Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
sonunda muhtemelen hüsran yaşanacaktır. taraflar evlilik hayaliyle aynı eve çıkarlar ama arada sorumluluk yükleyen, çocuksu davranışları baskılayan bir nikah bir evlilik müessesesi olmadığı için biriktirilen sorunlar bir noktada katlanılamaz olacak, muhtemel kötü ayrılıklar yaşanacaktır.
evlenmeden önce beraber yaşamak psikolojik, ruhsal, bedensel, zamansal, madden, manen her türlü ziyandır
Kesinlikle tavsiye edilir. Hatta her evlilik öncesi mecbur kılınmalı dediğim durum. Bir insanı ya yolculukta tanırsın ya da aynı evde.
Domates almıyorsun. Hayatına eş alıyorsun. Karşındaki doğal ortamında nasıl davranıyor, gözlemlemek her çiftin hakkı olmalı.
sonuç itibariyle en fazla üzülecek tarafın kadın olduğu durum.hadi yaşadınız tanıdınız ne olacak vaz mı geçeceksiniz?peki kaç kişiyi böyle tanıyacaksınız?kimseyi tam anlamıyla tanıyamazsınız
erkek fıtratı kadın fıtratı gibi değildir,en son aşamada kullanılan,basit kadın damgası yiyen,paylaşılan herşeyi başkasıyla da paylaşacak demek ki diye önyargıyla haksızlığa uğrayan siz olursunuz,sizin fedakarlığınız,sizin sonsuz güveniniz görülmez.boşanma harama en yakın helal olsa da illa biri seçilecekse evlenip boşanma yolu tercih edilmelidir,hem ne demek beni soyadına yakıştırmayan, evlilik ciddiyeti kutsallığı bilmeyen bir adama ben neden güveneyim?ben kendimi neden kullandırayım?neden kendimi ve ailemi üzen ben olayım?
buram buram ıslak çorap ve mide problemi işareti olan nefes kokusuyla nurlanmış bir cinsiyetçi bir başlık.
Gün geçmiyor ki bilmedikleri her konuda konuşma huylarından vazgeçmeyen Müslümanlar bir konuya daha el atmasınlar sevgili okurlar.
İki aklı hür, vicdanı hür insanın birlikte aldıkları/alacakları bir karar kimi neden bu kadar ilgilendirir bilmem. Peşin hükümlerinizi ve dini dogmalarınızı bir saniye olsun bırakıp empati yapmayı öğrenemeden geberip gidecek olmanız beni ne kadar üzüyor bilemezsiniz.
Sevdiği kadına dokunmayı ayıp sayan bir erkek ya da sevdiği adama bedenini vermeyi kendini kullandırmak sayan bir kadınsanız, evliliğe anlam yüklemeniz son derece doğal. Fakat Bastırılmış cinselliğinizle ve dogmalarınızla toplumun huzurunu bozmaya hakkınız yok. bunu kafanıza sokun.
Birlikte yaşamak veya yaşamamak mesele değil. Mesele insani noktaları bilmek, birey olmanın sorumluluğunu almak, medeni bir yaşantı sürebilmek, haklarının ve ödevlerinin bilincinde olmakla ilgili. Merak etmeyin, dünya sizin dar ve yoz çevrenizden ibaret değil. Sizin korktuğunuz için yaklaşamadığınız şeyleri tespih yapıp sallayanlar var. Ötekileştirip tu kaka ettiğiniz insanlar size öğretildiği gibi mutsuzluktan kahrolmuyor, bilakis sizin hayati önemde dikkat ettiğiniz kavramları sizin gibi yorumlamıyorlar.
Herkesin bir vicdanı, bir ahlaki duruşu, kendine yakıştırıp yakıştırmadığı davranış kalıpları ve hayat görüşü var. Sizinki tek değil. Siz neyseniz sevdiğiniz de aşağı yukarı odur. Siz beraber olduğunuz kadına sırf size kendisine dokunmanıza izin verdi diye fahişe damgası vuracak bir sığırsanız, o size izin veren kadın da yüksek ihtimalle bunun hesabını yapacak ve aklı sıra önlemini alacak kadar zavallı bir kezbandır. Lümpenlik tedavisi olan bir hastalık olsa da yayılmaya çok müsaittir. Kendinizi modern evrensel değerlerle ne kadar barışık tutarsanız kafa sağlığınız da o derece yerinde olur. Kırsaldaki kuralları kent hayatında sürdürmeye çalışmaksa sizi katmerli bir insan müsveddesi yapar.
Nikah denen bağı, ömür boyu korunması ve uğruna her cefaya katlanılması gereken bir pranga görmüyor insanlar. Hayatın akışı içinde varılacak bir hedef olarak görmüyorlar. Bastırılmış cinsellik ile zombileşmek yerine, olması gerektiği gibi sağlıkla yaşamak istiyorlar cinselliklerini. Evlenmeyi soy adı vermek değil bir hayat arkadaşlığı olarak gören erkekler, kendisini yatak odası dahil, hayatın her anında mutlu edecek, hiç olmazsa kendi dertlerini ve beklentilerini anlayabilecek bir erkek isteyen kadınlar var. Sayıları da çok üstelik. Bunlar hayat yolunda sevdikleriyle evlenmeden önce beraber yaşayan/yaşamak isteyen sıradan insanlar. Hiçbiri fahişe ya da ırz düşmanı değil. Bir insan sevdiğiyle beraber yaşıyor diye ahlaksız olmaz. Ama onlara ahlaksız diyenler/deme hakkını kendinde görenler bir düşünmeli.
aslında olması gerekendir.hayat arkadaşı olacağın kişiyi tanımak şart.gerçi sen ne kadar tanımak istesen de o tanıtmak istediği kadar kendisini tanıtacak.yine de o insanın çoğu özelliğini örnek;düzenli mi,pis mi,ilgisiz mi,sinirli mi,öfke kontrolü var mı,hırlı mı hırsız mı gibi gibi bir çok özelliğini aynı çatı altına girmeden bilemiyorsun.hayatını paylaşacağın insanı bulduğunu düşünüyorsan evlene de bilirsin öyle yaşaya da bilirsin.sonuçta evlilik kağıt parçasına atılan imzadan ibaret,resmi bir belge sadece. ehliyet gibi.araba çok iyi kullanırsın ama ehliyet olmadan yasal olarak araç kullanamazsın. ehliyetinin olmaması şoförlüğünün kötü olduğu anlamına gelmez. evlilikte öyle.evlilik cüzdanının olması mükemmel bir evliliğin olduğu anlamına gelmez.tersini de düşünebilirsiniz. asıl imzayı hayata atmak gerek.şunu da atlamak istemem.çiftler çocuk düşünüyorsa,ilişkiyi resmiyete dökme zamanı gelmiş demektir.
evlenmeden önce birlikte yaşamak belki yetiştirilme tarzımız ve geleneksel anlayış altında kendimiz gibi olamayışımız nedeniyle bize ters geliyor olabilir.ancak hayatına alacağın,aile olmayı düşündüğün insanı iyi tanımak şart.bu da ancak birkaç yıl aynı çatı altında yaşamakla anlaşılabilecek bir durum.bunun kızı, erkeği yok.ayrılık olursa da o kullandı,bu kullandı yok.medeni bir şekilde anlaşamadık, evlenmedik demek var.herkes benim gibi düşünmeyebilir.ben böyle düşünüyorum ama elalem ne der bilmiyorum. -bir de elalem ne der vardı,onu da unutmuşum.-
daimi muayyen gün yaşayan allahsız da geldiğine göre başlığımıza daha entri girmeye pek gerek de kalmadı ama yazalım yine de.
sen içlikle gezince sevişemeyeceğin çıkarımını yapıp cinsellik yaşadığını sanarken, bugünkü hangi tövbekar müslümanın kaç ayrı evlilik öncesi birlikteliğinden yola çıkarak böyle yaşamanın ziyan olduğu çıkarımını yaptığını bilemezsin. empatilerinle anlamlandırmaya çalıştığın bu duruma, hangi tövbekar müslümanın yaşadıklarından yola çıkarak tavsiye niteliğinde tecrübelerinden bahsedip bahsetmediğini de bilemezsin.sırra ermenin tesbihi sallamak değil çekmek olduğunu, tesbihi sallaya sallaya kimin öğrendiğini bilemezsin.
bir bastırılmış cinsellik kalıbı öğrenilmiş yapıştırın her uygun duruma, bir yobazlık kalıbı öğrenilmiş yapıştırın her uygun duruma. yobazlık müslümanlığa dahilmiş gibi...herkesin bir ahlaki görüşü varmış, hadi ya ciddi misin.herkesin ahlaki duruşu kendini ilgilendirir de herkesin tecrübesi yok malesef. empati kuramayanlara üzülürken, tecrübesizliklerin sonunda yaşanacak hüsranların da hangi tecrübeli müslümanı üzeceğini bilemezsin.
hadi git kumda oyna ama içliksiz oyna sevişilecek fırsat yakalarsın belki sayın bastırılmamış cinsellik.
tanım:hüsrana giden yoldur(yaşanan ve gözlemlenen onlarca hayat referans alınmıştır)
hem psikolojik olarak hem hukuken sakincali durum.resmi imza evliligi mukemmel yapmaz.ama en azindan kadini ve cocugu hukuken korur.surekli tanima maksatli birliktelikler beklentiyi artirir.birinin bir ozelligi, digerinin diger ozelligini tamam budur iste dedigin kiside gormek istersin.hem madem iyi taniniyor zamanla, neden eninde sonunda bitip zamanin gidiyor,manen cokuyorsun,guvenin kiriliyor. zamanla yuz goz olursun karsilikli saygida kalmaz.birlikte yasamayi tercih olarak sunabilirsiniz.ama bunun asla evlilige yarari olmaz.aksine zarari var.
İçliksiz çıkmam abi diyen sözlüğün tövbekar baytarının tespit kastığı başlık.
Bak sen hele, sıcak şaraplar içip eline erkek Eli değmemiş din kardeşlerini iğfal eden ahlak kumkumasına... Tespihi sallamayı bırakmış, günde beş vakite beş daha ekleyip çekiyormuş şimdilerde. Rappin makbul buyursun inşallah.
Tam bir türkiyeli Müslüman erkek örneği... Fırsatını bulunca her boku yiyen, gençlikte olur öyle diyen, erkeğin elinin kiridir diyen, belki babası/dayısı tarafından cebine para konup umumhaneye yollanan, nasılsa tövbe ederim diyen, o da kuyruk sallamasaydı diyen, üniversitede kendi kafasında tiplerle tanışıp ortamdan ortama atlayan, o yaşa kadar gerçekleştiremediği, içinde kalan ne varsa ele geçen ilk fırsatta yalapşap da olsa yapmış olmanın zavallı gururunu yaşayan, yaş kemale erince de tövbe edip namaza başlayan, bir de utanmadan ahlak satmaya kalkan yurdum Müslüman erkeği seni...
Ben allahsızım değil mi? Ben senin gibilerin bu kokuşuk yaşantısına çok uzağım değil mi? Benim içine doğduğum toplum bu değil öyle mi? Ben uzaydan fırlatılmadım aslanım. Senin gezdiğin limanları ben de gezdim, geçtiğin yollardan ben de geçtim. Allahsız olmakla gurur duyuyor olsam da, maalesef kültürel olarak ben de en az senin kadar Müslümanım canım kardeşim. O nedenle bana sanki ermeni veya gayrimüslim herhangi bir milletten geliyormuşum gibi, yahut norveçli bir agnostikmişim gibi bakma. Ben de Müslümanlığıyla övünen bir ailenin mensubuyum. Tekrar Maalesef...
Sorun şu ki türkiyeli Müslümanlar olarak siz de benden farklı değilsiniz ama bunun farkında değilsiniz. Şimdiye kadar İslam denen çöl kültürünü akvaryum koşullarında yaşadığınız için onu pek minnoş bişey sanıyorsunuz. Ama aşkın Yozgat'ta yaşanmadığı gibi, İslam da buralarda yaşanmıyor sevgili Arap kafalılar. Sizin en büyük sorununuz bu işte. Arabın 7.yüzyıldaki ahlak ve dünya görüşünü, evrensel bir olay, sihirli bir zamazingo sanmanız. İnandığınız dini içinde bulunduğunuz çağa uyduramayışınız, uymaması, uyumayacak olması sizi geriyor, öfkeli, tahammülsüz, saldırgan ve çaresiz yapıyor. Kafanız çalışıyor, mantığınız var, görgünüz, fikriniz, bilginiz var ama boynunuzdan, ayağınızdan, en kötüsü beyninizden zincire vurulmuş halde oluşunuz sizi çaresiz kılıyor. Sorun sizdeymiş gibi kendinizi boş yere suçluyor, tövbekar oluyorsunuz. Oysa sorun sizde değil. İslam'da... Onun şeriatının yetersizliğinde... Adil olmayışında, düşman yaratmasında...
Zamanın ruhuna temas edemeyişiniz, gündelik hayatın dayatmalarına karşı koyamamanız, insan olmaktan gelen ihtiyaçlara cevap veremeyişiniz, helal-haram, günah-sevap kaygısı sizi zombileştirmiş. Etrafınızda hep sizin gibilerin toplanmış olması size bir şey ifade etmiyor mu? Evet, en yakın Arkadaşlarınız da sizin sorunlarınızı yaşıyor. O nedenle berabersiniz, birbirinize dert ortağı oluyorsunuz. Aynı kronik sorunun herkeste olduğunu görmeniz bunun normal olduğu izlenimi veriyor ama gerçek bu değil. Yaşadığınız bir yanılsama. Siz kalıbına sığmayan, doğası gereği sığmayacak olan evrenin en gelişmiş canlısı sapiens türüsünüz. Kendinize 'kulluk' gibi sıfatlarla ket vurmanız, potansiyelinize ihanettir.
Yukarıda diğer bir Müslüman yazarın saydığı, Sizin ve çocuğunuzun nikah yoluyla kavuştuğunuz haklar üzgünüm ama İslam şeriatının sağladığı değil, bizzat evrensel hukukun bir parçası olan Türk Medeni Kanununun sağladığı haklardır sevgili mü'minler. Size ayrı, çocuğa ayrı nafaka veren, hukuki haklarınızı güvence altına alan, erkeğin sırf erkek olmakla sahip olduğunu sandığı iktidarı, kadın lehine genişleten af buyurun ama Türk Medeni Kanunudur.
Bilmem kaç gram altın mehirle, boşol lafıyla falan ancak kaos ve anarşiye düşersiniz. Bugün üzülerek ifade ediyorum ama, pavyonlarda, umumhanelerde, yol kenarlarında çalışan, çalışmak zorunda bırakılan seks işçilerine bir sorun da İslami nikahın nelere yol açtığına şahit olun. Kaçta kaçı resmi nikahlı, kaçta kaçı imam nikahlı bir öğrenin. Sonra da vicdanınız varsa Resmi nikahın, ideal ve evrensel hukuk kurallarının ne kadar insani ve koruyucu olduğunu görün. Özgür akıl sahibi İnsan yapısı kuralların, Dinlerin köhne buyruklarından üstün olduğuna şahit olun bakalım bir.
Bir de bu düzen olmasa kadınların ne halde olacağını bir düşünün. Şu sistemde Erkek için tek sorun daha çok kadına 'meşru' yollarla spermlerini bulaştıramamasıdır. Ama kadınların, cumhuriyetin getirdiği medeni kurallar olmasa ne hallerde olacağını bir düşünün. O çok Mi kem mel dininizin nasıl da erkekten yana olduğuna şahit olacağınız günler hiç gelmez umarım.
nasıl yobaz bir ortamda, o yobazlığın mayasını alarak büyüdüğün psikozlu hareketlerinden az çok belli oluyor. algın islam denilince yaşadığın yobaz ortamla sınırlı kalmış, İslamiyeti yobazlık olarak kodlamışsın. Bu senin ve yobaz ortamının sorunuyken, her başlığa muayyen günlü gibi gelip cıyır cıyır çığlıklarla yazdığın entrilerinden dolayı, tüm toplumun sorunu haline gelmiş durumda.yaşadığın baskılardan dolayı ezilerek bir hayat geçirmiş, allahsızlığını bile otuzundan sonra kendince sinerek yaşamaya çalışıyor olman da senin sorunun aslında, seni sindiren çevrendeki yobazlar. tüm dünyayı çevren kadar tutucu sanman her yere saldırmana sebep oluyor ama durum öyle değil.
ömrü hayatımda kuran kursuna gönderilmedim, gitmemeyi 2 günlük bir tecrübe ardından kendim tercih ettim. babamın alnı secdeye değmez oruç tutmaz ama annem dindar mesela. evde bir dönem allahsızlığı tercih eden ve hepimize allahsızlığı tercih ettirmeye çalışan bir üyemiz vardı, şu anda inanç durumu ne bilmiyorum bile, evimizde ramazanda canı isteyen orucunu tutar canı istemeyen tutmaz falan. nasıl, çok ütopik senin yobaz rejimli kültürüne göre değil mi.
sayın allahsız islam bir inanç, dayatma rejimi değil. inançlar, tercihler sonucu vicdani muhakeme yoluna başvurarak kabullenilebilir ancak.
senin için kendini yaşamak, özgürleşmek bulduğun her fırsatta kaçamaklar yapmakla kısıtlı kalmış olabilir ama sanma ki herkes öyle. Bu toplumun fikri hür vicdanı hür bir kesimi de var. Sorunu islamda sanıyor olman gayet normal ama bil ki sorun yaşadığın, seni yetiştiren yobaz çevrede.Sayın allahsız, fırsat buldukça tadını alabildiğin özgürlüğün, sınırsız yaşandığında insanı hangi noktalara götürebileceğini, özgürce yaşayarak gözlemleyebilmiş insanların da var olabileceğini unutma.
her müslümanı kendine ket vurduğu için özgürleşmiyor sanma. idrak ve algı seviyesi her insanda aynı değil. kimilerimizin algısı defalarca yaşayıp tecrübe edinemeyecek kadar düşük.kirli olmanın kötü olduğunu kirlenmeden anlayamamak ne kötü bir durum aslında.
tanım: birlikte olunan kişiyi tanımak için seçilen yanlış yoldur
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |