Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Hz.Muhammed

paylaş araştır

 

  1. iki gözümüzün nuru. Dünyanın yaratılış sebebi.

    Dünya işlerinden dolayı sıkıntıya, kedere kapılmazdı. Sağlığına çok dikkat ederdi. Bolca su içiyordu, yeme ve içme konusunda çok ölçülü idi. Bir insana şan, şöhret, mal, mülk sahibi olduğu için değil, insan olduğu için değer veriyordu. Efendimiz her zaman davasına bağlı idi. Müşriklerden her türlü eziyeti, işkenceyi, zulmü, ihaneti görmüş olmasına rağmen Allah'ın kendisine emanet verdiği davasına bağlıydı. Nice eziyet ve zulme maruz ama kaldı ama hiçbir zaman davasından geri atmadı. Efendimiz kimseye hayır demezdi. Allah-u Teâlâ, peygamberimize "Senden bir şey isteyeni reddetme." diyor. Çok okuyan ve istişare eden biriydi. Bir şey yapmadan önce çevresindekilerle istişare eder sonra istihare namazı kılardı ve Allah'a dua ederdi.

    Bizlerinde bir işi yapmadan önce istişare ve istihare etmemiz gerekiyor.

     
    (Bkz: Hz.Muhammed Çok Zeki Biriydi)(Bkz: Hz.Muhammed:Allah'ın Elçisi)
  2. İçimizdeki sevginin kaynağı.

     
  3. yüce allah'ın habibim dediği en sevgili kulu, peygamberlerin ve insanların en üstünü, uğruna evren ve içindekilerin yaratıldığı, kıyamet günü şefaat etme izni verilen tek insan.

     
  4. gözümün nuru. (s.a.v)

     
  5. alem diyince ilk akla gelen

    Alemlerin efendisi

     
  6. Okuma yazma bilmeyen, öğrenmeye de merakı olmayan,

    Yemeği eliyle yedikten sonra parmaklarını yalayan,

    Yaşı fark etmeksizin her kadına ilgi duyabilen,

    Normal bir insanın duymadığı/duyamayacağı Birtakım sesler duyduğunu iddia eden,

    deve sidiğinin sağlıklı olduğunu düşünen ve muhtemelen kendisi de sık sık içen,

    Akraba evliliğini savunan ve teşvik eden,

    Peygamberliğini ilân etmezden önce yerel tanrılara kurbanlar kestiği bilinen tipik bir 7. Yüzyıl arabıdır.

     
  7. Melek bana okumamı emretti. Kendisine okuma bilmediğimi söyledim. Beni kollarının arasına alıp kuvvetle sıktı; sonra 'Oku!' dedi.

    Ben yine, 'Okuma bilmem.' dedim.

    Beni tekrar kollarımın arasına aldı, kuvvetle sıktı ve 'Oku!' diye tekrar etti.

    Ben yine 'Okuma bilmem.' dedim.

    Üçüncü defa kollarının arasına alıp daha kuvvetlice sıktıktan sonra bıraktı ve şöyle dedi:

    "Yaratan rabbinin adıyla oku; O, insanı alaktan yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O, kalemle (yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediklerini öğretmiştir"

    Tanım.: Gönüller sultanı okuma yazmayı bilmiyorum diyordu ama sonradan nasıl okuduğunu bilinmesi bakımından ibretle ders alınması gereken durum.

    bir diğer husus ise okuma yazmayı bilmeyen birinin nasıl okumayı bildiyse o zaman öğrenmeye merakı olan birisi olduğu anlamı ortaya çıkar.

     
  8. Yemeğe başlamadan önce elleri güzelce yıkayıp temizlemeyi emreden ve yemekten sonra da ellerin tekrar yıkanarak temizlenmesini, sonra silinip kurulanmasını öğütleyen gönüller sultanıdır.

    Burada ki meseleyi bilmeden konuşmak biraz fazla kolaya kaçmak demektir.

    O dönemde Kaşık ve çatal kullanarak yemek yemedikleri gibi, bu aletleri bulmak mümkün değildi. İşte islam dini her zaman her şeyin olabileceğini düşünerek, çok çeşitli durumlara karşı bizi hazırlıklı bulunmaya çağırır ve her konunun elimizde olan tedbirlerini almaya bizleri teşvik eder. İnsan, kendinden bir parça olan ve yüklendiği görevler sebebiyle dışarıyla en ilgili bulunan, el, yüz ve ayak gibi organlarının temizliğine daha bir özen göstermek zorunluluğu hisseder.

    Dinimiz temizlikle ilgili emirlerinde, özellikle abdest uzuvları dediğimiz vücudumuzun bu organları üzerinde hassasiyetle durur.

     
  9. tebliğ ettiği ayetler incelendiğinde kendisine herhangi bir kutsiyet bağdeşilmemiş olduğu anlaşılan(en azından şahsen öyle yorumluyorum) , allah tarafından defalarca 'ben sadece bir uyarıcıyım, tebliğciyim' dedirtilen peygamber.

    tüm peygamberler gibi onun da görevi kişileri ve nesneleri tanrılaştırmanın yanlış olduğunu anlatmaktı

    heyhat ki ölümünden sonra kendisinin kaderi de tanrılaştırılmak oldu.

    bir kimsenin şirk içinde olduğunun, yanlışa saptığının farkında olmadan bunları yapması şüphesiz ki o kimseyi suçsuz kılmaz.

     
  10. Yirmi beş yaşına kadar, gençliğinin en heyecanlı çağında kavmi içinde bekar yaşamış hiçbir kadınla ilişkiye girmemiş, iffet sahibi olduğu, dost ve düşmanın ittifakıyla sabit olan ve hatta kavmi ona her yönüyle güvendiğinden "Muhammedü'l-Emîn"dir.

    Oysa içinde bulunduğu toplum, çok kadınla münasebeti normal addediyordu. Buna rağmen o, gerek yirmi beş yaşına kadar ve gerekse daha sonraki hayatında, pek çok hem de bakire kızla hayatını birleştirebilirdi. Ancak o, böyle yapmayıp kendisinden on beş yaş büyük, kırk yaşında dul bir kadınla ilk evliliğini yapmıştır. Hem de bu evliliği eşi vefat edene kadar tam yirmi beş yıl sürmüştür. Yani elli yaşına kadar tek ve dul bir hanımla yetinmiştir.

    hesap kitap bilmeden sanki yanındaymış gibi konuşmak doğru değildir.

    Burada iklim ve coğrafî şartların müsait olması yönüyle fizikî gelişimlerini daha erken tamamladığı da göz önüne alındığında hz Ayşe ile evlendiğinde 17 yaşında idi. Ayrıca Hz. Ayşe, Hz. Peygamber?den önce Cübeyr?le nişanlanmıştı. Demek evlenecek çağda bir kızdı.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.