Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
elini kolunu bir şekilde yakmış çocuktur.
yüzüme sobanın patlaması ve kirpiğim ile kaşımın yanması. hiç unutamıyorum kirpiklerim birbirine yapışıyordu. yine de verilmiş sadakam varmış üç beş kaş kirpik birazcık da saç ucu yanığıyla atlattım. :)
genelde herkesin aynı odada yatıp kalktığı, kahvaltısını yemeğini yediği alanda büyüyen çocuktur.
portakal kabuğunu kesin koymuştur o sobanın üzerine.
ve elini yakmıştır. sobaya dokunmak gibi bir huyumuz vardı çünküm. :))
Bizim nesil.
yani soba ve kuzine ile tanışmış;
ateşle yakın ilişkisi olan nesil.
Bir evde ateş varsa mutlaka ateş başında nöbet tutan biri olmalıdır.
Çekirdek aileden önceki geniş aile dönemini temsil eder.
Evin en yaşlı kadını ateşi yakar, ekmeği pişirir, küçük çocukların başında durur. Evi iç ve dış tehlikelerden korur.
Aynı anda çok işin yürütülebileceğini yaparak, yaşayarak görmüş olan çocuktur. zira soba dediğin çok fonksiyonludur. üstündeki güğüm ile her daim sıcak su ihtiyacı karşılanır. borusuna astığın telle çamaşırlar kurur. kestaneyi çitle, bir kaç dakikaya kebap olur.
çileli elbette. bir kere temizliğini uzun süre korumak zor. kışa girmeden en az iki ay evvelinden odunu ve kömürünü hazırlamak gerekiyor. evde onları geçici muhafaza etme alanı oluşturmalı. bir diğer derdi ise o sobanın boruları. boruların da ay geçmeden isinden, külünden arındırılıp silkelenmesi hususu var. her gün sobanın önce külünün, sonra da kendisinin silinip temizlenmesi vb. bir dolu çilesi var.
ancak bütün bu çilelerine rağmen çocukluğumun kış mevsimleri ile ilgili birbirinden güzel anılarımın baş köşesine o oturur. oturur diyorum zira bizim buralarda kış mevsimi oldukça uzundur. öyle olunca da soba sonbaharın sonunda bir kurulur, sonra da ver elini altı,yedi ay öylece orada kıpırdamadan kalır. kendi aramızda şakalaşırken, "yine geldi soba hanım.güzelce de başköşeye de kuruldu ya, tamamdır." diyerek gülüştüğümüz çok olmuştur. soba hanım; üzerinde cızırdayan demliğinin sesi, geceleri uykudan önce izlemeye doyamadığımız odanın tavanına vuran ateşinin gölgeli dansı ve annemin pürtelaş fırınına attığı patatesleri ve ketelerinin mis kokularıyla hep anılarımın baş köşesinde oturur durur.
ev halkını etrafına toplamasını, annemin babamın sıcacık sohbetlerini,kardeşlerimle birlikte söylediğimiz neşeli şarkılı türkülü bol kahkahalı çocuk seslerimize eşlik eden kedimizin mırıltılarını unutmak ise ne mümkün. tüm bunları yazarken, her çocuğa nasip olmayan bir mutlulukla büyüdüğümüzü anladım.
ne güzel günlerdi dedirtip, çocukluğumun anılarını tazeleyen başlık.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |