Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Son birkaç gündür elimden düşürmediğim,Etkileyici hikayesi ve anlatımıyla okuyucuyu çeken bir dostluk hikayesi. Baba'nın emir'e yaşama dair yol gösterici tavırları ve çoğu okuyucunun altını çizdiği sözler düşündürücüdür.
-"şimdi mollalar ne derse desin, yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.
Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun, karısının elinden bir kocayı çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Anlıyor musun?
geçen hafta bitirdiğim, okurken bazen öfkelenip bazen gülümsediğim ama mütemadiyen boğazımda biriken düğümlerle okuduğum khaled hosseini kitabı.
ortadoğu trajedisini, birçok dram barındırarak aktaran bir halid hüseyin romanı.
kendisi de Afganistanlı olduğu için bir tanık ve kaynaktır BU ANLAMDA.
çok fazla hüzün var eserde. bir süre sonra kanıksanan bir duruma dönüşüyor bu olaylar. babalık olgusu temelinde gelişen; ihanet, savaş, iç savaş, sömürgecilik, can yakma, sübyancılık, PEDOFOLİ, Afganistan'daki değişen rejim değişikliğinin seyri, dostluk, efendilik, köle... hiç ihanet etmeyen, sevgisinden vazgeçmeyen bir çocuk VE sonrasında bir adam.
bana göre kitabın kahramanı hasan'dır. tiksindiğim karakter ise assef...
erken bir dönemde ( yaş olarak ) okunması gereken bir kitap.
'senin için bin tane de olsa yakalarım. -hüzün
Okurken yaşadığım Coğrafya dışında neler olup bittiğine dair bana bir perde aramadan, bazen merakla bazen hüzünle bazen şaşkınlıkla okumayı sürdürdüğüm, salya sümük bitirdiğim soran herkese şiddetle tavsiye ettiğim, hosseini kitaplarının okuduğum ilk kitabıdır.
yönetmenliğini marc forster`in yaptığı; khalid abdalla, atossa leoni, shaun toub`un baş rollerini paylaştığı amerika yapımı dram sinema filmi.
lisedeyken edebiyat öğretmenimin hediye ettiği kitap. benim için anlamlı bir kitaptı. neden derseniz şöyle izah edeyim. kapısı ayda yılda bir açılan misafir odasındaki yaldızlı koltuğa düşen birkaç damla gözyaşıdır bu kitap. okuduktan sonra kapağını kapatıp ayağa kalkmış, tabak ve fincan takımlarının durduğu vitrinin aynasında kızarmış gözlerimi uzun uzun izlemiştim. sanırım o zamanlar ilk defa kendimi ağlarken uzunca seyretmiştim. bir kitaba ağlamamı çocukluğuma yormuştum o zamanlar. şimdiyse çocukluğumun çok uzaklarda kalmasına yoruyorum.
"odada bizimle birlikte soluk alıp veren, terleyen bir şey daha vardı: geçmiş."
okuyucunun yüreğine dokunan eserlerden biri.
afganistan o kadar acıya ve drama şahit oluyor ki. o acıları okurken insanın boğazından düğümler oluşuyor. ah ediyorsun kahrediyorsun. adaletsiz sisteme dilinden gelen büyün küfürleri gönderebiliyorsun.
kitabın en büyük kahramanı hasan'dı. acı çeken, ezilendi ama en fedakar, dostluğu en iyi simgeleyen karakterdi.
babanın özlü sözleri ve güzel ahlakına rağmen, onun da sırları varmış ve hiçbir şey gözüktüğü gibi değilmiş.
hepimiz hasan gibi olabilsek keşke.
okuduğum en güzel romanlardan biriydi.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |