Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
söylenilen bir sözü saçma gören bir kimsenin cevabıdır. hiç güleceğim yoktu. güleyimde boşa gitmesin..
hz. muhammed aleyhisselam (sav) hakkında saçma fikirleriniz ile islam dinine saldırıp çıkar mı umuyorsunuz. insanın fikri ne ise zikri de o olurmuş siz böyle devam edin..
kafirun süresi'nde de dediği gibi senin dinin sana benim dinim bana..
muhalif yazar olmak, dine saldırmak, peygamber efendimizi karalamak adına yapılan işlemler için söylenecek kelime.
muhalif olmak demek, onlar için dine saldırmak, kuran-ı kerim hakkında olmadık iddialarda bulunmak, peygamber efendimiz için olmayacak şeyler dillendirmek. Tabi onlar için bunlar olmuş olaylar ama gördükleri kadar ve duydukları kadar..
içinde gerçekten "komiksiniz" dedirtecek cinsten entriler bulunduran başlık.
psikolojide, gerçekler karşısında ürküp verecek cevabı olamayanların gülümsediği, hatta yer yer kahkaha attıkları, yani gerçekleri komik buldukları bilinir.
bir kere, fikire fikirle karşılık vermek en temel tartışma kurallarından biridir. bu aynı zamanda bir görgü kuralıdır da. eğer benim veya bir başkasının fikirlerini saçma buluyorsanız, apartman girişine oturup çekirdek çitleyen mahalle teyzeleri gibi "ayy hiç güleceğim yoktu, güleyim de boşa gitmesin" demek yerine, okuyarak, sorgulayarak, merak ederek araştırıp rafine bir "fikir" elde ederek cevap verirsiniz. mantıklı ve doğru olan budur.
ayrıca benim kurumsal bir dini eleştirmekten, yanlış olanları dile getirmekten veya o dinin inananlarının davranışlarındaki bozukluğu fark edip uyarıda bulunmaktan ne gibi bir çıkarım olabilir? olsa olsa, o kimseleri yanlış yolda oldukları konusunda uyarıp, doğru yolu göstermek olabilir amacım. bunu da dünyanın en zor işlerinden biri olduğunu bildiğim ve haddim olmadığını düşündüğüm için zaten yapamam.
bir diğer konu da dine saldırmakla veya peygamber olduğunu iddia eden muhammedi karalamakla itham edilmek...
böyle düşünenlere göre eleştiri haramdır. herhangi bir aykırı fikir, kafa karıştıracak bir soru veya biraz şüphe bu kimselerce dine saldırı olarak adlandırılır. bunlara göre peygamber veya getirdiği kitap üzerine konuşma ancak onları övmekle olur. gerisi çekememezliktir, fitnedir, bozgunculuktur falan. ama uyandırayım, dünya sizin ve inandığınız dinin etrafında dönmüyor. farklı düşünen insanlar da fikirlerini dile getirmek istiyorlar. cevabınız varsa verirsiniz, yoksa çalışır öyle gelirsiniz.
bunlar neyse de, benim en güldüğüm, dolayısıyla "komiksiniz" dediğim mevzu ise şu cümlede gizli: "tabi onlar için bunlar olmuş olaylar ama gördükleri kadar ve duydukları kadar"... işte günümüz tatlısu müslümanlarının kendilerini en güçlü hissettikleri ama aslında en zayıf oldukları konu bu cümlede gizli. kendileri inandıkları dinin kaynaklarının sahihliğine o kadar emindirler ki, mesela kuran'ın allah katında adına lehv-i mahfuz denen bir yerde korunduğuna inanarak yan gelip yatar, peygamberlerinin ölümünden 20-25 yıl sonra toplanıp (o da toplanabildiği kadar tabi) kitap haline getirildiği gerçeğini görmezden gelirler. bu süreçte olanlar ve ortaya çıkan sonuç buraya yazılamayacak kadar uzun olsa da, okunup araştırılmayacağını bildiğim için buraya sadece, kur'an toplama komisyonunun bir kaç kişiden oluştuğunu ve kuran'ına çok güvenilen ali, muhammedin eşi hafsa ve sahabeden ibn-i abbas gibi muhteremlerin mushaflarının eksik veya fazla bulunarak alınmayışı gibi hususların alenen ortada olduğunu yazmakla yetineceğim. mesela, ibn-i abbas'taki mushafta nas ve felak sureleri yer almadığı