Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
uzmanlar ege ve marmara için özel çalışmalar yapıldığını fakat yurdun diğer bölgelerindeki faylar için detaylı çalışmalar yapılması gerektiğini belirtiyorlar.
özellikle deniz içinden geçen faylardan bahsediliyor.
elimizde yorum yapabileceğimiz kadar yeterli bilgi yok diyorlar.
habercilerin ısrarla sordukları soru şu:
bu hareketlenme başka depremleri tetikler mi ?
emsc: avrupa-akdeniz sismoloji merkezi.
kahramanmaraş'da bulunan kavşak tüm dünyaca bilinen üç levhanın kesişim bölgesi.
dronla çekilmiş görüntüler yayınlanıyor.
sanki ağırlıklı olarak alt kısımları dükkan olarak kullanılan, ana yollar üzerinde bulunan apartmanlar çökmüş gibi duruyor.
tabi yanılıyor da olabilirim.
uzmanlar sadece kolon ve kirişlerin değil perde duvarların da taşıyıcı özelliklerinden bahsediyor.
bu duvarların ortadan kaldırılması ve pencere yapılması da binanın dengesini ciddi anlamda bozuyormuş.
hatta balkonların kapatılması bile binaya ekstra dengesiz bir yük bindiriyormuş.
alt kısmı dar üst kısmı daha geniş, çıkmalı binalar yıkılmamışsa bile yan yatmış ya da eğilmiş.
bazı binaların değil kolon ve kirişleri tablaları bile seçilemiyor.
o derece kül olup ufalanmış.
ahmet mete ışıkara, aykut barka, naci görür, şener üşümezsoy, övgün ahmet ercan, celal şengör, oğuz gündoğdu ve diğer akademisyenlerimiz...
bir kısmı halen hayatta, bir kısmı vefat etti.
aylarca onları dinledik, takip ettik, vatandaş olarak bilinçli olmaya çalıştık.
deprem konusunu aşamıyoruz.
bu konuyu kavrayamıyoruz.
daha doğrusu kavrayanlar kavrayamayanlara kavratamıyor.
vatandaş acil olarak konteyner ve çadır bekliyor.
soğuktan donduklarını belirtiyorlar ve acil barınma ihtiyaçları var.
sağlık hizmeti bekliyorlar.
ilaç bekliyorlar.
her şeye ihtiyaçları var acil olarak bekliyorlar.
çok zor bir gece geçirdiklerini belirtiyorlar.
uzun sürecek bir çalışma gerekiyor.
her şeye ihtiyaç var.
her türlü desteğe ihtiyaç var.
yardımlar sel gibi akıyor.
ağırlıklı olarak bebek bezi, biberon, ıslak mendil, temizlik ürünleri, hasta bezi, kağıt havlu, hijyenik ürünler getiriliyor.
gıda ve çay kolileri hazırlanmış.
hazırlanması kolay, besin değeri yüksek gıdalara ağırlık verilmesi istenmiş.
bebe bisküvisi, mama, konserve, kavanoz mama, çay vs. getirildi.
giysi konusunda mümkün olduğu kadar kullanılmamış temiz battaniye, çorap, kışlık bot, çizme akla gelebilen her şeye ihtiyaç var.
söylemek istemezdim ama defin malzemelerine de ihtiyaç olduğu belirtilmiş.
Deprem tarihte görülmemiş kadar büyük ve âfet muazzam bir yıkıcılık yaratmış olabilir ona yapacak birşey yok. Sorun yapabileceklerimizi yapamamış (ya da yapmamış) olmamız. Teeee en baştan fay hatlarının geçtiği yerler belli iken fay hattının üstüne yol, okul, hastane gibi geneli etkileyen kamu alanı inşa edilir mi? Dün ismi lazım değil bir haber kanalı başlık atmış, "yolun altından fay hattı mı geçiyor?" Bak fay hattına yaaa, nasıl olur da yolun altından geçer!!! Halbuki atılması gereken doğru başlığın "fay hattının üstüne yol mu yapılır" olması gerekmez miydi?
Bakış açıları o kadar farklı ki insanların, 3 tip insan var:
1) sorgusuz sualsiz her ne olursa olsun hükümeti korumacı yaklaşım içinde olan,
2) tam tersi her ne olursa olsun, iktidar ne yaparsa yapsın, görmezden gelip, saldıran
3) siyasetin s ile ilgilenmeyip, insanlık ve vicdan duyguları hâlâ körelmemiş olan, olan bitene objektif bakmayı başarabilen ve öznesinde bu felaketin kendisi olan insan grubu.
Aslında bir de 4. Bir grup var da onlar insan sınıfına girmeyenler; video çekip depremzedelere saydıranlar, telefon ve internet aracılığıyla nasıl olduysa enkaz altındakilere ulaşıp onlarla dalga geçenler, ilgilileri sahte ihbarlarla gereksiz yere meşgul edenler ve türevleri. maalesef bu müsveddeler, sadece binaların değil, ahlaki yapının ve insanlığın da çöktüğünün göstergesi ama bunları zaten 4.sınıfa dahil etmiştik.
Ben 3.grupla ilgili konuşmaya devam edersem (diğer gruplar beni ilgilendirmiyor) 4 gündür tv karşısında, interneti takip ederek bölgeden gelen haberlerle kahrolduk, üzüntüden psikolojimiz yerle yeksan. Benim bugün itibariyle üzüntüm, sinirlenme ve isyan etme aşamasına evirildi. Vicdan sahibi herkes kabul etmelidir ki müdahalede geç kalındı, tamam etki alanı çok geniş, az mı 10 il, 14-15 milyonluk nüfus. Ancak 85 milyonluk ülkeyiz, askeri, polisi, jandarması, bekçisi, itfaiyecisi, ilk yardımcısı, sporcusu say say bitmez, anında görevlendirilemez miydi? Şahsen ben böyle bir durumda olsam, eşim, annem, babam, kardeşlerim enkaz altında kalsa ve bana ses verseler, ben dışarda yardım gelsin diye mi bekleyeceğim! Alet yok, yetkili yok diyip kaderlerine mi terk edeceğim? Tırnaklarımla kazar, o sesin olduğu yere ulaşmaya çalışırım, haa gelmeyen yardımı bekleyipte iş işten geçmiş, haa ulaşamayıpta geçmiş olsun, haa da kendim o enkazın altında kalmış olayım, Ben öyle yardım gelsin diye bekleyemem, kafayı yerim.
Muhabir diyor ki "hatay'da gece zifiri karanlıkta sokakları gezerken her enkazın altından gelen yardım çığlıklarını duyduk, hiçbir şey yapamadık, yardım ekipleri oralara daha gitmemişti" yahu sen ne güne duruyorsun? Şahsen ben o muhabirin yerinde olsam, bir süre sonra kanser olurdum, neden yardım edemedim diye, el uzatsam belki yaşayabilirdi, belki de o kadar derinde değildi diye. Tv de bazı enkazların çevresinde tüm muhabirler konuşlanmış, sadece oraya odaklanıyorlar ya diğerleri?? Üzülerek samimiyetsizlik sezimliyorum, tamam onu kurtardınız ya tv nin olmadığı diğer enkaz altındaki kişiler?? O yüzden kurtulanlara sevinemiyorum bile. Bunca geçen süreye ve işin bir diğer kötü tarafı bunca soğuğa rağmen Hâlen daha kurtulanların olması da ayrı bir mucize, allah'a şükürler olsun tabi ki. Ancak yardım eli uzatılmayıp, enkaz altındaki canların kaderlerine bırakılmış olduğu gerçeği aklıma geldikçe psikolojim gerçek anlamda bozuluyor.
Yoksa yardım tırlarına kendi yardım tırıymış gibi afiş asanlar mı dersin, enkaz üstünde can kurtarmak yerine, değerli eşya bulur muyum diye akbabalık yapanlar mı, 3 sitede bilmem kaç binası yıkılmış ve "atom bombası etkisindeki büyük felakette bir benim binalarım mı yıkılmış sanki" diye kendini savunma pişkinliğindeki müteahhit mi, senin partin mi daha çok çalıştı benim partim mi daha çok iş yaptı diyip işi siyasi yarışa döken ve seçim malzemesi yapmaya çalışan milletvekilleri mi, tv kanallarında göz yaşı döken genç kıza mikrofon uzatıp, "ailem enkaz altında, yardım gelmiyor, nerdeler" diye haykırınca mikrofonu çevirip, birşey olmamış gibi konuşmasına devam eden yanlı muhabirler mi, yardım kolilerine mayo, topuklu ayakkabı, abiye kıyafet koyan şuursuz mu, zaten sosyal medyadaki iğrençlikleri daha önce yazdım, bu ve benzeri böyle bir zamanda görmek, duymak istemeyeceğimiz sinirleri zıplatan o kadar ama o kadar çok haber var ki.
Aslında yazılması gereken çok, çok fazla şey var ancak son olarak, bu elim deprem olayı sayesinde bir kez daha gördük ki evler bu kadar pahalıyken, insan hayatı bir o kadar ucuzmuş maalesef. Milyonlarca lira para ödeyip ev alıyor, başımızı sokacak yuvamız oldu diye seviniyoruz, sonuçta o evler başımıza yıkılıp, mezarımız oluyor. Yenisi, eskisi fark etmiyor, yapanın da, denetleyenin de, buna göz yumanın da yatacak yeri olmasın, bu kadar net.
şehir olarak yolladığımız tırların hedefine ulaştığı haberlerini almaya başladık.
pek çok yardım çeşitli illerden afetzedelere ulaşmaya başladı.
sanırım bazı konular yerine oturmaya başladı.
iki gündür gözlemim: Gençler arı gibi çalışıyorlar.
Bir saniye bile kaybedilmedi.
vatandaşlar hususi ticari araçlarıyla sürekli gıda ve temizlik malzemesi taşıyor.
son zamanlarda şişe sular da gelmeye başladı.
ikinci gün battaniye, yorgan ve yatak takviyeleri gelmeye başladı.
okulların tatil olmasının çok avantajı oldu.
firmaların bağışladığı koliler kısa sürede bantlandı ve kullanıma hazır hale getirildi.
malzemeler çabucak ayrıştırıldı ve lise talebeleri harıl harıl diğer vatandaşlarımızla birlikte kolileri hazırlayıp üzerlerini etiketlediler.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |