Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
huzur_14Bu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
İttihatçı projesidir,tabiki her totaliter rejim ,halkı, köylüyü, esnafı, askerleri, gençleri, kadınları, kendi ideolojisi ve partisine bağlı bireyler ister,yurt dışı mali destek kaynaklarını kaçırmak istemez
İlk olarak İsmail Hakkı Tonguç rehberliğinde 1936 da açılan eğitmen okulları ,17 Nisan 1940 da köy enstitüleri ne dönüştürüldü ,ana hatlarınin programcısı ise 1924 te ,Atatürk'ün talebiyle türk egitimini dizayn eden ABD li John deveydir
Bu okullarda bağcılık, arıcılık, balıkçılık, marangozluk, terzilik, demircilik ve duvarcılık türkçe, matematik, fizik, tarih ve yurttaşlık bilgisi dersleri verilirdi ayrıca,sabahin erken saatlerinden itibaren öğrenciler folklor,kızlı erkekli tiyatro gösterisi yapma ,öğrenci ve ogretmenler tek tip forma giymek zorundaydılar,mandolin çalmakta bu okullarla özdeşleşmiştir
1945 sonrası demokrasiye gecince dillendirilemeyen şeyler:
Yatılı bir okulda kız ve erkeklerin bir arada kalmasi ,komünist dinsiz bir gençliğin yetiştiği fuhuş yuvaları olduğu,her yerde düşürülmüş ceninlere rastlandığı, okul inşaatlarında köylüye angarya yüklenmesi , ulu orta dillendirilir oldugu gibi sık sık polis baskınları da yaşanıyordu.
Hasan Ali Yücel hem devrimci hem demokrat olunmaz eleştirisi ve komünizme geçit vermekle suçlandı ,avukat Kenan Öner arasındaki dava itibar kaybettirdi
Sonrasında;
1948 te öğretmen okullarına dönüştürülmeye başlandı. Hasanoğlan Yüksek Enstitüsü kapatıldı,Tonguç görevden alındı. Bu Hıfzı Veldet gibi Kemalist yazarlar tarafından karşı darbe olarak görüldü. 1954 senesinde köy enstitüleri resmen lağvedildi. Görüldüğü gibi kapanma süreci tek parti devrinin icraatlandır,demokrat Parti'nin degil.
Bu okullar mili suurdan eksik,idealist olsa da halkın degerleriyle çelişkili zihniyete sahiptir ki;
"Köy enstitüsü mezunları kendilerini Atatürk zannediyorlar" sözüne, Hasan Ali Yücel, "Her birinin bir Atatürk olması temenni edilir" diyerek enstitülerin hakiki misyonunu açıklıyordu.
mezunlarına imkan ve fırsat eşitliği tanımayan ,20 yıl köylerde kalmak mecburiyetinde bırakan bu okullarlarda 25 lira maaş alınıyordu. DP devrinde Tevfik İleri,
İsteyenlere köylerde kalma, daha ileri seviyede eğitim almak isteyenlere şehirlerde okuma şansı verip maaşları 105 liraya çıkardi. Daha sonra ne mi oldu Şehirlere yerleşenler, eğitimde, şöhrette daha çok yükselenler, kendilerine bu imkanı sağlayan DPli ve Tevfik İleriye düşman kesildiler. Niçin mi? Komünist oldukları için.
Enstitülerin fikir babalarından İsmail Hakkı Tongucun oğlu Engin Tonguç şöyle der:
"Köy Enstitüleri sistemi başlı başına, ne bir okuma-yazma kampanyası, ne bir öğretmen yetiştirme çabası, ne bir köy kalkınması sorunu idi. Temel amacı bakımından, tarihsel koşulların hazırladığı olanaktan yararlanarak, iktidara katılıp, elde edilen yürütme gücü ile, emekçi sınıfları bilinçlendirmek ve devrimsel süreci hızlandırmak için girişilmiş bir devrim stratejisi ve taktiği idi""
Demek ki Köy Enstitüleri öyle köylüye okuma yazma öğretmek, öğretmen yetiştirmek için kurulmamış. Köy Enstitüleri, işçi sınıfını teşkilatlandırmak, bilinçlendirmek ve en kısa zamanda Marksist devrimi gerçekleştirmek için düzenlenen taktiklermiş.
Milli Eğitim Bakanlığı Başmüfettisinin tuttuğu raporda diyor ki:
1- Enstitülerde, Komünist Manifestosu teksir edilerek dağıtılmıştır.
2- Rus eğitim sistemi övülmüş, enstitülerde de Rus eğitiminin uygulanması istenmiştir.
3- Düziçi Köy Enstitüsünde, bayrağımızdaki ay-yıldız yerine orak-çekiç resmi çizilmiştir.
4- Öğrenciler için düzenlenen konferanslarda denilmiştir ki:
""Bugün biz komunizmi kabul etmiyorsak, bu o rejimin kötülüğünden değil, bizim kafamızın geriliğindendir.Aile kutsiyeti, bir saçmadan başka bir şey değildir. Tabiat, senin karın-benim karım diye bir ayırım yapmamıştır. Bu insan egoizminin ortaya çıkardığı bir şeydir. Bunları bizler ortadan kaldırmalıyız ,arkadaşlar, köle olarak yaşayan köylüyü kurtarmak bize kalmıştır,tek çare hükümeti devirerek yerine geçmek, komünizmi ilan etmektir" denilmiştir.
Köy Enstitüsü dergisinde açıkça zengin düşmanlığı yapılmis,sermaya sahipleri hain olarak gösterilmiştir.
Ahlakın rasyonel temeli ancak ALLAH varsa mümkündürün ispatı.
Çünkü;
Ahlaki yeteneklerimiz doğuştan vardır,peki bunu nasıl açıklarız?
Şöyleki;
-Ya zihin boştur,böyle ahlaki temellerimiz yoktur.
-Ya zihinde bunlar vardır ve tesadüfen oluşmuştur.
-Ya da zihinde,ruhta bunlar vardır,ve ALLAH tarafından doğuştan bize verilmiştir ki en doğrusu budur.
Hayvanlarda olan ahlakla özdeşleşen davranışlar içgüdüsel olarak vardır
Hayvandan farklı olarak insanda olan ahlaki farkındalığın rasyonel temellerinden biri imtihan için bu dünyada olmamızdır
Her kültüre göre farklı ahlaki anlamlandırmalar vardır,birinde iyi olan diğerinde kötü olabilir
Hindistan da kocası öldükten sonra kadınların yakılmasına o kültürde var demiyoruz,her kültür için bu kötüdür diyoruz,objektif olarak kötüdür diyoruz,içimizden gelen şeyler bizi doğruya yöneltiyor
Objektif olarak ahlaki bir yasanın kültüre bağlı olmadan her kültür için geçerli bir doğru oladuğunu nasıl iddia ederiz?????
Sartre demiş ki:ALLAH yoksa bunlar mübah olur ,bir nevi haklı.
Bazı ateist filozoflar ahlak doğuştan gelen ilizyondur demiş,onun ilizyon olmaması için objektif bir iyinin varlığı gerekir
Kültürün birşeyi istemesinin bizi bağlayacılığı olan bir özelliğini göremiyoruz
Fiziksel dünyada olan itme çekme dalga vs şeylerde ahlaki önermeleri temellendiremiyor
İnsanın aşan bir varlık varsa iyiyi temelllendirebiliyoruz. Bir kişi cüzdanı düşürdü bizde yolda bulduk kimse de görmedi cezada almıycaz diyelim ,onu iade etmemizin rasyonel temeli ne olabilir?
Ateist te olsa o cüzdanı verir ya da vermek ister,ya da vermesi gerektğini bilir,ateist bile olsa onu verdiğinde fıtratına göre hareket eder ama ateistler ahlaki böylece rasyonel temellendiremezler...
İçimizdeki o doğuştan olan özellik rasyonel temelini sadece ALLAH varsa ALLAH tarafından içimize inşa edilmiştir,ve bu yasalar yalnız ALLAH varsa ilizyon olmaz,olamaz...
Ahlakın rasyonel temeli ancak ALLAH varsa mümkündür
Bebeklerin yanında ağlayan bebeklere tepki olarak ağladığı gözlenmiş
Sese mi reaksiyon veriliyor yoksa ağlamaya mı diye bakılmış
Bebeğin kendi sesine ve ya başka bir sese ağlamadığı belirlenmiş...yine konuşma öncesi küçük çocuklara kuklalar izlettirmişler,yardımcı ve mızıkçı kuklalar...
Sonrasında çocukların yardımcı kuklaları seçtiklerini görmüşler
Acaba üstlerindeki renge mi reaksiyon veriyor diye renkleri değiştirilmiş yinede küçük çocukların yardımcı kuklaları seçtikleri görülmüş...
NETİCEDE zihnimiz ahlakla ilgili donanıma sahiptir'e ulaşıyoruz
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |