küçükken pijamalarını giymiş ev telefonuyla memleketteki akrabalarıyla konuşan ebeveynlerden birinin her an "ömer'de konuşmak istiyormuş bak" diye telefonu uzatması ve "buraya gel", "olm ayıp gel" "aaaaa" "bak hiç dinliyor mu beni", "kime diyorum" tarzında kaş göz yapmaları.
abi bu ne pis bir hareketti allah aşkına ya, gençliğimi yediler bunlar nasıl bir anne baba? ya da ben mi üvey evladım da gizliyorlar acaba? saygınlığımı yitirdim yemin ederim, ezik, özgüven yoksunu, içe kapanık, müptezel bir çocukluk geçirmeme neden oldular.
bütün sokakları, bütün şehirleri, çocukken sokakta yediğim tüm dayakları, düşüp sağı solu yaralamaktan mütevvellit oluşan tüm acılarımı, hatta tüm aşklarımı bile unutabilirim ama o hareketi unutamıyorum arkadaş, atlatamıyorum. gençlik tamam gitti feda ettim geleceğim bari sağ olur diye bekliyorum ama yani bu korku bilinçaltıma nasıl işlemişse artık, 40 yaşına gelmek üzereyim ama hala telefonda uzun uzun konuşamıyorum. öyle zannediyorum ki yalnız değilim ve bir nesil bu korkuyla yetişti.
Bir de geceleri çiş yapmaya kalkamamak vardı da çok şükür onu atlattık. Neden yataktan çıkıp tuvalete gidemezdik veya hadi gittik bir anda neden yapmaya başladığımız çişi kesip kolu kafayı sağa sola çarpa çarpa hızla yorganın altına geri saklanıp uyumaya devam ederdik? kimden, niçin korkardık bunu hala büyük bir muamma..
gülümsememe neden olan korkularım gibi ürkütücü korkularımın da olduğunu aklıam getiren sözlük maddesidir
birincisine örnek olarak ilkokulda öğretmenimin, sıra arkadaşım ve komşum olan ve biraz zeka geriliği olan kıza, bu kıza sen okumayı öğreteceksin yoksa seni pencereden atarım demesiyle bende gelişen korkuyu verebilirim-sınıf giriş kattaydı ama sanırım o atılma korkusu bende yükseklik korkusunun oluşumuna yol açtı
ikincisine örnek olarak ise yükseklik kapalı yerde kalma korkusu ve su korkusunu verebilirim
korku filmleri başı çeker, hem de öyle bir çeker ki, izlerken bile gözlerimi kapatarak, kardeşime geçti mi, geçtiyse gözümü açacağım dememe sebep olan korkudur.
çocukluktan gelen ve üzerime yapışan bir duygu. bu yüzden küçük yaştaki çocuklara kesinlikle korku filmi falan izletmeyin. izleyen çocuğun neler hissedeceğini çok iyi bilirim.
mesela; hayalet avcılarından insan korkar mı? işte o ben, yattığımda havada uçan hayaletler gören ben. amanda bundan da korkulmaz diye çocuklara izletmeyin. yatağın altından birinin seni yakalayacak diye yataktan aşağı inememe..
belirtileri çok fenadır, hala korku filmi izleyemem geri dön. belki de o kadar korkunç değiller ya da anlık bir şey ama işte..
ha bir de köpek korkusu var, ilkokulda çok fazla eve kadar kovalanmışlığım var. ne köpek durur ne sen durursun. ben dursam köpekte duracak büyük ihtimal ama olmuyor işte.
karanlık korkusu vardı, Alllah'tan bunu atlattım.
Asansör ve yükseklik korkusu var. bunlar hala devam etmekte ama bunları az çok aşabiliyorum
anammm ne de korkakmışım ben böyle, kendimden tırstım bir an. açılan konu psikolog görevi üstlendi resmen. yalnız hep ben konuştum, sözlükte konuşsaydı iyiydi. belki akıl verirdi ama para vermeden karşılık gelmez ki. bunu unutmuşum. (tebessüm)
Evde yalnız kalmak diyebiliriz.
Bundan 10 sene öncesine kadar gece bile gezer tozarken, şimdi evde yalnız kalmaktan çok korkuyorum. Eşim olmadığı zamanlar mutlaka birisi kalır evde, eğer biri kalmazsa sıkıntı büyük. Sabaha kadar ışık açık, gözler açık, kulaklar açık, yatakta oturur vaziyette geçiyorum. Bir çıt sesi çıksın, yatak yorgan birbirine giriyor, triplere girmem de cabası. Sanki bişey ya da biri var, veya varmış gibi hareketler. Sanki biri "uyu, uyu da gör ebenin hörekesini" diyor. Ne olacaksa artık (gülümseme)
Ne derdim var anlamadım, tabi eşim de anlamıyor. Sanırım çok düşünüyorum, olaylarda neden-sonuç ilişkilerinde neden kısmına takılıp kalıyorum. Sonucu düşünmek bile istemiyorum. Bendeki de böyle bişey.
Yalnız yazarken kendime baya güldüm.
benim liste çok uzundur, o kadar çok korkum var ki allahtan zamanla, yaş aldıkça bazılarını aşmış duruma gelebildim.
ilk olarak yüksekten çok korkarım. hem yüksekte olup hem de hareket eder, sallanırsam kalp krizi bile geçirebilirim. o yüzden bu dönme dolap tarzı yerler benden uzak olsun. hatta tüm lunapark benim için eğlenceden ziyade korkularla doludur, kapısından geçmem.
böcek ve haşaratlar yine mümkün olduğunca benden uzak olsun, hayvanları çok severim ama uzaktan severim, elleyemem. özellikle küçük böceklerin, üzerimde geziyor hissi beni mahveder.
ev kazaları korkumu evlendikten sonra atlatsam da arada yine de uğruyor. evde bir kaza başıma gelecek ve kimse beni bulamadan ölüp gideceğim korkusunu uzun süre yaşadım.
aileme birşey olacak korkusu da beni çok tedirgin eder. özellikle olduğum yerde bazen kendi kalp çarpıntımı, sallanıyorum zanneder, deprem mi oluyor diye telaşa kapılırım. hala gün içinde en az 10 kez avizeyi kontrol ederim, sallanıyor mu diye. ailem de istanbul'da yaşadığı için kendimden çok onlara birşey olacak korkusu yaşarım.
kendi sağlığımı kaybedeceğim korkusu da bir diğer korkumdur. zayıf biri olduğumdan çevremdeki kişiler hep, yemek ye, bak az yiyorsun, şunu ye, bunu ye diye diye beni de acaba sağlıksız mıyım, hasta mı olacağım korkusu özellikle yaşlandıkça daha da çok sarmaya başladı.
şimdilik aklıma gelenler bunlar, ancak korkularımın farkındayım ve hayatımı çok etkilemelerine izin vermeden, onlarla barışık bir şekilde yaşayabiliyorum, beni mutsuz etmelerine izin vermiyorum.
Aniden karşıma çıkan yani böö yapan biri olursa korkarım ve refleks olarak illa bir tokat atarım napim refleks yani.:)
Karanlıkta tek başıma dışarıda olmaktan korkarım.
Gece geç saatte yakınlarımdan biri ararsa korkarım.
İletişim | Künye | KVKK Aydınlatma Metni | KVKK Başvuru Formu | Çerez Kullanımı | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |
|