gibi, komisyonun "çıkardığı" kuran'daki ahzab suresinin yetmiş ayetten fazla kısmının da tırpanlandığı büyük islam tarihçilerinin kaynaklarında mevcuttur. kaldı ki bu "toplama" işlemi de ayetlerin iniş sırasına göre değil, bambaşka, kimsenin bilmediği, bilip de sorgulamadığı, lehvi mahfuz denen hayali yerdeki halinin yazıldığı iddia edilerek yapılmıştır. yani sevgili mü'min kardeşlerim, sizin sadece arapçasından, ara sıra da mealinden okuduğunuz, veya hiç okumadan inandığınız o kitap hiç de öyle orijinal bile değilken, siz nasıl oluyor da karşınızdakileri olayları sadece duydukları ve gördükleriyle bilecek kadar cahil olmakla suçluyorsunuz? hadi kitabınız böyle de, hadisleriniz çok mu farklı. onlar da peygamberden 200 küsur yıl sonra derlenmeye başlanmış, elinizdeki (varsa eğer tabi) haline de yaklaşık 1000 yıl önce gelmiştir. bu durumda kimmiş acaba, duydukları ve gördükleri kadar inananlar? ananızdan babanızdan gördüğünüz, sırf onlar inanıyor diye inandığınız, kendinizi hiç düşünmeden, sorgulamadan içinde bulduğunuz dininizin macerası çok... kimlerin elinde bu hale geldiği ortada. ama okuyup araştıracak kafa lazım. hepsinden önce, inancını sorgulayacak yürek lazım yürek! ben o yüreği kendimde gördüm, çokça inandığım halde sorguladım, gerçeklerle yüzleştikçe sarsıldım ama çok şükür(?) doğruyu buldum. özgürüm. geride kalan o karanlığa bakıp, karanlıktaki sevdiklerime, sizlere bakıp iç geçirmem bundan... bu yüzden sizin için çırpınmam. karanlıktan aydınlığa çıkabilmeniz için var gücümle haykırıp, karanlıkta yol bulmaya çalışan size fener tutup yol göstermeye çalışmam... hep bu yüzden lafı bu kadar uzatmam...
selam ve dua ile...
komiklikte bir yere kadar denilen başlıktır.
med-czr arkadaş yine döktürmüş, kaynaklarınızı bir kontrol ediniz isterseniz, araştırmak ile karıştırmak arasında ki farkı anlatmamıza gerek yok..
kuran-kerim hz ebu bekir (r.a) tarafından tamamlanmıştır. allah tarafından indirildiği 2 şahit tarafından onaylandıktan sonra kabul edilip kitap haline getiriliyordu. hz. osman zamanında da dağıtılmaya başlanılmıştır. bunu her yerde bulabilirsiniz. isimlerin önemi de yok o zamanın insanı ile şimdi ki insanları karşılaştırmayınız. o tarih de ki savaşlarda bile peygamber efendimizin kılıç diye verdiği sopayla insanlar cenk ediyordu. inanmışlardı. hataya yer yoktu islamiyet bu iman ile bu zamana kadar geldi allah'ın izniyle, kainat hz. muhammed aleyhisselatûvesselam'ın hürmetine yaratılmış iken imansızlık olamazdı o zamanın insanları, inanan grup bu bilinç ile hareket etti ve islamiyet çığ gibi büyüdü. şayet bazı gruplar gibi davranmış olunsa idi pompei gibi helak olurlardı..
kuran-ı azimüşşan helak olan birçok kavmi bize bildirmiştir. halen inanmayıp karıştıracaksaniz hıç zahmet etmeyiniz.
islamiyet bizim için tartışılacak bir konu değildir. size de tavsiyemiz kaynaklarınızı değiştirmenizdir. o kadar çok yalan bilgi var ki insan hangisine inanacak, tabiki doğru bilgi okumaktır. kuran- kerim de bir ayet çoğu yerde defalarca tekrar ederek bir bütünlük kazanır. bir iki ayeti alıp hah müslümanlar şöyle böyle diye yazmaktansa, hepsini okuyup anlamak mealleri okuyup anlamak icap eder. bizler bu tür davranış içerisinde olanları çok gördük.. yukarıda da dediğimiz gibi kimsenin fikirlerine saygısızlık etmeyiz mümkün ise siz de etmeyiniz.. islamiyet bir dindir sonsuza kadar da bakidir. niye hepsi allah kelamıdır..
cevap niteliğindeki entride bilgi namına o kadar hatalı "kabul" var ki, hangisine cevap vermeye kalksak bir diğer "kabulün" boynu bükük kalır dediğim başlık.
evet, sehven kur'anın toplatılması ve çoğaltılması kısmına değinmemişim. sanki osman döneminde ilk defa başlanmış anlamı çıkıyor yazdıklarımdan. ancak bu durum, kuran'ın eksik bir derleme olduğu iddialarını ortadan kaldırmaz. halife ebubekir, taşlara, ağaç kabuklarına, hayvan derilerine ve kemiklerine yazılmış halde muhafaza(?) edilen kur'an nüshalarını toplayıp mushaf haline getirten ilk kişidir. bu işle görevlendirilen zeyd bin sabit'in "resulullahın yapmadığı bir işi nasıl yaparız" dediği rivayetlerde aktarılır. bu nüshanın dışında ömer'in kızı hafsa'da ali'de ve diğer bir kaç büyük sahabide olanlar da kayıtlarda geçiyor. osman döneminde çoğaltılma işi gündeme gelince tekrar zeyd'den destek alınıyor (bu arada ebu bekir'in toplattığı nüsha ile ilgili tartışmalar çıkınca nüsha yakılıyor)ve yeni derleme ortaya çıkıyor. ancak sizin elinizdeki kur'an bu bile değil. topkapı sarayındaki kuran'ın osman'ın kanlı kuran'ı olmadığı gibi...
ayrıca allah tarafından indirildiğinin iki şahit tarafından onaylanması ne alaka? kim bu şahitler? peygambere ayet inerken(?) hep yanındalar mıymış? iki kişi mi sadece? allah'ın kelamına bir tek bunlar mı şahit olmuşlar? uydur uydur ipe diz...
o kadar inanmışsınız ki düşünemez olmuşsunuz. böyle mutluysanız bir şey diyemem elbet ama, pompei'nin helak(?) oluşu, muhammed'in fahri kainat oluşu, islamiyet'in, dolayısıyla kuran'ın sonsuza kadar baki bir allah kelamı olması sizin kabulünüz. sadece bir inanış o kadar. adama, kuran neden hak kitap olsun ki diye soruyorsunuz, çünkü kuran'da yazıyor diyo. düşünebiliyor musunuz, ortada bir iddia var ve bu iddianın kendisi iddianın konusu. buna gülünmez de neye gülünür? kendi kendini doğrulayan kehanet gibi, kuran'ın değişmez olduğuna ve daha milyonlarca iddiaya kanıt olarak elinizde gösterebileceğiniz sadece ve sadece derlenip sadeleştirilmiş, muhtemelen değiştirilmiş, en eskisi 8. yüzyıldan kalma bir kitap...tek dayanağınız bu. ama görmüyorsunuz ya da görmek istemiyorsunuz.
elbette islamiyet sizin için tartışılacak bir konu değildir, çünkü tartışmanız yasaktır. dinden çıkarsınız. öyle kuran'ı okurum, allah akıl vermiş, anlar yorumlarım da diyemezsin. çünkü senin o işe ehliyetin yok. müctehid olman lazım yorumlamak için. müctehid olmadığınıza göre de inanmaktan, bir mezhep imamını takip edip onun buyruklarını doğru kabul etmekten başka çareniz kalmıyor tabi. acıklı bir durum.
islamiyet ne son dindir, ne de sonsuza dek baki kalacaktır. inanma veya inandırma ihtiyacı hissedenler yeni yeni dinler uydurmaya devam edecekler gibi görünüyor. insanlık tarihi bunun sayısız örnekleriyle dolu çünkü. sen ben kısacık ömrümüzde bunu göremeyiz ama görünen köy de kılavuz istemez.
selam ve dua ile...
allah akıl fikir versin deyip geçiştirilen konudur.
sizin düşüncelerinizi maalesef sığ görüyorum. o kadar cümleyi bir araya getirip de ortaya çıkatamadığınız asıl söylem, ben inanmıyorum sizde inanmayın..
iki kitap karıştırarak insanların maneviyatına saldıramazsınız. kendinizi günaha sokuyorsunuz bizi de sürüklemeye çalışiyorsunuz. biz allah'ın emirlerine onun peygamberlerine, kitaplarına uymak ile mükellefiz. kulluk budur. sorgula lakin derine inme boğulursun..
araştırdığınız bütün kaynakları önüme koyun biz de bizimkileri, ne olacak sanıyorsunuz? hiç.. siz yine aynı, biz yine aynı. ne gerek var o zaman hava civa yapmaya.. tavsiyemiz;
araştırmalarınızı bilime yönlendiriniz insanlıga nasıl faydalı olurum diye düşününüz. milletin dinine, maneviyatına uyduruk ifadeler ile saldırmayınız. inanır veya inanmazsınız bu size kalmıs bizim kulluğumuz allah'a, sizin kulluğunuz kime ise ona yönelin.. ne bizim, sizi değiştirecek bilgimiz var. ne de sizin, bizi değiştirebilecek bilginiz. inanç meselesi..
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |