Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Belma zarafetiBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Sevdiğini üzmeyi huy haline getirmiş sevgiliye verilen isimmiş. Bence çok hoş rehbere kaydetme şeysi olur bu kelimeden sevdiceği.
Ailenin sevgisi gerçektir, diğerleri var gibi gözükür hatta bazen daha güçlü gözükür ama illüzyından ibarettir çoğu zaman.
Çok nadir istisna çıkabilir. İstisnanın bile nadiri diyorum düşünün.
* Bir yer seni mutlu etmiyordur ama oradan başka yere gidemiyorsundur.
* yediğin tatlının tadı eskiden daha güzeldir.
* elde etmişsindir ama yine de elde etmeyi başaramayanlarla yarışıyorsundur.
* sevginin herkesle konuşulan ortak dil olmadığını fark ettiğin o andaki çaresizliktir.
Mutsuzluk tanımları uzar gider, herkesin başkadır. Ama hepsinde kendinizi bulabilirsiniz. Bir o kadar subjektif bir o kadar nesnel tanımlardır.
Değiştirir değiştirir.
Hem de öyle bir değiştirir ki sen bile şok olursun.
Aşk insanı hem olgunlaştırır hem geliştirir,
İnsanları daha iyi anlarsın, daha çok hoş görürsün,
Zamanın kıymetini daha iyi bilirsin,
Daha düzenli bir hayatın olur,
Hayatındaki renkler netleşir,
Aldığın nefesin yumuşaklığını hissedersin
Bunlar hoş detaylar.
Her duygunun bir güzelliği vardır. Aşkın büyüsü vardır. Bazen biter ve bittiğinde bu dediklerim ortadan kayboluyorsa hayatın karakalem renklerinde olur. Tatsız tuzsuz diyet ürünlerle bezenmiştir dünyan artık. Ne yediğinin tadını alırsın ne kokladığın havadaki güzellikleri yakalarsın.
Yine de aşk olgunlaştırır dedik ya oraya gelelim. Yontulmamış her duygunu artık tanırsın ve nerede nasıl davranman gerektiğini, hangi davranışının sonucunun ne olacağını, kimin ne kadar kalacağını, gideceğini, kimin seninle ne için yürüdüğünü, yeni başlangıç yapmayı, küllerinden doğmayı ya da vazgeçmeyi öğrenirsin.
Aşk büyütür...
Bazen bu duygu çok güzeldir, bazen olmasa dersin. Olmasa nasıl olurdu, dünyadan bir renk eksik kalır mıydı bilmiyorum. Ama tılsımlı bir duygu diye tanımlayabilirim.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
Bazı anneler var, çocuğu gelir, evinizdeki tv'ye top fırlatır, çocuk duvarları boyar, bardakları tek tek kırar ama çocuğuna asla dur yapma demez. Neden diye sorarsınız. "Çocuğun gelişimine müdahale etmek istemiyorum" der.
Yani bunun misafirliğe gittiğinde koltuğun örtüsünü delen bir türüne denk gelmiştim. Ev sahibinin yüzü inanılmaz düşmüştü. İşte çocuklu misafir kabul ederken kırk kere düşünüyor sonra insanlar.
Tabii çocuğunu duyarlı, güzel yetiştiren aileler de var. Onlar baş tacı.
#3pa9 çok güzel noktalara değinen bir yazı olmuş. Elbette insanları tekrar ikna etme süreci denilen bir dönemeç var. Ama artık ikna da beklemiyor insanlar ne konulursa ona adapte oluyor büyükmüş hızla, akım mı akım, moda mı moda. O da düşündürücü. Kitlesel bir yönetim var sosyal medyadaki akımlar sayesinde.
#3paa holding olmazsa olmaz lütfen, holdingin sahipleri de hep beyaz atlı prens. Hayaller hayatlar tadındaki diziler.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |