Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
senarist ve yönetmenliğini yılmaz erdoğanın yaptığı, Farah Zeynep Abdullah, Songül Öden ve Şükran Ovalı, Fatih Artman, Devrim Yakut, Ersin Korkut gibi oyuncuların da rol aldığı sinema filmi.
Yılmaz Erdoğan'dan yine mükemmel bir film. Bazen bir yaratıcının (sanatçı, yazar, senarist, yönetmen vs) tekrara gireceğini düşünürüm sonra bir bakarım yanılmışım. Yine mi özgün, yine mi farklı?
Bu coğrafyada olduğumuzdan mütevelli bir hatıra defterinin sayfasını kısa süreliğine geri getirmiş gibi... eskiye özlem depreşiyor yer yer. Kendisi yaşayanı, sarrafı ve ne varsa eleyip koymuş.
Oyuncu kadrosu çok iyi, müzik seçimi olağanüstü, o doğa harikalarının tek tek çekimi, yansıması müthiş. Birçok konuya değiniyor, birçok realiteyi sunuyor.
"Eskileri hatırlıyorum yenileri unuturken." Ah şu hafızamızın bize ettiği oyunlar.
Akılda kalacak ve dillerden düşmeyecek yeni repliklere hazır olun.
Yılmaz erdoğan'ın vizontele tadında bir filmi daha. Çıkarımları;
1.Farah zeyneb'in oyunculuğunu bir kez daha takdir ettim.
2.Kötü sonlara o kadar alışmışız ki mutlu sonla biterek beni ters köşe etmiştir.
3.Hakkari'ye ait oldukça özgün melodiler var. Müzikleri daha iyi olabilirdi.
4.Tokat'ın otobüs firması "topçam" a ait otobüsün sırf klasik model olması nedeniyle vizontele filmleri de dahil bu filmde de bu kadar gözümüze gözümüze sokulması anlaşılamamıştır. Hayır çok anlamlı ise eğer Üniversite öğrenciliğimde bu otobüs tokat otogarında dururdu gidilip ziyaret edilebilir. Zaten gözümüzde Yılmaz erdoğan'ın türk sinemamıza kazandırdığı bir oyuncu olarak çoktan yerini aldı, sağolsun.
bu akşam itibariyle izlediğim film.
öncelikle genel anlamda beğendiğimi söyleyebilirim. bir organize işler veya vizontele değil onu diyeyim de yine de kalburüstü bir yerli yapım olmuş. görseller(özellikle hakkari yaylaları) ve oyunculuklar çok iyi. yılmaz Erdoğan kötü bir babayı ve seçim kaybeden belediye reisini canlandırıyor ki oldukça başarılı, fatih artman'a ne desem bilemedim, adamın bu genç yaşta üstesinden gelemediği iş yok, şu an en yetenekli aktör sanırım yerli olarak. vallahi bravo, bir de biraderime çok benziyor ki görünce gülesim geliyor. son olarak filmin asıl kahramanı Zeynep farah, döktürmüş cidden.
olumsuz noktaları; hikayesine göre süresi uzun olmuş, aradan sonra ne zaman biter ki acep diye düşündüm yani, bir de finali biraz zayıf gibi geldi bana, bir şeyler anlatmak isterken, hiç bir şey anlatılmıyor gibi de bir durumu var.
bu kısır dönemde bence izlenebilecek iyi yapımlardan birisi, önerilir.
artık "reis" deyince aklımıza bir başka erdoğan'ı getirecek kaliteli film.
bir demet tiyatro'dan beri kalemine nasıl bağlanmışsak, kredisi çokça bir yılmaz erdoğan varmış meğer bizde. onun anlatım tarzı, kısa diyalogları, zeka dolu esprileri, duygu karmaşası yaratan senaryolarından en taze olanı ekşi elmalar.
hakkari'de de yaylalara çıkıldığını, elma yetiştirildiğini, aşık olunduğunu, kalplerin orada da attığını daha başka nasıl ifade edebilirdi bilinmez. anlatım şahane.
dönemin kronolojisi biraz karışık ilerlese de asıl anlatmak istediğine yoğunlaşmayı tercih ederek bu açmazdan da kurtulmuş görünüyor. tutarsızlıklar elbet var ama siz parmağıma değil, asıl işaret ettiği yere bakın diyor bize. yoksa bir kırmızı reno ve topçam otobüsle dönem filmi çekilmeyeceğini herkes bilir ama işin içinde yılmaz erdoğan'ın sihirli anlatımı olunca göze hoş görünüyor herşey.
