Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

çay vereyim içersin

paylaş araştır

 

  1. vurgu ve tonlama ile aslında soru anlamı olan bir cümledir.

     
  2. duymuş olduğum bir soru sorma şekli.doğu illerinde karşılaşmıştım.

    -x geldiii

    +geldi

    -yemek yediiin

    +yedim

     
  3. içmek zorundasın, mecbursun gibi duygular yaşamaya sebep olacak ikram usulü.

    ya içmezsem ne olacak, içmek zorunda mıyım?

    tamam ikrama icabet etmek gerek ama insanı mecburiyet içerisinde bırakanlar içinde geçerli olmamalı.

    bu tarz bir şey duyduğumuzda, biz de hemen karşılık olarak;

    yok yok içmem, daha iki dakika önce içtim. bugün çok fazla içtim, yeterli benim için vb. savunmalara geçilerek bu zorunluluk hissinden kurtulabiliriz. bazen karşı atak iyidir. (tebessüm)

     
  4. Yurdum insanının samimi bir cümlesidir, davetkardır ve içtendir. O çay içilmezse ayıp olur.

     
  5. "içersin" kelimesi telaffuz edilirken, son heceye doğru ses biraz düşer ve uzatılır. içinde doğu aksanı barındıran bu tavırla, anlatımda düz cümleden çıkılarak, soru cümlesi kurulmuş olur. bölgemizde sıklıkla kullanılan soru yöneltme/sorma tekniğidir. kurulan cümlenin son kelimesi çok önemlidir. ve bu kelime seslendirilirken ses rengi, sesteki yumuşama ve uzatma ile soruya dönüşen kelime aynı zamanda mimiklerle de desteklenir.

    önceleri anlaşılmaz gibi görünse de bu tavra/aksana zamanla alışılıyor. - tebessüm -

     
  6. tek şekerli olana asla yok demeyeceğim tekliftir. :)

     
  7. Nedense Vizontele'deki Emin karakterini hatırlatan sorudur.

    Böyle bir soru soruyor muydu ki ?

    hatırlayamadım.

    Hiç sıkılmadan defalarca izlerim Vizontele'yi.

    Bir de hükümet Kadın'ı.

    Eyvah Eyvah'ı

    Konu gene dağıldı.

     
  8. Sormam, doğrudan getiririm.

    İçerse içer.

    İçmezse sorun olmaz.

    Açık içerim derse ayarlarım.

     
  9. çay var içersen cümlesiyle aynı manayı taşıyan cümle.

    - çay var içersin?

    - içerem :)

     
  10. 20 yıl öncesini düşünün. İnternetin olmadığı, sosyal etkileşimin yalnızca beş duyuyla sınırlı olduğu bir zaman. Doğudakinin batıda, batıdakinin doğuda yaşayanlardan bihaber olduğu günler... Kim ne yer, ne içer, nasıl yaşar, nasıl ilişkiler kurar, hiçbir fikrimiz yoktu. Her şey, yolumuzun bir yerlere düşmesine, tesadüflere bağlıydı.

    Benim de bir yaz, yolum Adana yumurtalık'a düştü. Daha doğrusu, kısa bir tatil için gittim. Ağustos ayıydı; sıcak, nemli ve şehir başka bir dünya gibiydi. Daha önce görmediğim bir samimiyet ve hürmetle karşılandım. İnsanların birbirine olan yaklaşımı, ilişkilerindeki sıcaklık beni hem şaşırtmış hem de etkilemişti.

    Bir gün, öğleden sonra misafir olduğum evde bana çay ikram ettiler. Tabii ki alışık olduğum bir soru: 'Çay içer misin?' sorusunun 'çay vereyim içersin' versiyonu. Olur alayım dedim Ancak bu kez sorunun devamı geldi:

    'Türk mü, kaçak mı?'

    O an durdum. Ne kaçağı? Türk mü ne demek?bendeki alıklığı farkedince açıkladılar

    'Kaçak çay mı içersin, Çaykur çayı mı?' diye

    Sonraları fark ettim ki bu soru, doğunun pek çok yerinde karşıma çıkacaktı. Yolum Ağrı'ya düştüğünde de aynı soruyla karşılaştım. Van'da da, Hakkâri'de de...

    O günden sonra, hangi şehirde olursam olayım, bir çayın etrafında kurulan dostluklara, o ince belli bardakların içindeki sıcaklığa daha dikkatle bakmaya başladım. Çünkü o bardakta sadece çay değil, insanlığın en eski dilinden bir parça vardı: Misafirperverlik.

    Coğrafyamızda çaya ruh atfedildiği ve özel bir anlam yüklendiği ortada

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.