Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Ardında bir insanlık dramını bırakan ağıt.
Hikâyesini okurken Cihan Çelik'ten de dinliyordum. Sözlerini anlamasanız bile o ses, o ton ve o sızı sizi hikayeye götürür. otuz saniyede kaybolan hayatlar, buz gibi bir hava ve çaresizlik.
Müzik ve ezginin harmanlanması idi insanların acısına ortak olmamdaki etken. Bazı acılara ortak olabilmek için bazan sözleri, kelimeleri anlamanıza gerek yoktur. Kamançenin ve söyleyenin sesi ile özdeşleşen bir acı var ve anlamak istediğiniz zaman siz de o acıyı içinizde hissedebiliyor, o hikayeyi içselleştirebiliyorsunuz.
İnsanın içinden;
Yıllar öncesindeki kayıplar için mezarları başında bu ağıtı okuyası geliyor.
Ne acı.
Böyle işte;
"Dayê tırbê du tanê xudane law û qîza
Lê lê dayê yek nebû zava
Sere silgavê"
depremde kaybedilen canlar için yakılan ağıt.
şuanda cihan çelik'ten dinliyorum, sözlerini anlamıyorum ama kemençe ağlıyor resmen.
grup abdal'dan dinlediğim ve her dinlediğimde aklıma van depremini getiren ağıt..
yunus'un anası da yakmıştır bu ağıdı diyorum hep.. o kocaman kara gözlerine..
sonra, yerle bir olan hayatlar
yıkılan binalar..
gözü yaşlı dolaştığım sokaklarını, anılarımın üzerinden geçerken hissettiğim her şey. her şey bir ağıt olup taşmıştı yüreğimden..
lê lê dayê yunus nebû zava..
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |