Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Herturluyazar

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

775 entry 478 konu hiç puanı yok
08.03.2016 22:35 son işlem tarihi takip etme takip et

pazara yollamak

annemin genelde bana uyguladığı hain eylem. kaçabildiğim haftalar kendimi şanslı sayıyorum. artık pazarcılarla muhabbetten 2 saatten aşağı çıkamıyorum, hepsi de o kadar iyi ki. yine de kahrolsun cumartesi pazarları.

elma, armut, domates bunlar markettekinden farklıymış. taze ve iyisi oluyormuş. iyi de ben zaten meyve sevmiyorum ki. reklam gibi olmasın da migros sanal'dan zaten söyleniyor ayda iki kere. bu ekstra cumartesi olayı cumartesi günlerine bir antipati oluşturmaya başladı bende. sıralı tam liste şuan duruyor ve siz bunları okurken ben elma alıyor olacağım. lol

20.02.2016 15:56
  1. boşanan kadına kötü gözle bakılması

    geçmişten gelen saçma sapan düşünce tarzına sahip insanların çocuklarını da öyle yetiştirmesi sonucu oluşan ön yargısal durumdur. onlara göre kadın boşandıysa, suçu olmasa bile kötüdür. her türlü muhakkak hoppa şeyler yapıyordur vs. üslubu bozmamak için bu insanlardan fazla bahsetmemek gerekir. onları suçlamak yerine onların ailelerini suçlamak gerekir. bu kısır döngü onların da çocuklarına yansıyarak devam edecek ancak çocuklarının daha iyi yerlere gelip kendilerini geliştirmeye başlamalarıyla azalarak bir gün bitecektir. günümüzde o kadar yaygın değildir artık. boşanan kadın eskiden kötü gözle bakarlar diye kafasını kaldıramazken artık star'a, fox tv'i falan basıp koca istiyorum diyorlar. o zaman şu an için en azından büyük şehirlerde bir sıkıntı kalmamış gibi. tabiki bu şehirlerin bazı semtlerinin arka sokaklarını saymazsak.

     
  2. çamaşır makinesinin sesi

    normal şartlarda rahatsız edici sestir. hatta çamaşır makinesinin evi dolaşmaya başlamasıyla, yerdeki taşlar da bu sese yardımcı başka senkron sesler çıkartabilir. çamaşır makinesinin üstündeki eşyalar da titreyerek mutluluklarını gösterirler. bu ses rahatsız edici ise, çamaşır makinesinin değişme zamanının geldiğinin anlaşılması gerekir. yeni makineler neredeyse sessiz çalışıyor. yüksek devirde olsa bile, sadece o makinenin bulunduğu odanın yada banyonun kapısı kapatılarak ses insan kulağının anlamayacağı seviyeye geliyor. yani bizler için "0". bu susturucudan yararlanmak için en güzel alternatifler siemens'in sanıyorum ki sonra da bosch'un yeni modelleri..

     
  3. karınca yuvası

    kuzeye doğru toprak biriktirmiş yada olduğu gibi çember halinde toprak biriktirmiş deliklere sahip karmaşık yuvalardır. askerde can sıkıntısından 2 farklı ırka ait karınca yuvalarından alınan karıncalar bir diğerine konarak nasıl tepki verdikleri gözlemlendi. her defasında da görüldü ki, zaten birbirine yakın yuvalardaki farklı karıncalar çok kavga etmemekte yürüyüp kendi işlerine bakmaktadırlar. birbirlerini tehdit olarak görmemektedirler. sadece 1-2 saniyelik bir kavga ve hepsi o. gördüğüm görsel bir bilgiden yerin metrelerce altında da bu tünellerin devam ettiği ve çok karışık labirentlere sahip olan yuvalardır. yuvanın sonu kraliçe karıncaya çıkıyor. hatta yuvası dağılmış bir kraliçe karınca, diğer klona giderek, tam asker karıncalar ona saldıracakken kendi kraliçelerini öldürüp, onun kokusunu taklit ederek yeni kraliçe olmayı başarıyorlarmış. böyle de oyuncu hayvanlara ait olan yuvadır bu.

     
  4. battığını fark etmek

    yerin dibine doğru çekilirken anlık hissedilen acı duygu. çamurlu, killi yumuşak toprak sizi içeri doğru çektiğinde aniden durur, biraz çırpınır ve çırpındıkça daha çok battığınızı gördüğünüzde telaşla olduğunuz yerde kalırsınız. bir iki bağırmanız sonrası kimsenin yardıma gelmeyeceğiyle ümitleri tekrar kendinize toplarsınız. etrafta dal, ip, sağlam bitki ararsınız. meşhur monkey islan bataklık sahnesi hatırlanır. balon, bitki dikeni ve kamış kombinasyonuyla, sarmaşığa üfleyerek kurtulma.

     
  5. kar yağınca işe gidememek

    öğretmenlerin neredeyse her yıl yaşadığı sorun. hunharca yağan zalim beyaz kar, valiliğin tatil ettiği okulların kapanmasıyla ve sabahın köründe yankılanan vahşi kar topu oynayan çocukların sesleri eşliğinde, şehirde bir hüzün havası yaratır. işine gidemeyen öğrenciler ve öğretmenler o gün yastadır. ertesi gün kar yağmaya devam etmesin de okulumuza gidelim diye dua ederler. ahh öğrencilik yılları. sabahın köründe okula telefon ederdik, tatil mi değil mi? tatilse büyük sevinçle yatağa dönülür ama uyunamayıp kalkılırdı. tatil değilse, nasıl ya? bu kadar kara nasıl tatil olmaz diye acı acı sitem edilirdi.