Türkiye'nin memur portalı

İnşallah daha fazla zam gelir dediğim durum. Hak ettik, erdugaann erdugaan erdugann erduuugaaannnn. Bütün malımız mülkümüz senin olsun reis, Allah olmak istiyorsan toplanak allah diyek valla. Helaldir aldığı tüm bu vergiler. anasının ak sütü gibi helal olsun paşama. Daha zam yok mu yav biraz daha yapsın ya da boş ver zam yapmasın hepimiz maraba olalım gidip çalışıp çabalayalım kazanıp verelim emeğimizi karın tokluğuna. televizyon, internet, elektrik, eğlence bizim neyimize ki dedelerimiz zamanında bunlar mı var. Her gün versin yarım ekmek, 3 dal taze soğan tamam işte karnımız da doyar. Bu millete bu müstehaktır. hepimiz hak ettik, sağcısından tut muhalefetine kadar. Erkek Güzeli Sefil Bilo'nun güzel bir anekdotunu bırakmak isterim buraya '' Başımıza ne geldiyse bu k.. öpme sevdasından gelmiştir''

Yüce devletimiz sağ olsun hesaptaki 28 lirayla olmayan plandır. Alım gücü yok arkadaş kaldı ki yılbaşını mı kutlayacağız, çerez olmuş en kötüsü 80-90 lira. Alkol desen zaten alınmaz(çok da alkol seven biri değilim), tatile zaten gidilmez. oturcan evde napcan başka.

İnşallah köy özlemi çekenlerin bir an önce köye yerleşmesini temenni ettiğim eylemdir.

Giden gitsin arkadaşlar engel olmayalım, tüketici kadar üreticiye de ihtiyaç vardır bu ülkede ve üreticilerimiz şehre göçmüştür ne yazık ki. Gidilsin ki ülkece kalkınabilelim. Ben gider miyim yok, gitmem çünkü ben borcumu fazla fazla ödedim. Gitmek ve oradaki hayata adapte olup üretim yapmak isteyenleri de gönülden desteklerim. Köy hayatı şehir hayatından katbekat zor çünkü, her daim desteklenmeli ki gidenler orada tutunabilsin. Huzur evet var ama yorucu tarafı hep bana daha ağır basmıştır, ayrıca doğa insanları çirkinleştirir. Güneşte yanarsın, toz toprağa bulanırsın, sürekli koşturma olduğu için sağlıksız bir şekilde zayıflarsın, cildin mahvolur. Bu yüzden yaşasın şehirdir benim için ama köyde yaşanyanlara ve yaşamak isteyenlere sonsuz sonsuz bir saygım vardır.

Beyinsiz bir amiptir eksiği vardır fazlası yoktur. Daha önce sobalı eve sadece misafirliğe gitmiş elini hiç bir işe sürmemiş işi gücü entelektüel romantizm yapan ve başka da bir işi yaramayan vasıfsız şahıstır. Ona göre sadece o sobanın üstünde çay demleme, kestane pişirme keyfi vardır. Ama baca temizlemez, kül boşatmaz, dışarda karın altında odun kesmez, kömürden zehirlenme tehlikesi geçirmez, hatta bırakın bunları dışardan odun getirip sobaya bile atamaz. Sinirliyim sözlük bu insanlara, karakışın soğuğunda hasta olan çocukların yaşadığı evin romantizmini yaparlar, sefaletin güzellemesini yaparlar, donan minik ellerin, buz gibi suyla yıkanan bulaşıkların ellerdeki sızısının duyarını kasmazlar. Varsa yoksa sobada çay demleyelim. Gidin bir yaşayın üç gün sabahın 5'inde neticeniz donuk vaziyette uyanıp sobayı yaktığınızı, evin içinin dumanla boğuluşunu. Yaşayın evin diğer odalarının mezbahane gibi etinizin soğuktan çekim çekim çekildiğini. Soba Edebiyatı yapan çıksın hayatımdan lütfen. Çünkü soba edebiyatı yapan gün görmemiş, anası babası tarafından şımartılmış hiç bir işe yaramayan zengin bebesidir.

Çekirdeksiz, yeşil ve kendisine özgü kurutma makinesinde iki tarafında da ızgara izi olan muhteşem bir lezzet. Damak zevkime güvenirim ne de olsa doğuluyum ve baharattan vs iyi anlarım ama içkiye, mezeye, kahvaltıya, birçok yemeğe yakışan daha az şey vardır herhalde. Kaşarın zeytin halini düşünün işte.

Kekik, üstüne hafif sumak ve zeytinyağı ile parmaklarınızı yer, çatalla dişinizi kırarsınız.