Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Herturluyazar

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

775 entry 478 konu hiç puanı yok
08.03.2016 22:35 son işlem tarihi takip etme takip et

Ben yemek yapmasını bilmem diyen gelinlik kız

ama aşık olduğum adam için elimden geleni yaparım, "belki" o da yardım eder diye sözüne devam ediyorsa korkulmaması gereken kızdır. belki diye naifliğini de ortaya sunar ve zamanla da öğrenir bir şeyler. aksi halde "banane, kendi yapsın" diyen tipi bırak doğusunu güney batıya da gitsen kutuplara da gitsen eskimolar bile istemez. artık erkeklerin aradığı yaprak sarsın değil, zevkle bir şeylere çabalasın yeterdir. kendi evinde kendi mutfağının hanımı olamazsa bir kadın, onu uzaylılardan medet ummaya kadar yalnız bırakın. belki bir gün uzaylının biri gelir de yemek yapma derdinden kurtarır. bizleri zaten mahmut abinin kebapçısı kurtarır sorun yok. bu konuda önemli olan netice, beceri değil, istek ve niyettir. hepsi sadece bu. gerisini aşk getirir. bak mesela şu resimde ne görüyorsun?

https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/236x/b3/b1/b5/b3b1b589a3e8371dae2d13057bdc6a80.jpg

evet bir alien predator. bu adam senden karnıyarık istemez ki. direk seni yer. afiyet olsun, hayırlı gelinlikler.

18.02.2016 22:40
  1. havayı koklayıp geçmişe dönmek

    koku hafızasından olduğunu düşündüğüm şey. her zaman gerçekleşmez.. bazen bir vakitte balkona çıkarsınız, bir yere gidersiniz, dışarda yürürsünüz yada bir halt yapıyorsunuzdur işte. o sırada derin nefes almanızı sağlayan ufak bir koku gelir başta. önce solunur o koku daha sonra hiç olmayacak eskiii bir anıya götürüverir sizi. şaşırır biraz sevinir biraz hüzünlenirsiniz. güzel şeyleri hatırlatır o koku. belki çocukluğunuzu, belki yazın eğlendiğiniz bir anı, belki kışın donarak güldüğünüz bir hatırayı yada eskiden yaşadığınız bir bölgeyi.. genelde bahar geçişlerinde duyarım ben. yok baharları hiç sevmem. ama o saçma koku gelir bulur baharda. kafayı yemediğime eminim. bunu yaşayan başka birileri de olmalı mutlaka. yoksa cidden teksem bunu yaşayan, tekrar o kokuyu duyduğumda gidip burnuma karabiber çekeceğim.

     
  2. genç yaşta evlenmek

    kimilerine göre 15 yaş kimilerine göre de 25 yaşında yapılan eylemdir. 15 yaşındakine 18 yaşında evlenmek normal gelirken 25 yaşa genç diyene 30 yaş normal gelir. 35 yaşında olup ben daha gencim ne evlneceğim diyen duydum. kime göre genç sorusu cuk oturur sanırım buraya.

    başka bir sözlükten bir arkadaş;

    "kendinizi layık gördüğünüz işte çalışana dek, istediğiniz arabaya binene dek, beğendiğiniz kıyafetleri giyene dek, ve hatta sevdiğiniz kadınla evlenene dek mücadeleyi bırakmayın... üzülürsünüz. hiç bir savaşın kazanma garantisi yoktur ama savaştan kaçarak kanınızın son damlasına, son merminize kadar dövüşerek kaybetmezseniz sizi onursuz bir hayat bekler unutmayın."

    demişti... o yüzden yaşa göre değil de aşık olmanıza göre admınızı atın. bazen geç kalırsın bir kişiye bazen de geç kalacak kadar yaşayamazsın bile. o yüzden son mermi önemli. onu da sıkmadan geri dönmeyin.

     
  3. spam smslerin gün itibariyle kesilmesi

    günlük en az 5-6 sms alan hattıma bugün sms gelmemesiyle gerçekleşmiş olandır. dün bile zırıl zırıl arayan ve sms gönderen banka, halıcı, sağlık merkezi, alışveriş sitesi gibi firmaların sus pus olması durumudur. cinsel güç artırıcı ilaç reklamları, antalya alanya 300 liralık tatil reklamları, hereke halı reklamları, beymen ve altınyıldız reklamları, katarakt ameliyatı, fizik tedavi vs gibi sağlık sektörü reklamları, yurtdışı eğitim reklamları, kredinizi biz ödeyelim reklamları vs gibi saçma sapan reklamlardan gına gelmişti. halen bilgilendirme mesajı gönderebilirlermiş (tahsil, teslim zamanı vs) ancak en azından reklam mesajı gelmeyecek ve bu tahsil ve teslim mesajları en azından benim bir şeyler almış olduğum firmalara ait olcak ve bu da beni rahatsız etmez, mutlu eder. arabanı şu tarihte teslim al, kargon geldi bulamadık, ürününüz gönderildi, kartınızdan xxx lira çekildi vs gibi bilgilendirme mesajları... yurtdışı firmalara yasak yokmuş. ondan türk firmalar bu yola giderek smslere devam edebilirler deniliyor. ancak görünen o ki veri bankaları ellerinde patladı şirketlerin. 1 alışveriş firması dışında kimseye izin vermedim, telefonlarına da smslerine de cevap vermedim. zımni ret kabul edilecek bu durum karşısında hala gelmeye devam ederse ısrarla şikayetimi bir güzel yaparım. ama telefona bakıyorum şuan huzur dolu. sessiz , sus pus.. rahatladım yemin ederim. ilk zamanlarda şaşırıyordum bu firma ne alaka nerden buldu beni diye de gördüm ki herkese gönderiyorlarmış bu smsleri. bugün rahat nefesin ilk günü.

     
  4. yokluğu mutsuz eden şeyler

    herkes için değişen türden şeylerdir.

    kahve, sigara, internet ve annenin yokluğu mutsuz eder beni. mesela internetin gitmesi çoğu kişi için aynı şeyi ifade ediyordur. annenin yokluğu iyi güzelde çok uzun sürünce yemekti varlığıydı vs derken özlüyorsun işte.

    bazıları için bu cep telefonudur ama elimden gelse benimkini kırıp hiç kullanmayacağım. ama yok işte mecbur lazım oluyor. en gıcık olduğum şey telefon. varlığı mutsuz ediyor bunun da. bazıları için iştir. iş yokluğu yani işsizlik mutsuz eder. kahve sigara internet, balık tutmak gibidir. dinginlik verir. hafızayı ve nöronları yakarak hatırlamamanızı sağlar. herkese yanmış nöronlar diliyorum. nöron yokluğu mutlu eder.

     
  5. Ankarada aşık olmak

    ankara'da aşık olmak olarak sevgili moderatörlerce düzeltilmesi gereken kimyasal olay. diğer aşık olmalardan farklıdır. ankara'da ne deniz vardır ne de doğru düzgün eğlence. monotondur bu şehir. küçük de değildir kocamandır. bir sürü insan. bu kadar insanın içinde bu kadar birbirine yabancılaşan karanlık bir şehir daha az bulunur. o yüzden öncelikle aşık olması zordur. ilk fark burda başlar. insanların düşünceleri de karanlıktır havası gibi. diyelim ki aşık oldun bir şekilde, olmaz ya... o zaman ilişkini dağ tepe gezip haykıracağın bir şehir yok burada. gezeceğin mükemmel ortamlarda yok. küçük cafeler barlar publar.. yersen.. ha oldu da yedin diyelim, bir süre sonra sıkılırsın zaten ortamdan.

    işte bu durumda aşkın farkı ortaya çıkar. dışarı dönük değil ilişkiye dönük yaşarsın içindekini. yani birbirine daha sıkı sarılırsın.. en önemli şey olursunuz karanlık havada birbiriniz için. zaten soğuk olan şehirden soğuk şekilde de koparsınız yine ankara'nın içinde. daha çok sever daha büyük yaşarsınız aşkı. denize gidemezsiniz belki ama evlerde toplanmanın, arkadaşlarla zaman geçirmenin tadı bambaşkadır. bunu deniz kenarında da yapabilirsin evet ama ankara'da daha çok yaparsın. o yüzden ankara'da yapılabilecek en güzel şeydir aşık olmak. Yok beceremiyorsan gelir böyle sözlükte yazarsın kahveni içerken. aşık olduysan da ya onun yanında olursun yada olamıyorsan dar sokaklarına anlam yüklersin.

    en iyisi ankara'ya hiç bulaşmamak yada bulaştıysan da hakkını vermek. şanslıysan tabi...