Türkiye'nin memur portalı

Mustafa Kemal

Cephelerde geçen bir ömür. savaş esirlerine ganimet muamelesi yapip seks kölesi yapmamis, dul ve yetime sahip cikiyorum diye cariye ve köleler hariç onlarca eş almamış. Toplumun cahilligini firsat bilip kendi egemenligini kurmamis, aksine milletin egemenligini esas kilmis. Hurma arazilerini zimmetine gecirip miras kavgalarina sebep olmamis. Cephede omuz omuza savastigi arkadaslarinin 9 yasindaki kizlarini alip gerdege sokmamis. Ganimetlerin beste birini sahsi hesabina almamis. Bana gizli emirler geliyor diyerek gizemli yalanlarla koca bir ulusu kandirmamis.

Sevmeyenlerin ortak özelligi nedir; yukaridaki sayilanlari yapanlari sevmeleri.

Atatürk düsmanligi bir ahlaki tavırdır, Ahlaksızlarla atatürkçüleri birbirinden ayıran tavır.

Albeni de enflasyonla mücadele indiriminin olmadıgı cuma, biskrem de var ama. Kontrol edebilirsiniz.

Efsane cuma diye bişey yoktur, kara cuma vardır. Hristiyanların şükran gününden sonraki ilk cuma dır. Ciddi indirimlerin yapildigi senede bir gün yapilan cumadir.

Bizim ülkemizde de cocuga tecavüz edenlere, hırsızlara, kadın şiddetine ses çıkarmayan tatlı su müslümanları kara cuma da neymiş, cuma nasıl kara olabilirmiş diyerek bugüne tepki gösterdiği için firmalar efsane cuma, şahane cuma gibi ifadeler kullanmaktadır. Ayni müslümanlar da gidip alışveriş yapmaktadır.

Sonuc ; hamdolsun.

Berkeley i şarapçı yapan diyalog

esse est percipi

Yani

Varolmak algılanmış olmaktır.

Berkeley bu önermeyi hayyam dan 500 yıl sonra söyledi. Ben düşündüğüm , ben algıladığım için tüm bunlar var. Benim algımın dışında varlıkları söz konusu degildir.

Berkeley in anglosakson kibiriyle anlattığını hayyam da ne kadar da akılda kalıcı , şiirsel ve etkili anlatıyor. Epistomoloji var, aksiyoloji var, mantık var, ontoloji var. Ve dahası şarap var, İyi ki hayyam var.

Ben olmayınca bu güller yok

Ben olmayınca bu serviler yok

Kızıl kızıl dudaklar yok

Misk kokulu şaraplar yok

Sabahlar, akşamlar yok

Sevinçler, tasalar yok

Ben düşündükçe var dünya

Ben yok, o da yok?

Tüm kutsal kitaplar muhtaclara yardim edenlere sonsuz yasam sunarken, etmeyenlere de sonsuz azap sunar.

Bu baglamda bağış karsiligi cennete gidecegine , bağış yapmaması durumunda da cehenneme gideceğine inanan bir dindarin ahlaki itibarı hak edip etmediği belli değildir. Çünkü güdüsü şaibelidir.

Tam da bu noktada sonsuz yaşam için yapılan bağış fayda ahlakıdır.

Aslolan ise yalın ahlaktır.

İncil de efesliler 5/24 te benzeri bulunan ayettir.

Kilise mesih e ne kadar bağımlıysa, kadınlar da kocalarına her durumda o kadar bağımlı olsunlar der.

Her durumda? Dayakta da bağımlı olsunlar mı ? Ya da evlilik içi tecavüzde ? Sözel ve psikolojik suistimalde?

İncil de tevrat ve kuran gibi sığ ve dogma oldugundan bu sorulara cevap veremez. sadece biat emreder.