Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Edebiyattçı Cadı

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

424 entry 57 konu hiç puanı yok
23.02.2022 14:15 son işlem tarihi takip etme takip et

aynı telefonu 7 yıl kullanan kişi

Imrendigim kisidir.

Hicbir telefonu 4 seneden fazla kullanamadigim icin bunu nasil basardin diye sormak gerekir sanirim.

21.02.2022 21:11
  1. alice harikalar diyarında

    Romanın daha sonra incelenmesiyle birlikte ortaya atılan şu teori oldukça dikkatimi çekmişti:

    Alice'in maceraları sessiz bir bahçede başlıyor. Yeşil ve ıssız olan bu yer birçok insana Havva ve Adem'in dünyaya geldiklerine inandıkları yer olan "Cennet Bahçeleri"ni anımsatıyor. Fakat Alice, Havva gibi bir elmayı ısırmıyor, tavşan deliğinden aşağıya iniyor ve kendisini bambaşka bir dünyada buluyor. Bu teoriye göre masum bir çocuk olan Alice, tavşan deliğinden geçtiğinde yetişkinlerin dünyasına giriyor ve "günahkar" oluyor.

     
  2. alice harikalar diyarında

    Ilkokulda okuduğum ve hatırladığım güzel çocuk kitaplarından.Harika öyküsü ve benzersiz anlatımıyla bu kitap, sinemadan psikolojiye kadar pek çok alana kaynak oldu. 1800'lü yılların ortalarında Lewis Carroll tarafından yazılmış olan ve John Tenniel tarafından resimlendirilen kitap çocuk edebiyatının klasiklerinden biridir. Kitap her ne kadar çocuklar için yazılsa da yetişkinlerin anlayabileceği derin anlamlar da taşımaktadır.

     
  3. Mumbar,kelle,kokoreç ve mantı.

    Ilk 3'unu bir kez dahi ağzıma sürmediğim ve bundan sonra da süremeyeceğimden eminim.

    Ama mantı başka hele bir de anne mantısıysa. Ben de yapabiliyorum artık ama annemin mantısının tadını alamıyorum asla.

    Üzerine dök yoğurdu,yağda kızdırılmış kırmızı biberi offf...

    Canım mantı çekti şimdi ya.Anneme gidip isteyesim var.

     
  4. Deyimler ve hikayeleri

    "şamar oğlanı"

    bazı deyimlerin hikayesi var.bu deyimin de bir hikayesi varmış. bir arkadaşım anlatmıştı bana da.

    16. ve 17. yüzyıllarda feodal düzenin hakimiyeti sonucu, üst sınıf ve alt tabaka arasındaki uçurum iyice açılmıştı. öyle ki soylu kesim, kendisini halktan çok üstün görüyor ve onlarla herhangi bir yakın temas kurmaktan kaçınıyordu.

    bu yüzden saray mensubu ve asilzade çocuklarının halkın arasına karışıp, onlarla aynı dersliklerde eğitim almaları düşünülemezdi. doğal olarak en iyi hoca ve alimler, saray, şato ve konaklara bu çocukların ayağına getiriliyordu.

    ancak o dönem eğitim sırasında dayak ve cezalandırma çok yaygındı ve tabi ki bu yöntemin soylu çocuklar üzerinde kullanılması mümkün değildi.

    işte buna çözüm olarak alt tabakadan olan bir çocuk, ders sırasında bu dayağı yemek için hazır bulunuyordu. asilzade çocuğunun işlediği her hatada şamar ve sopayı bu çocuk yiyordu.

     
  5. güne bir deyim bırak

    "Şamar oğlanı"

    Bazı deyimlerin hikayesi var.Bu deyimin de bir hikayesi varmış. Bir arkadaşım anlatmıştı bana da.

    16. ve 17. yüzyıllarda feodal düzenin hakimiyeti sonucu, üst sınıf ve alt tabaka arasındaki uçurum iyice açılmıştı. Öyle ki soylu kesim, kendisini halktan çok üstün görüyor ve onlarla herhangi bir yakın temas kurmaktan kaçınıyordu.

    Bu yüzden saray mensubu ve asilzade çocuklarının halkın arasına karışıp, onlarla aynı dersliklerde eğitim almaları düşünülemezdi. Doğal olarak en iyi hoca ve alimler, saray, şato ve konaklara bu çocukların ayağına getiriliyordu.

    Ancak o dönem eğitim sırasında dayak ve cezalandırma çok yaygındı ve tabi ki bu yöntemin soylu çocuklar üzerinde kullanılması mümkün değildi.

    İşte buna çözüm olarak alt tabakadan olan bir çocuk, ders sırasında bu dayağı yemek için hazır bulunuyordu. Asilzade çocuğunun işlediği her hatada şamar ve sopayı bu çocuk yiyordu.

    Ne kadar da benzer değil mi günümüzle bazı şeyler?..