oyunculuklar müthiş. üç kızkardeş sanki gerçekten kardeşlermiş gibi oynamışlar. sırıtan tek oyunculuk özgür'ünki. asıl adını bilmem ama zaten filmdeki tek karikatür tip de o. hepi topu babası hakakrili, ankara'da büyümüş bir veletsin lan sen, bu neyin artizliği? yok burada insan kızlarla konuşamaz mı, yok bu nasıl düzen bilmem ne? sen hayırdır kardeş? sanki bana parisli eşşoğlusu. devrimciden çok sosyete bebesini oynamış. olmamış kısacası. neyse ki muazzez (farah zeynep) kurtarmış olayı.
derdi olan bir adamdan güzel şeyler hasıl olacağının en güzel kanıtı bu film. sıkmadan, yormadan, güldürürken ağlatan bir film. başarılı bir yılmaz erdoğan yapımı işte. izleyin, izletin.
"buralarda iki şey çok konuşulur, reis'in bahçesi ve reis'in kızları"...
bana; "yılmaz'a bakmayacaasın, git biraz kitap oku aydınlan" öğüdü veren omayraaa yazar kişisinin, benden önce izleyerek şaşkınlığa düşmeme neden olduğu film. (gülücük)
şaka bir yana bu kadar olumlu yorumdan sonra izlemek şart oldu.
mükremin abinin başka boyutta aktardığı ve başka boyuta geçirdiği lezzetli bir film daha.
hakkari'nin neredeyse bütün motiflerini görebilirsiniz
ebriler,
kofiler,
heftrenkler,
yemekler,stranlar, sözler, bakışlar ...vs uzar gider..
gözlerim demet akbağ'ı aramadı değil. anne rolünde olsaydı keşke. belki de vizontele'deki siti anayı çok sevdiğimden ya da demet akbağ hayranı olduğumdan herhalde, neyse işte. ve de bir "berivane mal verane" gelseydi fena olmazdı hani, tam da yaylaya yol alınırken.
yılmaz erdoğan, ne kadar asi ve sert bir baba rolünde olsa da, şiir okur gibi konuşmuş. sanki "sevebilme ihtimalini" dinliyorsunuz."ben senin tatlı elma olma ihtimali sevdim, olmasan eğer bak kesileceksin" diye de uydurduğum bir şiiri hem de (gülücük). kendisini terbiye etmek istiyordur belki de ama konumundan dolayı doğayı, doğal olanı terbiye etmeye çalışıyor hatta zorluyor, ama zamanın onu ters köşe edeceğini de hiç hesaba katmıyor. o kadar çok mesaj var ki aslında. sadece bir kültürü konu etmiyor bence.
insanı anlatıyor. kabuk bağlamayan yaralar, hayaller, ulaşılmak istenen denizler. o nasıl etkili bir sahneydi. ilk defa deniz göre kadının sevinci çok etkileyiciydi gerçekten. oyuncu kadrosu çok iyi. hele o mühendis yok mu? kim der ki son golü o atacak.
terbiye etmediği insanların en akılda kalan repliklerinden biri "terbiyesiz insan" kaç gündür dilimde. (tebessüm)
filmin finali olmadığı için kısa kesildi bence. ve bence devamı gelecek bu filmin. kim bilir belki reisin çocukluk ya da ilk evlendiği hatta babası, dedesi ile olan zamanları da çekilir. deli emin'den beklenir çok güzel hareketler (tebessüm)
bir kez daha ayakta alkışladım. çok keyifli bir filmdi. hatta filmden sonra arkadaşla çıkıp elma yedik bir de. hem de ekşi olanından (tebessüm)
ve belki okur diye reis beye sesleniyorum; ikincisinde siti anayı unutma
(tebessüm)
"Yani Hocam şimdi aynı şey mi?" Dediğim yorumu içinde barındıran başlık. -gülücük
Yılmaz'ın; Film, sinema, tiyatro, senaryo ve yönetmenliğine laf etmedik. Ha bir de estağfurullah, ben naçizane görüşümü belirtmiştim o konuda. Yoksa karanlık olan benim sayın sofestai. Sizden önce izlediğime de sevinmedim desem yalan olur.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |