Türkiye'nin memur portalı

paralel yapıyla mücadelenin daha da güçlü bir iradeyle sürdürüleceğinin göstergesi olan gelişmedir.

basın özgürlüğü mü ????

istihbarat -algı yönetimi-operasyonel ajan provakatör gazetecilik ve yayın anlayışı hakkında o kadar az şey biliyoruz ki.

fikirler hep batıda üretiliyor..ama batı bir fikri ve ideolojiyi üretirken kendine yönelecek tehdit unsurlarının panzehirini de üretiyor.

örnek...

basın özgürlüğü diye bir kavram üretirsiniz..

bizim gibi ülkelere pompa edersiniz.buraya kadar çok güzel

ama bizim gibi medya ve bütün yazılı basını dışarıya bağımlı milli unsurları içinde barındırmayan bir yapıda basın özgürlüğü denen şey bir silaha dönüşür...bizim sözde aydıncıklar da basın özgürlüğü diye tımanır durur...

paristeki saldırılarda hangi fransız basın kuruluşu suçu hukumete ya da holandda atmıştır ...ararsınız bulamazsınız.

söz konusu fransaysa, fransadaki ''terör saldırsına' fransız kalmak gerek dediğim başlık....faşistlikse bu faşistim..ama eğer illa ki hümanist takılacaksanız o zaman lübnanı neden konuşmuyoruz

1800 lü yıllarda güney amerikada savaşan bir iskoç askeridir.

1820 de londraya döner ve Poyais adında (uydurduğu) bir ülkeyi fethettiğini söyler ve zengin bir koloni olduğunu yakın çevresine yayar.gerçekte var olmayan bir ülkenin prensidir artık.

hiç üşenmez 350 sayfalık bir rehber kitap hazırlar poyaisle ilgili...içine kendi çizdiği uydurma haritaları da eklemeyi ihmal etmez adamımız.

bununla da yetinmez pek tabiki uydurma da olsa bir ülkenin parası olmalıdır.. amcamız bunu da halleder ve kendi imzasının bulunduğu poyais dolarını basar..(hahahahaha)

gregor amcamız poyais ülkesinin zengin madenlere sahip olduğunu söyleyerek londranın zenginlerine kancayı bir güzel takar ve yine kendi el emeği göz nuru olan ülke tahvillerini 200.000 sterline satmayı başarır. (çok eğlenceli yaw)

bir müddet işler tıkırında gider ve gregor amca bizim meşhur sülün osmana takla attıracak cinsten dalaverelerle londranın soyluları arasına girer...

ancak ağzı sulanan soylular,sömürgeciler bu poyaise bi gidelim bakalım orda nasıl bir zenginlik var kendi gözlerimizle görelim bir güzel oraları da parselliyelim diye pek haklı olarak pasaport alıp poyaise gitmeye karar verirler( burada puhahaha demek şart oldu)

veeee pek tabi bizim uyanık gregorun foyası meydana çıkar..durur mu bizim oğlan vıııııınnn ortadan kaybolur...

şaka gibi ama gerçek....dünyanın yeni yeni keşfedildiği ve haberleşmenin çok yavaş olduğu bu dönemlerde gayet başarılı ve zekice yapılmış bir dolandırıcılık

Turabi felsefesinin özünü olusturur ve tam merkezindedir.

Turabi turk modernliginde belki de en onemli istasyonlardan biridir.

milli felsefemizin olusmasinda

kamyon arkasi sozleriyle en az nihat dogan kadar biricik ve tektir.

Ancak nihat doganin felsefesinde eksik olan simgesellik turabide tam olarak vardir.

Turabi felsefesinde simgeselligin ve gostergenin araci bastondur.

Baston onun merkeziyetci anlayisini simgelendirirken egosantrik bir bakisi da simgeler.

Bastonla ben tam da buradayim der turabi.

Dunyanin merkezi benim ve bastonumun ucunun degdigi yer de dunyanin merkezidir der.

Egosunu egosantrik bakis acisiyla ve bastonla belirtir.

Yaslilik gostergesi olan bastonla tam tersini simgesel bir dille anlatir ve bize adeta sunu soyler..ben daha olmedim yasli degilim ve allahima sukur sapasaglam ve gencim..

Iste turabi felsefesinde bastonun simgesel kullanimi...

Turabiden ogreneceklerimiz bize simgeselcilik konusunda hangi ufuklari acacak su an icin bilemiyoruz

Kalbime kimse giremez

Degildir salon...

iliskilerimizi cok cabuk tukettigimizin ve kalbimize giren cikanin haddi hesabinin olmadigini ifade ederek yapar elestirisini

Sanki balkon birakmam seni

Ister balon ister limon

..

Ajdarin siir karakterini belli eden bir renk olan sari burda da karsimiza cikar..cikita muzun sari rengiyle dikkatimizi cekmeye calisirken burda da limonun sarisiyla dikkatleri uzerine cekmeyi bir cambaz edasiyla basarir

.

Cikita muz..nane nane..ve limon

Butuncul bir felsefenin isaretleridir.

Saglikli beslenmeye verdigi onemi bir sair bir feylesof daha nasil anlatabilir..

Vejeteryan beslenmenin onemi bir felsefede daha nasil ifade edilebilir..

Ajdar bizi bu sorularla dusundururken bunu gayet siradanmis gibi yapar..

Baudrillard icin ajdar yuzyilin aydinligidir..bir umuttur karanlik dunyamizda