Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
elbette orijinalini okumak kadar sevap kazandırmasa da, okuyup özümsememiz için yapılması gereken bir eylemdir.
orijinalini okumasından daha fazla sevap kazandırması gereken kuranın kendi dilimizde, bizim anlayabileceğimiz şekilde arapçadan türkçe ye çevilmiş hali. allah bize belli kurallar göndermiştir, bunu gönderirken de arapça dilini tercih etmiş, dolayısıyla bizim anlayamayacağımız bir dilde gönderilmiştir. içerisinde hayatımızı nasıl yönlendirmemiz gerekiyor, neler günah,neler sevap gibi şeyler bulunmaktadır; dolayısıyla bizim içerisinde ne yazdığını bilmemiz anlamamız için göndermiştir. orijinaline göre kat be kat sevap kazanmamız gereken kuran ın türkçeye çevrilmiş halidir
Okunmayan mealdir.
Bu anlayış müslümanların şu an ki durumunu izah ediyor.
Neden? Bu kitap insanlara anlamaları ve bir yaşam biçimi haline getirilsin diye gönderilmiştir.
Kurana,büyü veya mistik bir kaynak gözüyle bakanlar okudukça uçabileceklerini,sevdiğini elde edebileceğini felan zanneder.
Harf*kelime/sure sayısı gibi akıl almaz, içinde mutlaka 7 geçen formüllerle bunu desteklemeye çalışır. Hele anlamadığı dilde okurken,hiçbir şey anlamadığı bu cümlelerden ne sevabı beklenir. Sevap nedir?
Kuran akledin,tefekkür edin ve uygulayın der,ikra dışında kuranda oku emri yoktur. Oradaki okuda açıp roman okumayı kastetmez.
Hepsi bir yana alıp başından sonuna bu meali okuyan kişide binde birdir. Binde iki bile değildir.çok mühim değildir yani indirilenleri arasında.
Yaradanın kullarına olan sözlerinin türkçe'ye çevrilmiş halinin okunmasidir.arapça mı türkçe mi okunduğunda daha makbul konusuna gelince.kur'an-ı kerimin orjinalinin bir bütün halinde ahenkli, insanın benliğini saran büyüsü dikkate alındığında ve öğrenmenin 2 aylık bir süreçten ibaret olduğunu da düşünüldüğünde; kimse kendini bu manevi hazdan kendini mahrum etmeyeceği açıktır. ama her durumda okumak ruhun gıdası, neşesidir ve en doğrusunu da yalnızca o bilir.
inanan bir müslümanın muhakkak okuması gerekendir.
arapçasının okuyup anlamamak yerine tercih edilmelidir.
Okunmayan mealdir.sozum ona yuzde 90i musluman olan bir ulkede kimsenin yuzune bakip okumadigi kitaptir.(defalarca okudugum icin okumayan ve kör bir inancla inananlari elestirme hakkina sahip oldugumu dusunuyorum )
hayatin en buyuk gerceginin ne oldugu sorusunun cevabini bulmak belki de en buyuk yasam idealidir.iste bu yuzden sadece kuran degil diger kitaplarda okunmali..
Yalniz bazi insanlar kurani okumaya basladiklarinda buyuleneceklerini saniyorlarsa yaniliyorlar.bunu sunun icin soyluyorum ahzab suresini cok inancli bir arkadasa anlattigimda yok lan olur mu oyle sey diye tepki gostermisti.galiba inanc konusunda kesin bir karara varmak cok guctur bazilari icin.gidip gelirler.ateist biri kurani okudugunda inanmaya baslayip tovbe ettigi gibi (ki herhalde cok nadirdir.) Inancli biri de kurani bastan sona okudugunda inancini yitirebilir.
Kisacasi okuyun okutun kararinizi kör kulaktan bilgilerle degil kendi gercek iradeniz ve bilgilerinizle verin
Arapcayi anlamayip bunun sevap oldugunu dusunenlere sadece sasarim.
Arapça okunup Türkçe tevekkül edilmesi ve üzerinde derin derin düşünülmesi gereken mealdir.Kuran ın sadece arapça okunup Türkçesinin hiç bilinmemesi yanlış olduğu gibi sadece meal okuyup arapça öğrenmemek de çok büyük bir hatadır nitekim Arapçayı doğru öğrenmeyen kişinin namazdaki sureleri bile doğru telaffuz edememesi olasıdır buda ibadetlerin bile eksik yapılması demektir.
Diyanet. Gov. Tr okuyun dedigim meal. Kimse çamur atamaz söylediklerinize.
2 kez okudugum kitaptır. İyiki de okumusum. Artik kafamda din peygamber vs zerre soru isareti yok
fussilet suresinin 44. ayetinin 41 kişi tarafından yapılmış tercümesi:
tefsir ve tercüme yapacak kişilerin arapça ve türkçeyi çok iyi kullanmalarının yanında en az ikinci bir alanda da uzmanlaşmış olmaları gerekir..dediğim konu.
bu da yetmez;
tefsir ve tercümeler mutlaka bu durumdaki uzmanların oluşturduğu bir komisyon tarafından yapılmalıdır.
aksi halde bağlantısını verdiğim fussilet suresinin 44. ayetinin tercümelerinde olduğu gibi ifadelerde akıcılık sağlanamayacak,
maksadı aşan yanlışlık ve yanlış anlamalar kaçınılmaz olacaktır.
ulu önder mustafa kemal'in kazım karabekir'e, "arap oğlunun yavelerini türk oğullarına öğretmek için kur'ân'ı türkçeye çevirttireceğim. ve böylece de okutacağım. ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler" diyerek, elmalılı hamdi yazır'a ısmarlaması ile ortaya çıkan çalışma.
gerçekten de pek çok tatlısu müslümanına "kur'an da kur'an" diye peşinden koşulan kitabın ne kadar boş, değersiz, basit ve uydurma masallardan oluşan bir mitoloji kitabı olduğunu göstermiştir. aldanmakta devam etmek isteyenler kutsiyet atfetmeye de devam edebilirler. arapçasından da okusan türkçesinden, malaycasından falan da okusan değişmez. masal masaldır...
selam ve dua ile...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |