Türkiye'nin memur portalı

biliyordum ama unuttum, demenin ukalaca versiyonu. kısacası sizi önemsemiyorum, maden buradasınız, size de bir kaç kelime söyleyim.

bankaların bazı günlerde yaptığı etkinlik.

bir bankada hesabın varsa, mutlaka bu bildirim de gelir. altınınızı getirin, eksper eşliğinde değer biçelim ve altın hesabına aktaralım diye.

bu hain bankalar insanların zar zor biriktirdiği altınlara da göz dikmekte. zaten yastık altı birikimlerimiz kaldıydı almadığınız, onları da verelim de, herkes rahat etsin. tabi bu sayede ekonominin canlanacağı söyleniyor ama bankalar altınları faize koyarak değerlendirecek ve bundan bankalar karlı çıkacak. yani kimin ekonomisi canlanacak merak konusu doğrusu.

kişilerin kendi fikirlerinden başkasını kabul etmeyişi sonucu ortaya çıkan tartışmalar. özellikle siyaset içerisine girince, herkes kendince bir elbise bürünür ve herkes haklıdır. asla karşı tarafın fikirleri doğru olamaz, mutlaka kabul ettirmek zorunda hisseder iki tarafta. ondan sonra o sinirin ve kendini kaybedişin sonucunda ortaya çirkin sözler kendini bırakır. küfür et, hakaret et, olmadı burnuna bir yumruk at. kısacası sonucu iyiye pek gitmez.

soğumak, uzaklaşmak, bir daha görmek istememek gibi anlamlara gelen kelime ya da deyim.

içmek zorundasın, mecbursun gibi duygular yaşamaya sebep olacak ikram usulü.

ya içmezsem ne olacak, içmek zorunda mıyım?

tamam ikrama icabet etmek gerek ama insanı mecburiyet içerisinde bırakanlar içinde geçerli olmamalı.

bu tarz bir şey duyduğumuzda, biz de hemen karşılık olarak;

yok yok içmem, daha iki dakika önce içtim. bugün çok fazla içtim, yeterli benim için vb. savunmalara geçilerek bu zorunluluk hissinden kurtulabiliriz. bazen karşı atak iyidir. (tebessüm)