Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
paylaşılan son buluntular:
son derece detaylı ve güzel yapılmış bir yaban domuzu heykeli çıkarılmış.
heykelin zamanında boyanmış olduğu da belirlenmiş.
yaban domuzu gerçek boyutlarında kırmızı siyah ve beyaza boyalıymış.
heykel üzerinde, hilal, iki yılan, h şeklinde bir sembol ve üç insan yüzü işlenmiş bir kaidenin üzerindeymiş.
Karahantepe'de ise şimdiye kadar bulunmuş en gerçekçi insan heykeli çıkarılmış.
normal insan boyutlarından daha büyük, kemikleri belirginleştirilmiş ve oturur vaziyette bir heykelmiş.
Sanki ölü bir beden bir sekinin üzerinde oturtulmuş ve sabitlenmiş gibi görünüyormuş.
aynı zamanda yakınında akbaba heykeli ve zemine bırakılmış taş tabaklar da bulunuyormuş.
( Bana mezarlığı çağrıştırdı eminim herkes de aynı şeyi düşünmüştür. Eğer videosu hazırlanırsa çok güzel olur. )
yine bir belgeselini takip ediyorum.
TRT2 belgeseliydi galiba.
yine meşhur dikili sütunlara geldik dönüp dolaşıp
uzman tek tek sayıyor:
bedenler şekillendirilmiş,
insan olduğu açıkça belirtilmiş,
kıyafetleri ya da aksesuarları çizilmiş,
kafa kısımları T şekldinde bırakılmış, özellikle yapılmamış.
işte orada takılıp kalıyorum.
arkadaş nereden biliyorsun kafasını yapıp yapmadıklarını ?
dini bir hassasiyetleri olmadığı diğer sağlam heykellerden belli.
kafa var, göz var, dişler var falan filan.
belki o taş sütunların da kafa kısımları vardı da farklı bir malzemeden yapıldığı için ufalandı gitti.
belki kerpiçti, belki daha yumuşak bir kayaçtı, belki ağaçtandı ne bileyim kafalar uçtu gitti.
hele ki tamamı eşelensin bölgenin filin kuyruğunu mu tuttuk, kulağını mı bulduk, dişlerini mi gördük ortaya çıkar elbet.
ne var ne yok'ta Farah yurdözü anlatıyor.
bu arada earth'ten de olan biteni bir yandan kovalıyorum.
aslında bölge çok daha geniş değerlendirilmeli gibi görünüyor.
bir ucu adıyaman, bir ucu diyarbakır, bir ucu urfa, bir ucu batman, diğer yanı mardin
bu geniş alanda ne olmuşsa olmuş ama belli ki çok eskiden beri birşeyler hep olmuş.
göbeklitepe ve karahantepe ile ilgili yeni bulgular:
M.Ö 8000 gibi yapılar gömülmüş, yapanlar ya da ardılları mı gömmüş yoksa düşmanları mı gömmüş ya da sonradan bulanlar mı gömmüş bu belirsiz. Yeni bilgi ise bazı heykellerin gömülmeden önce burunlarının kırılmış olması. ( Bu kırılma doğal mı yoksa kasıtlı mı belirtilmedi. )
evler de bulunmuş. çatıları ahşapmış ama aynı t sütunlar evlerde de varmış.
buluntularda kadın, çocuk, aile kavramı yok. Sadece erkek simgeleri var.
bir adet olmadığı için tapınak değil fakat erkeklere hitap eden mekanlar olduğu tahmin ediliyor.
d yapısında bulunan yaban domuzu heykelinin ağzının içi kırmızıya, bedeni siyaha boyanmış.
tarihte boya kullanılan bilinen ilk heykeller olarak kayıtlara geçmiş.
karahantepe'den son çıkarılan büst 2 metreden uzun, kaburgaları betimlenmiş, urfa adamı gibi v yakalı bir üstlük, uzun saçı ve sakalı var.
kaburga olarak tanımladığımız çizimlerin ortasında kare biçimli bir betimleme var.
yanında bir akbaba heykeli var.
önünde ise bir sunak bulunuyor.
bölgede para ya da silah bulunamamış.
bölgede ticaret bulgusu henüz yok.
savaş bulgusu da yok.
heykellerde üreme vurgusu var.
müzelerde 6 ayrı beden betimlemesi belirlemiş Farah yurdözü
heykeli işleyenin bakış açısı olabilir ya da üslubu.
sonuçta heykelleri aynı kişi yapmamış.
bazı betimlemeler ise pek dile getirilmese de sapkın bir düşünce biçiminin dışa vurulmuş hali gibi duruyor.
detayını yazmama gerek yok.
Farah Yurdözü sembolleri okumaya ve bizimle paylaşmaya devam ediyor.
Mardin'deki yüz dövmelerine vurgu yapıyor.
bu dövmeler, Gökyüzündeki ayın belli bir evresinde yapılmak zorundaymış.
Dövmeler yapılırken içine anne sütü katılıyormuş.
İki kaş arasına, çeneye ve ellere yapılan bu dövme sembollerini detaylı incelemiş Farah yurdözü ve bir ipucu yakalamış.
Konunun ezidi inanç ve gelenekleriyle doğrudan bağlantısı var.
Kuzey afrika'nın yerli halklarnıdan kabul edilen, arap kökenli olmayan ve ana dilleri ve alfabeleri arapça olmayan berberilerin kullandığı bazı harflerin Anadolu'da, Mardin'de ( Ezidi geleneği ) dövme olarak uygulandığını bulmuş. ( yaz şeklinde ifade edilen Z harfi ) Bu semboller Harran'daki mekanların duvarlarına da işlenmişmiş.
iki kaş arasına yapılan dövmenin 3. gözü yani zamanla yitirildiği düşünülen kalp gözünü simgelediği; etrafa ışık saçan bir göz olarak betimlendiği, bununla bu vasıfları taşıyan bir insan topluluğu ya da geçmişten gelen bir bilgiyi temsili olarak canlandırmak istediklerini belirtmiş.
bayrak simgesi çok daha uzun zaman önce kaya resimleri olarak kayalıklara işlenmiş.
mağara resimlerini anlatıyor.
Dünya'nın dört bir yanındaki mağaralarda bulunmuş kaya resimleri.
hepsi birbirine benziyor.
Anadolu körtik tepe'de de benzer resimler bulunmuş.
Cezayir, Korsika, Hindistan çeşitli ülkelerden örnekler veriyor.
Farah yurdözü bu simgeleri bir tür karşılaşma olarak yorumlamış.
bu arada program ne var ne yok programı ve sanırım düzenli olarak bilgiler paylaşılmaya devam edecek.
bu arada içinde muhteşem eserler olan Şanlıurfa müzesinin henüz ziyarete açılmadığından bahsettiler.
bence açıldığında fırsat bulan herkes ziyaret etmeli. Çok büyük ve pek çok medeniyetin izlerini içinde barındıran tek bir günde gezilemeyecek kadar çok fazla eser barındıran bir müze.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |