Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Gündelik hayatımıza 1900'lü yılların başlarında girerek halk tabiri ile çalkamanın (ayran) tahtına oturan en çok tükettiğimiz ikinci içecek.
Zararlı bulduğum hiçbir işe yaramayan içecek.
Alışkanlıklarımızdan ötürü hepimiz tüketiyoruz. Vitamini,besleyici özelliği olmadığı gibi,demir,c ve d vitaminlerinin emilimini engelliyor.bildiğin renli sıcak su içiyoruz. Fırsat buldukça ıhlamur gibi bitki çayları tercih edilmeli.
Yinede güzel bir manzara eşliğinde yorgunluğun üstüne hayır diyemiyor insan.
nedenini bilinmeden içmeyene uzaylı muamelesi yapılmaması gereken bitki.
yıl 1990. 5 yaşına basan bendenizin deli gibi çay sevmekte, gittiğim her misafirliği "çay isterim, çay isterim" diye ağlayarak valideme zehir ettiğim yıllar. validem bunlara bir şekilde göğüs gerip çay zevkime limon sıkmayarak çay vermeye devam etmiş günde bir kaç bardak. ta ki 1986 yılında ki çernobil faciası dolayısıyla çayların kanser yaptığı dedikodusu iyice yayılana kadar. başlarda valide her ne kadar çayı saklayarak, onun yerine başka şeyler içirerek, içince döverek, içmeyince ödüllendirerek bir yerlere varmaya çalışmış. başarılı olamayınca ise en son çare olarak bulduğu envayi çeşit baharatı biberona koyup çayla karıştırıp zorla içirerek başarıya ulaşmış ve beni çaydan ölesiye kadar tiksindirmiştir.
türkiye de yaşamıyor olsak bu durumun bir zorluğu olacağını zannetmiyorum ama ülkemizde çay kutsal içecek muamelesi gördüğü için çay ikramını geri çevirince ; marjinal , kendini beğenmiş, görgüsüz, nezaketsiz, ananelerden bir haber zevksiz insan muamelesi görmek kaçınılmaz oluyor.
çay içmeyenleri hor görmeyin. içemiyoruz sonuçta arkadaş ! midemiz bulanıyor. ağzımızın tadı kaçıyor. bu nedenledir ki kınamayın, zorlamayın. bırakın kuşburnumuzu, ıhlamurumuzu zevkle yudumlayalım.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |