Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
son programa bakıyorum da google earthten dev rakamlara tekrar bakmamıştım.
programda bahsi geçince tekrar bakayım dedim.
arazide işaretlenmiş ve uydudan bile fark edilebilen rakamlar ortadan kaybolmuş.
silmişler.
işaretlenmiş tepelerin hepsinin açılması düşünülüyor herhalde.
o zaman harran ovasına hakim tepelerde kurulmuş devasa bir şehirle karşılaşabiliriz.
rakamlar 10 a kadar gidiyordu galiba.
hepsi de göbeklitepeye yakın tepeciklerin üzerine işaretlenmişti.
rakamlar nereye kayboldu diye iyice kafama takıldı ve didik didik bakıyorum.
evet kesinlikle rakamlar artık yok ama belli bölgelerde artık çarpı işaretleri bulunuyor.
bu da ilginç.
hatta bazı bölgelere sanki sopalar dikilmiş. :)
Kürşat Demirci ile çekilen göbeklitepe videosunu izliyorum.
Necmi Karul hoca kazıların diğer bilim dallarıyla koordineli olarak yürütülmesi gerektiğini belirtmiş.
Bölgeye topluca Taş tepeler adı verilmiş, göbeklitepe bu tepelerden yalnızca biri. ( şimdilik 13 nokta bulunmuş )
Kürşat hoca, bölgenin dinler tarihi yanını vurgulayacağını belirtiyor.
aslında konu daha geniş bir coğrafyayı kapsıyor.
Anadolu, Suriye, Irak, Lübnan bölgesi neolitik ve paleolitik dönemler açısından zengin bulgular içeriyor.
taş tepeler Harran ovasını bir yay gibi çevrelemiş. Ortak noktaları hepsinin yüksek bölgelerde olması.
şimdilik yazı bulgusu yok ve bulmayı ummuyorlar gibi görünüyor.
buluntular tarih kronolojisine yerleştirilecek.
daha sonra ise yorumlaması yapılacak.
yorumlama açısından en önemli ipucunun, daha sonraki benzer yapılara atıf yapmak olduğu değerlendirilmiş.
ya da sonradan var olan benzer kültürlerin izini sürmekten bahsediliyor.
sürekliliğin, geçmiş konusunda önemli bilgiler verebileceği belirtiliyor.
günümüz arkeolojisine göre, bu kadar erken dönemde, bölgede bu denli komplike yapıların, ağır malzemeler taşınarak yapılması, arkeologların bakış açısını da değiştirmeye başlamış.
hocanın yorumuna göre bu bölge, atalar kültü inancının yansıması.
inancın en erken şekli olarak yorumlamış.
tanımı: ölmüş olan ataların aslında ölmediği, başka bir alemde var olmaya devam ettikleri, belli bir eşik bölgeden dünyaya gelebildikleri ve kendi alemlerine gidebildikleri inancı olarak özetlemiş hoca.
özetle dünya, ataların gittiği öte alem ve bu ikisi arasında bulunan bir eşik bölge adı verilen üç bölgeye inanıyormuş o dönemin insanları. yani böyle yorumlanmış.
bölge ile ilgili yorum:
kafatası kalıntıları, daire şeklindeki T sütunlu yapılar, bölgede yaşanıyor olmayıp zaman zaman ziyaret edilen yapılar olması, yapıların hac mekanı gibi belirli dönemlerde ziyaret edilen bir bölge olması ( bahar-kış ekinokslarında ziyaret edildiği tespit edilmiş. ), orada sürekli yaşayan insanların bulunmaması ya da sayıca çok çok az olması bir düşünce oluşturmayı başarmış.
inancın ana unsurları farklı olsa da atalar kültü alt katmanda yer alıyormuş.
Kültür M.Ö 9000 de ortaya çıkmış.
bölgeye sadece ritüel için gelinmiş.
taşlar yaklaşık 15 tonluk,
insanı betimliyor,
ortada iki tane olmak üzere genellikle 12 adet sıralanmış,
Kürşat hoca Karahantepe'deki ünlü çukur bölgeyi inisiyasyon alanı olarak açıklıyor.
erişkinlik ritüellerinin yapıldığı bölge.
giriş ve çıkış noktası var, sütunlara tepeden bakan bir figür var.
ritüellerin kanlı olduğu da belirtilmiş.
inisiyasyonun detayına girilmiyor ama erginlik değişimlerinin toprakla bütünleştirilmesi gibi bir şeyden bahsedildi videoda.
Halbuki aklıma garip garip şeyler geliyordu.
kesin burayı suyla dolduruyorlardı yüzerek geçmeleri isteniyordu ya da içi yılanlarla doluydu bir uçtan bir uca geçilmesi isteniyordu
ya da türlü vahşi hayvanlar vardı onları yenmeleri isteniyordu
vs.
kısaca orada survivordan hallice bir şeylerin döndüğü belli.
bilmiyorum görünüş olarak ürkütücü bir yer ve pek hayra alamet görünmüyor bu haliyle bile.
benzer yapılar israil'in güneyindeki neğev denen bölgede yıllar önce bulunmuş.
yine taş sütunlar ve yine yuvarlak dizilim.
israiloğulları eski çağlarda anlaşma yaparken, ahitleşirken ellerini üreme organlarının üzerine koyuyorlarmış.
bu da atalar kültünün bir unsuruymuş.
( sütunlardaki bazı betimlemeleri- fallik unsurları bununla açıklıyorlar )
aynı zamanda bu dairesel yapılar daha yeni tarihli ve MÖ 2000 olarak tarihlendirilmiş fakat göbeklitepenin birer uzantısı olarak değerlendiriliyorlar.
taşların her biri bir atayı muhtemelen de bir kabile reisini temsil ediyormuş.
eller önde duruş şekilde betimlenen sütunlar bir saygı duruşunu temsil ediyormuş.
daha büyük sütunlar daha kıdemli ataları temsil ediyor.
yine aynı kültüre göre
kafatasları vücuttan ayrılarak belli yerlerde depolanırmış.
üzerlerinde modifikasyon yapma geleneği de varmış.
genellikle ön plana çıkan insanların kafataslarına bu uygulanıyormuş.
çatalhöyük'te olduğu gibi akbaba ve kafatası betimlemeleri yapılmış.
(İran'daki ölüm kuleleri gibi )
bölgenin aynı zamanda bir mezarlık olduğu değerlendirilmiş.
ölülerin açık alana bırakılması geleneğinin de bulunan kemiklerden burada var olduğu yorumlanmış.
( Asya'da bazı bölgelerde halen devam eden gelenek )
kısacası aynı kültürün bir parçası olarak ölülerini açık bir alana bırakıp akbabaların onları alıp götürmesi bekleniyormuş.
sonra kafatasları belli bir bölgede istifleniyormuş.
Asya'da Hindistan'da bulunan bir etnik grup bahar ekinoksuyla birlikte ölülerinin yeniden dünyaya geldiğine inanıyorlarmış. ( Jaintia halkı )
kısacası hoca, dünyanın dört bir yanında insanların ölen atalarıyla bağ kurma ihtiyacında olduğunu ve buna dayalı bir inanç sistemi geliştirdiğini anlatıyor.
bunun için de ağırlıklı olarak taş arketipini kullanıyorlarmış.
hoca bu tip bölgelerde bulunan çeşitli figürinlerin dışarıdan bakan bir sanatçının değil figürini yapan kişinin bizatihi kendisini tasvir ettiği el ürünü olduğundan bahsediyor ve kuvvetle muhtemel bu figürinlerin doğum tılsımları yani doğumun sağlıklı gerçekleşmesi için vs. yapılan ritüellerin bir parçası olduğunu belirtiyor.
aynı mantığı yürütecek olursak;
yine aynı şekilde ovaya hakim bir tepe tercih edilip nispeten korunaklı bir yerde çeşitli yapılar inşa edilmiş olabileceğini düşünürsek,
bölgedeki mit ve efsaneler de takip edilerek;
Mardin ilinin bazı bölgeleri de araştırılabilir gibi geldi bana.
Derik'ten başlayıp mardin, ortaköy, dara hatta Cizre'ye kadar ovanın arkasındaki set görünümlü bölgeler taranabilir.
muhtemelen göbeklitepe sürpriz yumurtadan çıkar gibi oradan bitmemiştir ve çevresinde kendisi gibi pek çok yerleşim yeri de vardır.
sadece avcılık ve toplayıcılık yapılıyordu deniyor ama tarıma ait bulgular da bulunursa şaşırmam artık.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |