Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

le lys dans la valle

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

89 entry 15 konu hiç puanı yok
06.07.2018 15:56 son işlem tarihi takip etme takip et

Hippopotomonstrosesquippedaliofobi

#1a3t idal'in an itibariyle ezberlediği terim.

06.07.2018 11:41
  1. Burhan Altıntop

    çiçeği burnunda yazar.(çiçek nasıl burnunda oluyor onu da anlamış değilim). naif biri, ne olursa olsun cevap veriyor kişiye. öyle ki avuç içinde tuttuğu bir cismin var olmadığını anlatıyor olsa, anlattığına inandırabilecek kadar kuvvetli bir ifadeye sahip kendisi. şiir ile ilgisinden midir bilmiyorum; ancak şiir gibi konuşabiliyor, yazabiliyor. bu aralar arılar, böcekler, sinekler üzerine belgeseller izliyor.

     
  2. ay aslında camdandır

    iki ay boyunca çantamda kendimle dolaştırdığım, sonunda uygun ruh hali bulup okuduğum, insanın içine işleyen, gerçekçi bir roman. romanda bolca tasvir (yer yer sıkıyor bu durum), tanım ve benzetmeler var. yokluk var, yoksulluk var, hastalık var, çaresizlik var, yöresel motifler var, kuma, başlık parası, kız kaçırma, batıl inançlar gibi bir çok toplumsal gerçekler var. roman bir kadının kocasını ve çocuklarını ne kadar çok sevdiğini anlatıyor. kadın O kadar çok seviyor ki, kendisinin ölümünden sonra kocası ve çocuklarına kendisi kadar iyi bakacak birini bile bulmaya çalışıyor.

     
  3. Gülten akın

    "bende bir gülten kaldı

    hangi bağa diksem yabancı"

     
  4. Abbiiee

    en büyük tutkusu yamaç paraşütü, en büyük korkusu paraşütün elektrik tellerine takılıp, denize çakılması olan yazar. hobileri arasında kibrit kutusu ve kibrit çubukları ile yelkenli gemiler yapmak, takvim yaprakları biriktirmek, kendine kıyafet diktirmek, deniz kabuklularından takı yapmak ve düzenli olarak süt içmek. bu arada aslen muşludur. sevenleri için belirtelim bu önemli mevzuyu.

     
  5. şehirlerarası otobüs yolculuğu

    Öğrenciyken senede iki defa maruz kaldığım yolculuktu. Saatler sürecek yolculuk gecesi karnıma kramplar girerdi. Allahım şimdi on sekiz saat yolu nasıl gideceğim deyip dururdum. Yolculuk esnasında bin bir meşakkatle gelen uykunun bebek ağlamalarıyla sona ermesi, sırf mecburiyetten ötürü yanındaki yolcuyla konuşmak zorunda kalınması, sürekli haritayı çıkarıp, matematik hesaplarıyla yolculuğun bitiş saatinin hesaplanması, kayseri malatya arasının bitmeyen yoluna, çoraklığına sinirlenmesi, ısrarla her moladan sonra uzatılan su karışımı kolonyanın reddedilmesi, can sıkıntısından yolcuların kişilik tahminlerinin yapılması, yolcular hakkında kafada onlarca hikayeyi yazıp, silip tekrar yazılması, her dört saatten sonra yol boyunca hareketsiz oturmaktan dolayı mola yerine gelindiğinde ayağa kalkılamaması, herhangi bir şey okumaya çalışılıp ama okuyamamak, on sekiz saat boyunca ortamı benimsemişken bitirmek zorunda kalmak da ayrı ilginçti.