Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
ZerengökçeBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Yine hayatın ve hengamenin içinde bir sürü yorgunluk var,hayatın içinde her ne kadar umut verici şeyler olsa da, zihninin bir köşesi hep yorgun.
İnsan ne zaman dinlenir bu dünya da dediğimde,birden bu dünya imtihan dünyası burada az huzur çok keder var diyorum,hayat bir yoruyor bir dinlendiriyor,biraz dinlensek hoop bir bakmışsın yine yoracak bir şeyler çıkıyor insanın başına,
Hani derler ya beden yorgunluğu geçer de zihin yorgunluğu geçmez diye,doğru diyorlarmış,bazı seyler öyle bir takılıyor ki insanın kafasına,çözene kadar içi içini kemiriyor ,o yorgunluğu çözdükten sonra yine yeniden başka bir şey çıkıyor karşına,bazen diyorum hayata gönder gelsin bunu da çözerim.
Rahmetli demirelin dediği gibi,sorunu sorun etmezsek sorun olmaz derdi,galiba bazı şeyleri fazla sorun ediyoruz,neyse ki belli yaşlardan sonra sorunları artık çok büyük sorun gibi görmüyoruz,o nedenle de fazla yormuyoruz kendimizi,neyse şimdi yoruldum dinleneyim ben:))
İçimden çok şey geliyo yazmak fakat herkesin okuyacağı bir ortamda bazı şeyler yazılmıyor haliyle.
Bu haftasonu en güzel haftasonlarından dı,değer verdiğim biriyle dolu dolu vakit geçirmek.
Hem tedirgin hem hayatı sorgulama açısından da baya yoğundu,insan çoğunlukla neyden kaçarsa hep onu yaşarmış,hayat bana hep onu denk getirdi,neden kaçıyorsam hep beni kaçtığım şeyler yakaladı,bazı şeyleri düzeltip artık böyle düşünmeyeceğim hayatta ne istediğimi artık biliyorum dediğim zamanda bile yine kaçtığım durumların içinde buluyorum kendimi ve sonrasında sürekli sorgulama ne oluyo niye böyle ne yapmalıyım.
Hem merak hem de tanıdık gelen mücadele de yine yer alıyorum,diyorum böyle olmayacak bu doğru değil veya asla öyle olmaz derken hoop bakmışsın yine o durumları yaşıyorum.
Neyse içimden gelenler çok da hepsini bir anda tüketmeyeyim.
Bu arada en çok istediğim bir kaç senedir beklediğim olayın sonuçlanması benim içimi ve yolumu açtı,omzumdan bir yük daha kalktı,onun sevinci ve huzuru var şimdilerde içimde,öyle işte...
Yeni yazarlar derken ne kadar yeni,2 günlük 3 günlük falan sa ben eski oldum o zaman.
Yeni yazarlar bence daha güzel yazıyorlar konu ile ilgili daha güzel örneklerle anlatıyorlar,eskilwr biraz daha işi gırgır alır tarzda yazıyor sanırsam,esasında o da renk katıyor yazılara.
Ben de kendi adıma yeni yazanlardanım,genelde fikirlerimi kendime saklarım pek yazmam ama iyi geliyormuş yazmak,günün yorgunluğunu atıyor gibi,eğlenceli,içinden geldiği gibi konuya dair bazen saçmalama bazen de konuya bağlı yazmalar güzel oluyo.
Aslında buraya üye olan herkesin bir süre ya da arar ara yazması daha çok hareket katar.
Burada olup da yapmayanları kınıyorum,iki satır yazıp yeni yazarlar arasına katılabilirler,bu bir davet niteliğindedir,yazın kardeşim:))
Topla ve kukalarla oynanan bir oyun,toplarda 3 delik bulunuyo parmakları oraya yerleştirip,haa önce o kaynayan ayakkabıları giymem gerek yoksa yakışırsın up uzun,bir de o zemini hafif yağlıyorlarmış daha iyi kolunu bacağını kır diye galiba,o değilde bowling için mecburi ayakkabılara ne demeli bissürü kişi giyiyo ve ben de o pek hijyenik olmayan ayakkabıları çok giydim,mantar olmadık allahtan.
Neyse o zeminde kaymaymadan o belli kilolardan olan topu fırlatmak suretiyle kukaları hedef almaktır,çok enteresandır ki ben de oynarke5 her seferinde hepsinin yıkılacığını düşünmek ve bir iki tane yıkılması,en uyuz olduğum.
Eskiden beri oynarım ama nedense çok da severek oynadığım söylenemez,bazen yarış olunca eğlenceli oluyordu.
İlk oynadığımda o topların ağırlığı yüzünden bileklerim kopmuştu,en düşük kiloda olanı da alsam yine de zorlandım,benim kol pek dayanmıyor böyle oyunlara.
Bir keresinde de şirket olarak bowling oynadık,işte o çok eğlenceliydi,fena kapıştık tezahüratlar bir yandan,orta şahane ama benim kol uyuştu artık,sonuç olarak bizim grup kaybetti yenildik,çok sinirlendim,yazık oldu kollarıma onca uğraştım,neyse bazen zevkli bazen de sıkıcı bir oyun benim için...
Buz üzerinde kılıç gibi keskin ayakkabılarla kayarak yapılan spor dalı.
İzlemesi şahane bir o kadar da keyifli bir görsel şov.
Biz buz patenini Katarina Witt ile tanıdık sevdik buz patenini,o buzun üzerinde kuğu gibi süzülmesi,akrobasi hareketlerle adeta bir görsel şölene çevrirmesi,bir harikaydı...izlerken ufaktan ben de yapabilirim aslında diye içinden geçirdiğimiz ama yapamadığımız bir spor,tabi uzak tefek şeyler yaparız kendi çağımızda fakat onun gibi tabiki yapamam.
Ben de 13 yaşımda ilk defa buzda kalmıştım,korkudan kenardan tutunarak kaydım bur süre,yani bir nevi yürüdüm diyebilirim,İstanbul galeria nın dili olsa da konuşsa o zamanlar bir Bakırköy'de avm vardı yakın olarak,her haftasonu gider buzda kayardık,derken biraz öğrendim bu işi,düse kalka da olsa,baya düştüm ama,tabi zamanla geri geri kaymayı bile öğrendim o derece yani:))
Çok zevkli heyecanlı bu sporu şimdilerde pek zaman ve mekan yokluğundan yapmıyorum,aklıma gelmişken bu duruma bir bakayım bu sıralar...
1. | mkaslan |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |