Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

velnmt

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

278 entry 230 konu hiç puanı yok
30.03.2015 17:27 son işlem tarihi takip etme takip et

gizli buzlanma

suikastların teknik mazereti

27.03.2015 13:12
  1. yusuf üçlemesi

    süt

    yusuf üçlemesinin 2. filmi süt ile hikaye geriye doğru devam ediyor. yusuf'un yaşadığı kasabadan kopuşu, annesinin ilişkisi dramatik bir şekilde anlatılmış. filmde sesler arka planda, güçlü bir şekilde yer alıyor. yağmurla biten yumurta, yağmurla başlayan süt, yağmur iki filmi birbirine bağlıyor. taşrada sütçü bir delikanlının bir şiirinin dergide yayınlanmasındaki coşku çok güzel anlatılmış. yusuf'un epilepsi nöbeti sonucunda motoru ile kaza yapışı ve kendine gelirken gözünden akan iki damla yaş sahnesi çok başarılı çekilmiş. yine yusuf'un geceleyin kahvenin duvarında bekleyişi çok güzel bir anlatım tarzı. çok beğendim. m.selçuk ve b. köklükaya rollerinde iyiler. önceki film yumurtada yusuf'un "ben buralardan nefret ediyordum." sözünün sebebini sütte anlayabiliyoruz. film hafif bir yarım bırakılmış havasında yusuf'un madende çalışmaya başlaması, madene kaçışı, sığınması ile bitiyor. filmi beğendim. etkileyici sesler ve kareler var. anlatmak istediğini kendi iç bütünlüğünde güzel anlatabilmiş. bu tarz filmler olaylardan çok olguları ve insanı anlatma gayretindeler. onun için akıcılık, aksiyon yönleri alışılmışın dışında. aksiyon, bol hikaye, eğlence izlemek isteyenler zorlanabilirler.

    filmden hoşlanmayanlar olabilir elbette, ancak "işkence" görecek kadar nahoşluğu da anlamak gerçekten zor. bu insanların daha önce sinema filmi olarak neleri izledikleri ve sinema zevklerinin oluşumunu düşünmek bile insanı üzüyor, ürkütüyor.

     
  2. yusuf üçlemesi

    yumurta

    semih kaplanoğlu'nun yusuf üçlemesinin ilki olan yumurta, bir hikayenin sondan başa anlatıldığı ilk film. bu bakımdan diğer filmleri izlemediğim için üçleme ile ilgili konuşmak erken. ancak yumurta ile ilgili bir şeyler denebilir. meleğin düşüşüne göre hikaye bakımından daha flu bir film olmuş. film sessizce bir şeyler anlatma gayretinde. yalnızlık, ayrılış, dönüş, bağların kopuşu vs. filmde bir yerde "ankara'dayken her şey özlenir." diyor istanbullu yusuf. istanbul'dan ankara'ya, taşradan ankara'ya bakınca ankara'nın karası görünüyor herhal. filmde görüntüler kadar sesler de ilgi çekici. ilk sahnedeki yaşlı kadının yürüyüşünde arka planda derinden gelen sesler ve filmin son sahnesindeki yağmur sesleri etkileyiciydi. filmle ilgili yorumlara değinmeden geçmek olmayacak. öyle eğlenceli ki gülmek ağır kaçıyor.genelde izleyiciler sıkılmış filmden, mektepte öğretilen sıkıcı giriş, gelişme, sonuç kompozisyonuna alışıklar için zor elbet. bir hikaye dört başı mamur anlatılmayınca zahmet buyurup kim düşünecek, anlamaya çalışacak. filmlerde size her şeyi ince ince düşünülmüş hikayeler sunulacak siz de sadece izleyeceksiniz, beğeneceksiniz, ne anlatılıyorsa ne bir eksik ne bir fazla, sadece anlatılanı anlayacaksınız. edilgen, koltuklarınızda hoşça vakit geçireceksiniz. yalnızlığı, kopuşu, dönememeyi iki arada kalmayı anlatmaya çalışan biri bunu sizin alışık olduğunuz formatta nasıl yapacak? yazık ki bu yumurtadan sizin için civciv çıkmıyor. başka eğlenceye...

     
  3. mayıs sıkıntısı

    filmi üç maymundan sonra izleme gafletinde bulunduğumu itiraf edeyim önce.

    nbc'nin bu iki filmi çekebilmesi de başarı. üç maymundaki muhteşem anlatım, kurgu yerine mayıs sıkıntısında kadastro sıkıntısı ile baş başasınız. yorum yapanlar muhteşem doğa manzaralarından bahsetmelerini anlamak zor. s.kaplanoğlunun balına bakmalılar manzara ve görsel güzellik için. sadelik, doğallık bir yere kadar doğal. ötesine katlanabilmek zor. filmde "yiyiyo eti büyütüyo g.tü" doğallığı, "tapu kadastro geçmeyen yerde köy senedi muteberdir. yargıtay içtihadları böyle diyo" sıkıntısı" "kadostrocular geçti mi?" "dün mü?" "hayır bugün?" film bu kadar anlamlı ve bütün... "oyuncu buldunuz mu oğlum" "sizi bulduk ya" "biz yapabicek miyiz" "olur bir şeyler." olmuş bi şeyler. "ali elini cebinden niye çıkartmıyorsun? bu yumurtayı 40 gün kırmadan taşırsam annen babamı bana müzikli saat almak için ikna edecek." sıkıntısı, istanbula kapak atma derdinde bir köy delikanlısının sıkıntısı iç içe. ancak alinin ki en sahicisi. diğerleri dolgu gibi duruyor, sırıtıyor. film kasabanın hikayesini çok açık anlatıyor. sahneler benzerden öte aynı. zaten uzak da filmin devamı. kısacası yönetmen, senarasit, kameramanın köyünde film çekme hikayesinin hikayesi.

    filmde sesler çok anlamlı bir bütünün parçası olmadığı için bir de sesi kapatıp izleyin filmi.

    çok şeyin değişmediğini göreceksiniz.

    kamera ile fotoğraf makinesi arasında mutlaka bir fark vardır.

    biriyle fotoğraf öteki ile film çekilir.

     
  4. zor

    özbek türklerinin "iyi, güzel" anlamında kullandıkları kelime.

     
  5. moncada baskını

    1953'te küba devrimini başlatan baskın.

    olayın ardından devrimcilerin lideri fidel castro tutuklandı.