Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

deliyurek1

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

1,781 entry 350 konu hiç puanı yok
10.08.2017 00:04 son işlem tarihi takip etme takip et

kebapçı celal

Şerif olarak tanıyıp sevdiğim dostumun kod adıdır

10.08.2017 00:04
  1. pozitivizm

    Pozitivizm, olguculuk, iki felsefi düşünceye verilen addır.

    Her iki düşüncenin de teoloji ve metafizik içermeyen, sadece fiziksel veya maddi dünyanın gerçeklerine dayanan bilim anlayışı vardır.

    (...)

    Bu felsefeyi geliştirip sistemleştiren August Comte 'tur. Comte, sebep ve sonuçların gözetlenmesi gerektiğini savunmuştur.

    O,"Tarihi Toplumsal Evre" anlayışını "Üç Hal Kanunu" ile açıklar.

    Teolojik evre: Fenomenlerin tanrısal ya da manevi nedenlerle açıklandığı evre insanların her şeyi din ile açıkladığı bu dönem ortaçağa kadar uzanır.

    Metafizik evre: Olayların oluşunun soyut kuvvetlerle açıklandığı dönem toplumsal olayların özgürlük eşitlik gibi soyut kavramlarla açıklanması 1789'a kadar sürmüştür.

    Pozitif evre: Bu evrede insan sadece gözlemlenebilir olana yönelir.yalnızca olaylar arasındaki yasalar ya da değişmez bağlantılar incelenir. Ona göre bu evre insan düşüncesinin ve gelişiminin en yüksek basamağıdır. Comte bu süreci bir insanın çocukluktan yetişkinliğe geçiş aşamalarına benzetir. Bununla birlikte Comte, "Pozitivizm niçinlerle uğraşmaz ama nasılları iyi bilir" ilkesini koyar.

    Olguculuk tarihsel olarak, Avrupa'da Aydınlanma'nın ve Yeni Çağ bilimlerindeki önemli gelişmelerin bir sonucudur. Comte'un asıl amacı, toplum olaylarını bilimsel yönetmelerle inceleyerek topluma yeni bir şekil,yeni bir yön vermektir. Bunun için sosyolojiyi bilim olarak kurmuştur. Sosyolojiye fizik ve matematiğin yöntemlerini uygulamaya çalışmıştır. Bu bakımdan pozitivizm, deneyci felsefenin bir türüdür. Comte, fiziğin yöntemi ile olgular dünyasını doğru olarak bilmenin mümkün olduğuna inanır.Olguların bilgisi olayların özünü ve gerçek nedenini vermez ama olayları idare eden kanunları verir. Bu kanunlarla, gelecek hakkında öngörüde bulunulur.

    Olguculuğun çağımızdaki gelişimi yeni olguculuk genel adını taşır. Yeni olguculuk; mantıksal atomculuk, genel semantik, mantıksal pozitivizm akımlarında belirir. Bu akımlar genel olarak felsefe sorunlarını dil sorunlarına indirgerler.

     
  2. bilimsel devrimlerin yapısı ve paradigma

    Thomas S. Kuhn'un bilim tarihi üzerine bir analizidir. 2006 Yayınlanması bilimsel bilginin sosyolojisi alanında bir kilometre taşı olmuş, çokça tartışılmış, paradigma ve paradigma kayması (paradigma değişimi) kavramlarını popülerleştirmiştir.

    Belli bir dönemde ne tür fikirler düşünülebilirdi, ne tür fikri seçenekler ve stratejiler mümkündü?" gibi kavramsal sorulara odaklanarak açıklanır. Kuhn, bilimsel kuramın evriminin, olguların basitçe biriktirilmesinden değil, değişken fikri ortamlar ve olasılıklar kümesinden çıktığını iddia eder.

    Üç evre.

    Kuhn bilimsel çalışma ortamının sırayla geçirdiği üç evre tanımlar. Paradigma öncesi ya da pre-paradigma dediği ilk evrede, bilimsel nitelikte bir araştırma sürdürülüyor olsa da, belirli bir kuram üzerinde mutabakat yoktur. Bu evrenin tipik özelliği, çeşitli uyumsuz ve tamamlanmamış kuramların bir arada varlığıdır. Eğer bilimsel toplumun oyuncuları giderek bu kavramsal çerçevelerden birisine yönelir ve bilimsel yöntemler, terminoloji, deney türleri üzerinde geniş mutabakat sağlanırsa, ikinci evre olan normal bilim başlar. Bu evrenin özelliği de baskın paradigma kapsamında problem ya da bir anlamda yapboz çözmektir. Zamanla, normal bilim sürecinde anomaliler, mevcut paradigma kapsamında açıklanması zor olgular belirebilir, dahası bunlar birikerek normal bilimi zorlaştıran ve paradigmanın güçsüzlüklerini sergileyen bir noktaya, Kuhn'un adlandırmasıyla krize, ulaşabilir. Ama, gene Kuhn'un gözlemlerine göre, anomaliler ne denli çok sayıda ve büyük olursa olsun, güvenilir bir seçenek ortaya çıkana kadar, uygulamadaki bilim insanlarının çoğunluğu mevcut paradigmaya sadık kalır ve normal bilimi sürdürürler, çünkü sorunların çözüleceğine inançsızlık bilim insanı olmayı bırakmak anlamına gelir. Kuhn'a göre bütün bilimsel topluluklarda çoğunluğa aykırı düşen, kriz durumlarında yeni paradigmalar geliştiren az sayıda cüretkar birey de vardır. Bu bilim insanları Kuhn'un devrimci bilim dediği işe girişirler ve böylece bilim üçüncü evreye geçer. Bilimsel devrim diye de adlandırılabilecek bu evrede, eski paradigmaya güven sarsılır, temeldeki varsayımlar gözden geçirilir ve zamanla yeni bir paradigma itibar kazanır. Her iki paradigmanın da yan yana varolduğu ve yeni paradigmanın başlangıçtaki eksiklerinin zamanla kapatıldığı bir dönem sonunda yeni paradigma başat duruma geldiğinde, yani paradigma değişimi gerçekleştiğinde, bilim insanları yeni paradigma çerçevesinde yapbozla uğraştıkları normal bilime dönerler.

     
  3. araba üretemiyoruz kılıçdaroğlu utanmıyor musun

    Teknoloji gelişime katkın olsun demenin farklı yolu ~

     
  4. baba parası

    Kendisine miras kalmasın diyen debelenen evladın çabası karşılığı harcadığı para

     
  5. ben.keyfim.kahyası06

    okurken gazete başlıklarına bakar gibi olduğum yazar. Biraz da tecrübe aktarsa daha çok yararlanabileceğini düşünüyorum.