşmaları araya girmişti.
Konuşmayı bırakıp onları dinlemeye başlamıştık.
- Akşama sana ne getireyim ? - Baklava tarzı şeyler.
" O neydi ?" falan deyip konuşmaya devam etmiştik. İşin garip tarafı biz onları duyuyorduk ama onlar bizi duymuyordu. Sanki başka bir zaman ve boyuta bağlanmıştık. Ya da artık birbirlerini ne kadar seviyordularsa gözleri kulakları iptal olmuştu.
Ben genelde dolaylı yol kullanmam. Sevdiğim kişilere hemen her gün "Seni seviyorum" derim. Onlara sürpriz hediyeler alırım. Onlar beğenmez falan filan.
"sen mühimsin, sen benimsin, mahvolurum yokluğunda" sözleri mesela; kayahan'ın ruhu şad olsun
"sevmek, dokunmak demiştin" sözleri nilüfer'in sesinden ne hoş
aklıma gelen bazı maddeler şunlardır:
* onu bakışlarınla kesip gülümsemek ve ona sıkça selam verip hal-hatır sormak
* ona adıyla-sanıyla sıkça hitap etmek ve onu övüp motive etmek
* ona münasip ve etkileyici bir lakap takıp öyle seslenmek (prenses, peri kızı...)
* ona iltifat etmek ve centilmenlik yapmak, abartılı olmayan şakalar yapmak
* iyiliğini düşündüğünü ona hissettirmek, onunla ilgilenmek ve ona güven vermek
* dinleyici ve anlayışlı olduğunu ona hissettirmek (derdini-neşesini paylaşması için)
* onu görünce utanıp heyecanlandığını ona hissettirmek
* onu yeterince tanıyorsan kişiliğine göre ona nazik veya dobraca yaklaşmak
* ona ufak tefek sürprizler yapmak, özel fırsatlar sunmak, hediye almak vb.
yaldızlı baş döndüren sözler biliyorum hatta bu konuda uzman sayılırım. ama şunu iyi anladım sevgi ucuz değil. kalbine dokunamayacak insana sarf edilmemeli.
gerçekten sevmişsen haline tavrına gözlerine konuşmana yansır bunların anlatımı sözlerden daha etkilidir. yok samimi değilsen ama etkilemek istiyorsan o sözler en başta sana dert açar sonra karşıdakine.
yer çekimine ve rüzgara rağmen kar taneleri havada birleşip zararlı kütle olmaz usulca ve tane tane biçimde toprağın yanağına konar.
toprak bunu anlar onu yavaş yavaş bağrına basar. öyle ki etrafta izleyen gözlere huzur verir kış manzarası. bakmak görmek anlamak hissetmek. ince insanlar bu yüzden yalnızdır
#395r entrysinin dördüncü paragrafı o kadar tanıdık geldi ki bana...:(
(hissettiklerim başlıkla alakalı değil ama sadece entrydeki bu ifade gözlerimi yaşarttı.)
konu tesadüfen çıktı karşıma, sayfayı deli gibi yenileyip dururken.
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |