Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
yasayanin asla unutmayacağı hayatın dönüm noktasında varla yok çizgisinin net farkedildigi acı ..öyle bi acılı büyüklüğü tarifsiz .
yıkım...ve öyle bi yıkım ki derinliği ölçülemez.kayip..öyle bir kayıp ki ölümun yakışmadığı tek ölüm..yok oluş..
tüm acı kelimelerdir izmit depremi.Rabbim belki daha büyük acılar verdi ülkeme ama bu ve bunun gibileri bir daha göstermesin inşallah
ölenlerimize sonsuz rahmet dilerim.basimiz sağolsun.
tanım:geçmişte yaşanan bir doğal afettir
tanım ötesi:bütün halkın kayıtsız şartsız ortak paydada buluşmasına sebep olacak büyüklükte bir çaresizlikti. sabahına televizyonda felaketin boyutunu görmüştük. kanald helikopterinin havadan çekimini gördüğümüzde babamın ağlamaya başladığı hatırlıyorum. Allah rahmet eylesin.
sorumlusu tabi ki devlettir. devletin görevi elindeki imkanlar sayesinde böyle durumlara karşı tedbir almaktır. örneğin şu anda uygulanan deprem yönetmeliğini yüzbinlerce kişi ölmeden önce çıkartmaktır. ama bizde devletin imkanları en çok siyasilerin oy rantı için seferber ediliyor.
üzerinden 21 yıl geçen ama herkesin dün gibi hatırladığı ve unutamadığı deprem.
ne kadar unutamadığı desem de, aslında o acı unutuldu her zaman ki gibi. o dönemde hasar gören binalarda hala vatandaşlar yaşamaya devam ediyor.
istanbul'da beklenen deprem sonrası o insanlarında hayatının tehlikede olduğunu söylemeden edemeyeceğim.
9 yaşımdaydım
annem telaş telaşlı nefes nefese kalmış vaziyette beni kucakladı annemin kucağında dışarı çıktık. bütün mahalle sokakta kimisi ağlıyor kimisi hala deprem oluyor diyor.
ben hayatımda ilk defa depremle o zaman tanışmıştım. depremin ne olduğunu bile bilmiyordum. ben zannediyorum ki evlere hırsız girdi millet sokağa döküldü :S
babamın dediği o gece müthiş şekilde uğultu varmış deprem uğultuyla gelmiş. evde ayrı ayrı kafeslere 2 tane kuş besliyorduk onları da aldık arabanın içine koyduk 3-4 gece dışarda yattığımızı hatırlıyorum.
şu anda yaşasaydı benim yaşımda olacak arkadaşlar olacaktı. Allah hepsine rahmet etsin.
gözünü para bürümüş bütün mütahitler yerin dibine batsın. Dilerim bir daha böyle bir şey yaşamayız. yaşasakta atlatacak gücü buluruz :S
ilk haber akışını taksi şoförleri kendi iletişim sistemleriyle sağlamıştı.
elektrikler kesikti.
Koskoca istanbul bir anda karanlığa büründü.
yalnız gökyüzü her zamankinden parlaktı.
kimse tam olarak nerede ne olduğunu bilemiyordu.
istanbul kendi ilçelerinde hasar olup olmadığını belirlemeye çalışıyordu çünkü merkezin kendisi olduğunu zannediyordu.
doğrusu kimsenin aklına yalova ya da körfez gelmemişti.
ilk haberler Avcılar'dan gelmeye başlamıştı.
sabaha kadar yıldızları seyrederek bekledik.
yere oturamıyorduk çünkü sürekli devam eden artçıları yere oturunca daha şiddetli hissediyorduk.
depremin iki hareketini de hissetmiştik aslında.
bir hareket bizi doğu-batı yönünde evin içinde sağa sola doğru vururken diğeri ise taşlı yola girmiş bir arabanın içindeymişiz gibi aşağı yukarı doğru yaylanmamıza sebep oluyordu.
o saatte uyumadığım için çok net hatırladığım şey depremin hareketle değil korkunç bir uğultuyla başlaması.
önce şiddetli rüzgar uğultusuna benzer sesini duyduk ve parlamasını ise daha sonra tv yayınlarında gördük.
binaların kolonlarından gelen gıcırdama sesleri depremin asıl uğultusuna karışmıştı.
sanki tam altımızdan büyük bir gürültüyle ağır bir tren geçiyordu.
45 saniyeye aslında sanki iki deprem sığdı.
birincisi başladı, şiddetlendi yavaşladı derken sanki ikinci bir fay daha kırıldı ve tam duruyor derken korkunç bir şekilde yeniden şiddetlenmeye başladı.
hareketin tamamen durduğuna inanamamıştık.
45 saniye...
şimdi saate bakıp tek tek her birini saysak ne kadar uzun süreli bir travmaya maruz kaldığımızı anlayabiliriz.
gazete ve televizyonlar yıkıldık diye manşetler attılar ve o zamanlar dron teknolojisi olmadığı için helikopterlerle hasar tespit edilmeye çalışıldı.
Yine bir yıl dönümü. Her sene olduğu gibi, medyada, uzman olan ya da olmayan kişilerce, birkaç gün öncesi deprem ile ilgili konuşmalar yapılır, birkaç gün sonrası da eğer ülke gündemi müsaitse yine konuşulur, sonrasında da tekrar bir yıl geçinceye kadar unutulur. Ülke olarak çok balık hafızalıyız çünkü. Afetler olduğunda topyekün coşar, sonrasında ise susarız.
Liseden mezun olup, üniversiteye başlayacağım yıldı. Depremde evimiz yıkılmadı, hasar görmedi, can kaybımız olmadı çok şükür ancak aile içinde başka sarsıntılara, başka acılara sebep olduğu için 1999 istanbul depremi diyince içim burkulur, zor yutkunurum. Hatta bazen depremde enkaz altında kalan mı yoksa kurtulan mı daha az acı çekti diye de sorgularım.
Herkesin vereceği sadece ve sadece bir canı var. Onu da evimiz, yuvamız dediğimiz binaların altında kalarak vermemeliyiz. Deprem de öldürür belki ama ülkemizde depremden çok, çürük binaların öldürdüğü apaçık ortada iken, hâlâ özellikle de nüfusun yığıldığı istanbul için hiçbir önlem alınmadığını gördükçe çıldırasım geliyor. Üzücü ama gerçek, Milyonlarca can, fay hatlarının insafına kalmış durumda.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |