Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
le lys dans la valleBu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
çiçeği burnunda yazar.(çiçek nasıl burnunda oluyor onu da anlamış değilim). naif biri, ne olursa olsun cevap veriyor kişiye. öyle ki avuç içinde tuttuğu bir cismin var olmadığını anlatıyor olsa, anlattığına inandırabilecek kadar kuvvetli bir ifadeye sahip kendisi. şiir ile ilgisinden midir bilmiyorum; ancak şiir gibi konuşabiliyor, yazabiliyor. bu aralar arılar, böcekler, sinekler üzerine belgeseller izliyor.
iki ay boyunca çantamda kendimle dolaştırdığım, sonunda uygun ruh hali bulup okuduğum, insanın içine işleyen, gerçekçi bir roman. romanda bolca tasvir (yer yer sıkıyor bu durum), tanım ve benzetmeler var. yokluk var, yoksulluk var, hastalık var, çaresizlik var, yöresel motifler var, kuma, başlık parası, kız kaçırma, batıl inançlar gibi bir çok toplumsal gerçekler var. roman bir kadının kocasını ve çocuklarını ne kadar çok sevdiğini anlatıyor. kadın O kadar çok seviyor ki, kendisinin ölümünden sonra kocası ve çocuklarına kendisi kadar iyi bakacak birini bile bulmaya çalışıyor.
en büyük tutkusu yamaç paraşütü, en büyük korkusu paraşütün elektrik tellerine takılıp, denize çakılması olan yazar. hobileri arasında kibrit kutusu ve kibrit çubukları ile yelkenli gemiler yapmak, takvim yaprakları biriktirmek, kendine kıyafet diktirmek, deniz kabuklularından takı yapmak ve düzenli olarak süt içmek. bu arada aslen muşludur. sevenleri için belirtelim bu önemli mevzuyu.
Öğrenciyken senede iki defa maruz kaldığım yolculuktu. Saatler sürecek yolculuk gecesi karnıma kramplar girerdi. Allahım şimdi on sekiz saat yolu nasıl gideceğim deyip dururdum. Yolculuk esnasında bin bir meşakkatle gelen uykunun bebek ağlamalarıyla sona ermesi, sırf mecburiyetten ötürü yanındaki yolcuyla konuşmak zorunda kalınması, sürekli haritayı çıkarıp, matematik hesaplarıyla yolculuğun bitiş saatinin hesaplanması, kayseri malatya arasının bitmeyen yoluna, çoraklığına sinirlenmesi, ısrarla her moladan sonra uzatılan su karışımı kolonyanın reddedilmesi, can sıkıntısından yolcuların kişilik tahminlerinin yapılması, yolcular hakkında kafada onlarca hikayeyi yazıp, silip tekrar yazılması, her dört saatten sonra yol boyunca hareketsiz oturmaktan dolayı mola yerine gelindiğinde ayağa kalkılamaması, herhangi bir şey okumaya çalışılıp ama okuyamamak, on sekiz saat boyunca ortamı benimsemişken bitirmek zorunda kalmak da ayrı ilginçti.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |