Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

erik ağacı

paylaş araştır

 

  1. ilkbaharın şu günlerinde bulunduğu bahçelerde kendine has beyazı ile muhteşem ve büyüleyici bir görüntüyle çiçek açan, soğuk ve don olmaması halinde mayıs ayında meyveye duran ve temmuz, ağustosta insanlığa ürünlerini sunan bitki..

     
  2. baharın gelmesiyle bembeyaz çiçekleriyle gelin gibi salınan ağaçtır. havaların soğuk gitmesi nedeniyle zarar görmesinden korkulan, meyvesinin dökülmemesi için dua edilendir. yaz aylarında ise eriklerin oluşmasıyla hem göze hitap eden hem de iştah kabartandır.

     
  3. eğer o ağaç dağ eriğiyse şanslı olunasıdır. zira dağ eriği bamyaya limondan daha öz bir ekşi tat katar.

     
  4. Dalları kıracak kadar meyve verebilen ağaç türüdür .

    dallarda kümelenmesi ve ağırlığı ile aşağı doğru eğişi ile sen ne kadar güzel yaratıyorsun Rabbim dedirten şehirde yaşayan insanların görselinden mahrum kaldığı meyvenin ağacıdır.

     
  5. dikenli değildi ama çıkmayı göze alamadım.

    sonra "erik ağacından düşmüş ölmüş." diye milletin diline dolanır rezil olurdum.

    alçakta olanları gelen geçen toplamış yemiş.

    kalanlar da olgunlaşıp kendiliğinden dökülüp çürümüş.

    tepedekiler ise "he he buradayız gelebilsene, alabilsene!" der gibi parlıyor.

    ben de düşündüm düşündüm.

    sonra kış uykusundan uyanmış bir ayı gibi ağacı sallamaya başladım.

    patır patır kafamdan aşağıya erikler döküldü.

    sonra onları topladım.

    yemediğim halde topladım.

    insanoğlu hakikaten açgözlü bir mahluk.

     
  6. söz konusu bir ağaç olunca ve bu ağaç da hayatımın ilk on sekiz yılının geçtiği evin bahçesinde olunca gel de saatlerce yazma.

    garaj kapısından bahçeye açılan kapının on metre ilerisinde sol çaprazda, bahçenin ortasında ama yan bahçe duvarına yakın koordinattaydı. yan bahçe kamuya açık, henüz yerleşim yapılmamış bakımsız bir arsaydı. futbol ile ilk tanışmamız bu arsada olmuştu. erik ağacının yarısı bu arsaya taşmıştı.

    ağacımızın meyveleri geoid şekilli ve tombuldu. ilk zamanlarında ekşiliğin limitlerini zorlayan yeşil taneleri son zamanlarda balın tadına yaklaşıyordu. meyve asit değeri öyle yüksekti ki reçel yapmak için kıyma makinesinde meyveleri çekerken yere damlayan meyve suları mutfağın zeminini bozmuştu.

    evin oturuma açıldığı günlerde babamın emekleriyle bahçeye dikilmiş bu erik fidanı. yalnız fidanın olduğu toprakta sanırım iki farklı erik fidanı yan yana imiş, çünkü ağacın iki yapışık gövdesi vardı, iki tarafın da meyveleri farklıydı.

    babamla birlikte o evden taşınınca ağaçlara bakıp ilgilenebilecek kimse kalmadı. ağaç öyle büyüyüp cüsselenmişti ki neredeyse yıkılacaktı, bu nedenle amcam kökünden budadı kendi çabalarıyla. Ortada ağaçtan eser kalmamış gibiydi.

    ama ne oldu biliyor musunuz? kök kısmından çıkan bir dalla hayata tekrar merhaba demeyi başardı bu ağaç.

    ağaçlara yüklediğim duygusal anlamlar o kadar büyük ki kelimelere dökebilmem imkansız. bizim erik ağacının dev hikayesinin kısacık özeti de buydu.

     
  7. kaç zamandır aldım ama yiyemediğimdir.

    yara bere oldu açğım hep sinir stres diyor başka bişi demiyor doktor :S

    eriğin ekşiliğini özledim yaa

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.