Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

kerimuzay

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

63 entry 32 konu hiç puanı yok
08.04.2017 18:27 son işlem tarihi takip etme takip et

senedi ittifak

hükümdar ve beyler arasında yapılan anlaşma olması nedeniyle, magna cartaya benzeyen anlaşmadır. Senedi ittifakın geçmişi, 1774 küçük kaynarca anlaşmasına kadar gider. osmanlı ordusu (yeniçeri ve sipahiler), ruslar karşısında ilk kez toprak kaybedince, iktidara gelen ııı. selim orduyu reforma tabi tutmuştur. ancak nizemı cedid uygulamaları başarılı olamadı. sultan ııı. selim 1805 yılında nimıza cedid birliği kurduğuna dair bir ferman yayınladı. askerler 1806 yılında edirneye ulaştı. avrupa eyaletlerindeki ayanlar bu birlikler geri çekilmezse başkente yürüyeceklerini belirtti ve ııı. selim bu tehdide boyun eğdi. 1807 yılında ise daha fazla dayanamayan ve eski sisteme göre yönetim isteyen yeniçeriler ayaklandı ve ııı. selim bir hal fetvasıyla görevden alındı. devrilmiş olan ııı. selimin önde gelen adamları rusçuktaki almedar paşaya sığındı. alemdar paşa, bir yıl sonra başkente yürüdü ve ancak o sırada esir tutulan ııı. selim öldürüldü, alemdar paşa da bunun yerine ıı. mahmudu sultan yaptı. alemdar paşa 4 ay başkenti yönetti. bu dönemde, imparatorluğun bütün ayanlarını istanbulda topladı. balkanlardaki rakipleir ile mısırdaki mehmet ali paşa katılmadı, yyanyalı ali paşa da temsilci gönderdi. helen ayanlarla padişah arasında senedi ittifak imzalandı. ayanlar reformları ve yeni bir ordunun kurulmasını destekleyecekti, ayrıca vergiler adil bir şekilde toplanacaktı. ayanlar ayrıca birbirlerinin toprağına ve özerkliğine saygılı olacaktı.

belgenin imzalanmasından bir ay sonra yeniçeriler bir kez daha ayaklandı.mustafa paşanın kendilerini dağıtacağını düşünüyorlardı. Ki haksız da sayılmazlardı. alemdar mustafa paşa en iyi birliklerini rusçuka göndemişti, çünkü rusçukun bulgaristandaki diğer rakiplere göre savunulması gerekiyordu. mustafa paşa bir cephanelik deposuna saklandı. yeniçeriler içeri girdiğinde depoyu havaya uçurdu. loncalar ve ulemayla birlik olan yeniçeriler bir kez daha itidar oldu. bu sırada sultan ıı. mahmud hız davranıp geriye kalan tek erkek akrabası ıv. mustafayı boğdurdurttu. ve sultanlık ıı. mahmuda kaldı

(Bkz: senedi ittifak)(Bkz: senedi ittifak)
08.04.2017 15:33
  1. iltizam

    osmanlı imparatorluğu döneminde, belirli bir bölgede belirli bir dönemde vergi toplama hakkının devlet tarafından açık artırma yoluyla satılmasına verilen addır. Açık artırmayı alan şahsa mültezim denir.

    Bu sistemin merkezi yönetim için yararı çoktur zira gelir garanti edilmiştir.

    18 yüzyılda, iltizamın ömür boyu kiralanması demek olan malikane sistemi yaygınlaşmıştır. Ayanı güçlü kılan şey büyük ölçüde, iltizam sistemi üzerindeki ezici hakimiyetiydi.

     
  2. osmanlı yönetim sistemi

    18. yüzyılda üç esas bağlı olarak yönetilen sistemdir.

    Birincisi yönetim mekanizması çok küçüktür. İstanbuldaki merkezi yönetim örgütlenmesi (babıali) 1000 ila 1500 arasında memur istihdam etmekteydi. Ulusal hasılanın yüzde 3'ü vergi olarak alınıyordu. Ancak vergi geliri iltizam usulü ile alındığından, gelirin büyük bir kısmını aracılar aşırıyordu. Devlet genel olarak kamu düzenin korunması, pazarların, ağırlık ölçütlerinin denetlenmesi, madeni para basımı, büyük kentlerin özellikle istanbulun gıdasının tedariki ve büyük bayındırlık işlerini yapardı. hastane, eğitim, sosyal yardım ve barınma türü ihtiyaçlar yönetimi çok az ilgilendirirdi.

    İkinci temel özellik, 18. yüzyılda, Osmanlı yurttaşlarıyla doğrudan değil temsilcileriyle aracılığıyla muhatap olurdu. Bu kapsamda cemaat temsilcileri, lonca başkanları, konsolos, aşiret liderleri ve şeyhlerle muhatap olurdu.

    Üçüncüsü, yasa önünde eşitlik yoktu.

     
    (Bkz: Babıali)
  3. Zımmi

    Hıristiyan ve yahudilerin; özel bir vergi ödemeleri karşılığında, Müslüman devleti içerisinde dinlerini değiştirmeye zorlanmaksızın, ama ikinci sınıf bir tebaa olarak yaşamlarını sürdürmelerine imkan veren düzenlemedir. Zımmi cemaatler, kendi işlerinin yönetiminde belirli bir özerkliğe sahip oluyor ama Devlet temsilcileriyle görüşmelerinde dini önderleri tarafından temsil ediliyor. Loğu kez bu sisteme millet sistemi denildiği olmuştur.

     
  4. ittihat ve terakki cemiyeti itc

    rumeli elden gidiyor korkusuyla ve o zamanlar osmanlıyı rumeli ile özdeş görenler tarafından kurulan makedonya merkezli aksiyon hareketidir. Bünyesinde her görüşten insanlar bulunur.

    bilinenin aksine mehmet akiften, elmalılı hamdi yazıra ve said halim paşaya kadar o dönemin önde gelen tüm isimleri birer ittihatçı idi. Yine sanılanın aksine itc, jön türkler gibi motivasyonunu abdulhamidin tahttan indirilmesine bağlayan bir hareket değil tam ersine rumeli dolaysıyla devletin elden gitmemesine odaklanan bir harekettir.

     
  5. Abdülhamid,filistinde yahudilere tek karış toprak vermedi

    muhafazakar çevrelerin doğru olmamasına rağmen inandıkları bir mottodur. Ancak gerçek bunun tam tersidir.

    Örnekler şu şekildedir:

    1- Baron edmond Rotschild, ormanlıda muteber bir yahudiydi. Zira osmanlının borçlanma işlemlerine aracılık etmekteydi. Rotschild'e arazi satınalmada bir kısıtlama uygulanmamıştır. onun şirketlerine veya müstear adlarla onun adına arazi alanlara sadece bir şart ileri sürülüyordu, o da bu arazilere muhacirlerin getirilmemesiydi. Ancak fiiliyatta bu araziler zaten koloni kurmak için alınıyordu. Ve kayıtlarda, sınırdışı edilen tek bir yahudi dahi bulunmamaktadır. Sadece 1902 yılında Rotschild'e 2000 dönümden fazla arazi alması için izin verilmiş ve buraya 130 hane iskan edilmişti, resmi kayıtlara göre. tellioğlu'nun kitabında yer alan bilgilere göre 1882 ila 1891 yılları arasında Rotschild'in temsilcileri aracılığıyla asgari 69.000 bin dönüm arazi almıştır.

    2- Daimi ikamet için gelmeyen osmanlı vatandaşlarına kırmızı tezkere uygulaması yapılıyordu. güya bunlar pasaportlarını sınırda vermekte ve 3 ay içinde filistin dışına çıkmalıydı. ancak yaşanan rüşvet olaylarından dolayı bu kişiler filistin dışına çıkmamakta, Rotschild himayesinde kolonilere yerleştirilmekteydi.

    3- osmanlı sadrazamları bile arazilerini yüksek fiyatlarından satmaktaydı. örne olarak osmanlı sadrazamı kamil paşayı verebiliriz. 1902 yılında hayfadaki 400 bin kuruşa aldığı araziyi 10 bin liraya yahudilere satmıştır. Bu satış beyrut valiliğinin kayıtlarında yer almaktadır.

     
    (Bkz: abdulhamid dönemindeki toprak kayıpları)