Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

lozan barış anlaşması

paylaş araştır

 

  1. Barış anlaşması değil, tavizdir.

    Anlaşmaya muhalefet eden, birinci tbmm milletvekili Ali Şükrü Bey, iple boğulmak suretiyle katledilmiştir.

    Lozan masasında Musul, Kerkük, Batum, Rodos, 12 ada, Ege adaları, Batı Trakya, Halep ve daha nice toprağımız emperyalist güçlere satılmıştır... Hatta Musul ve Kerkük sadece bir Ferrari parasına satılmıştır... O para da hiç bir zaman Türkiye'ye verilmemiştir...

    128. madde ile Çanakkale?de Şehitlerimizin kanları ile sulanmış topraklar düşmanlarımıza satılmıştır:

    "Türk hükümeti, Britanya Imparatorluğu, Fransa ve Italya hükümetlerine (düşmanlarımıza) (...) abideleri muhtevi olan arsaları ayrı ayrı ebediyyen terk etmeyi taahhüt eder."

    Boğazlar yol geçen hanına dönmüş, elimizden çıkmıştır.

    Ali Şükrü Bey'in niçin ve nasıl muhalefet ettiğini, neden katledildiğini ekte verilen yazıda okuyabilirsiniz.

    spoiler

     
  2. Savaşlar insanlık tarihinde sürekli süregelmiş yıpratıcı bir olgudur. Özellikle türk tarihinde bir çok savaşlar yaşandığını ve sonuçlarının ne kadar ağır olduğunu tarihten örneklerle görmekteyiz. Bir çok can verilmiş, maddi ve manevi kayıplarımız olmuştur. Kısacası biz savaşçı bir toplumuz. Özgürlüğümüze düşkün, bu konuda gözümüzü kırpmadan arkamıza bile bakmadan kendimizi yangın yerine atabilecek kadar kadınıyla erkeğiyle o gene sahibiz.

    Şimdilerde o göze göz dişe diş dediğimiz kılıç, kalkan kullandığımız o savaş ortamları yok. Şimdi teknoloji savaşları ve psikolojik savaşlar var. Ekonomin ve müttefikin ne kadar güçlüyse sen de güçlüsün. Peki o döneme gidelim. Savaştan yorgun ve bitkin çıkmış yarım yamalak bir devlet ve buna rağmen yine de savaştan kaçmayan bir toplum. Ama yemek yok, silah yok, er yok, sağlık yok. Yani bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket yaşanıyor. İletişim şimdiki gibi basit değil. Bir telgraf saatler sonra iletiliyor. İstihbarat zor koşullarda sağlanıyor. Birbirleriyle savaşan devletler savaşı bütünüyle ele alabilecek süzgeçten geçirebilecek değerlendirmelere sahip değil, elinde mevcut kaynaklar kısıtlı teknoloji yüzünden yüzde yüz doğru değil. Bu koşullar benim aklıma gelen bazı hususlar. Mutlaka daha başka nedenler silsilesi vardır. Bu koşullarda ele alınan ve imzalanan bir anlaşmanın bulunduğumuz dönem itibariyle ele alınması ne derece doğru, açıkçası ben bunu sorgularım. O dönemin gözüyle ele aldığınız zaman başka açılardan bakmanıza neden olacak bir çok olay karşımıza çıkacaktır. Biraz sağduyu lütfen.

     
  3. lozan'ın yeterli veya yetersiz bulunup bulunmaması yanlış anlaşılma olmasın ancak sizlerin takdirinde olan bir şey değil. bırakınız siyaset bilimciler, uluslararası hukuk hocaları, tarih duayenleri tartışsınlar bu konuyu. bizler için bilinmesi gereken şudur: o dönem için bir zaferdir. büyük bir başarıdır. beceriksizlik olarak görenler ise anne sütünü yetersiz almış olmalılar. o dönem için daha iyisi mümkün değildi. bunu nereden anlıyoruz biliyor musunuz? 1936 yılına gelindiğinde imzalanan montrö ile. belki lozanda boğazlar konusunda istediğimizi alamadık ancak şartlar oluştuğunda 1936'da söke söke almayı bildik. o yüzden bu meseleler avam üstü konulardır. gelip beylik beylik şahsen yetersiz bulduğum anlaşma yazmayalım.

     
  4. genç türkiye cumhuriyeti'nin yöneticilerinin tüm vatanseverliği ve iyi niyetiyle imzalayabilecekleri en iyi şartlara sahip antlaşmadır.

    daha yakın zaman önce lozan'ı ve montrö'yü küçümseyip hükümeti bu antlaşmalardan çekilmeyi tavsiye eden bazı güya aydın, gazeteci, kanaat önderi vs. tipler, rusya ukrayna'ya saldırıp karadeniz'in askeri statüsü tartışmaya açılınca sus pus olmuştur. zira oturdukları koltuktan göbeğini kaşıyarak teklif ettikleri şey türkiye'yi büyük güçlerin oyuncağı yapacak başka antlaşmalara gebe olacaktı. halbuki bu antlaşmalarla büyük güçlerin karşısında uluslararası hukuka uygun bu antlaşmaları çıkarıp koyuyoruz ve tarafsızlığımızı koruyoruz,kimse de aksine zorlayamıyor.

    gerçek hayat bu hayalperest tiplerin zannettiğinden çok daha acımasız ve o antlaşmalar bile nice zorluklarla imzalanabilmiştir.

     
  5. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından bazıları kadar kimse Atatürk'e giydirmiyor. Dünya üzerindeki çoğu uluslar Atatürk'e saygı beslerken, nedendir bilemyorum içimizdeki bazı kişiler Atatürk'e giydirdikçe giydiriyor. Okumayan, başkalarının her söylediğini doğru addeden bir toplumuz. Haliyle de Lozan'ın bir maddesini dahi okumayan, Lozan'ın imzalanma aşamasında ismet paşa'nın konakladığı otelden bazen kendisini atmayı düşünecek kadar duygu yoğunluğu yaşadığını bilmeyenler var. Curzon'un karşısında pazarlık yapmayı becerecek kadar aklı başında olan cumhuriyet kurucularına saygısızlık yapmaya kimsenin hakkı yoktur. Lozan, Türkiye Cumhuriyetinin tapusudur. Lozan Anlaşmasını okuyun, okutun, hatta çocuklarınıza bile okutun. Okutun ki, cumhuriyet düşmanlarının söylediklerinin asılsız olduğunu bilsinler.

     
  6. her yeri işgal altında olan bir ülkenin o dönemin şartlarında imzalayabileceği en iyi şekliyle imzalanmış antlaşmadır.

    yok lozanda şuraları verdik yok lozanda şu haklarımızı kaybettik diye ortalıkta dolananlar dönüp bir baksın bakalım o dönemki şartlarda atatürk ve silah arkadaşları bu mücadeleleri vermeseydi şu an hangi hakkın, hangi dinin olacaktı ?

    ingiliz sana kendi dilini, dinini yaşamana izin mi verecekti ?

    ya da italyan

    ya da fransız

    ya da yunan ?

    tarihimizi siz tabi malum şer odaklarından dinlerseniz böyle yorumlar ve en büyük ihaneti siz yaparsınız haliyle.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.