Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
7. sınıfa giden bir çocuğa 8 kere 7 kaç eder diye sorduğumuzda cevabını alamadığımız lakin matematik defterlerinin kapaklarına bile özellikle ilave edilen, ilk defa 1800'lü yıllarda çin de oluşturulmuş bir matematik konusudur..
ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin kabusu.
Aşılmaz bir engel gibi önlerinde.
Sayıları neden gruplamak, biriktirmek, yığıştırmak zorunda olduklarını bir türlü anlayamıyorlar.
Ben de öyleydim o zamanlar.
Bu sıkıcı sinir bozucu şeylerle neden uğraşıp durduğumuza bir anlam veremiyordum.
Sonra bir gün ağır hastalandım.
Bereket çok erkenden farkına varmıştık.
Bir hafta boyunca yataktan çıkmadan dinlenmem ve yağsız, tuzsuz, şekersiz iğrenç yemekler yemem gerekmişti.
sürekli haşlanmış sebze ve çok az haşlanmış makarna yediğinizi düşünün.
İçinde pişmiş maydonozlar yüzen bulaşık suyu içmek gibi duygular... Neyse.
Yatakta sıkıntıdan çarpım tablosunu ezberlemiştim.
O zaman ne bilgisayar, ne tetris ne telefon hiçbir şey yok.
Sessiz duvarlar, ıssız oda ve çarpım tablosu baş başayım.
Okul da yakın olduğu için çalan zilin ve neşeyle bağıran çocukların sesi geliyor.
Acayip sinirlerim bozulmuştu.
O gazla hepsini bir anda kafama indirdim.
Zaten sarı kalem kutumun arka yüzünde de vardı kerrat cetveli.
Adamlar kopya düzeneğini pazarlamış resmen. :)
Eve Misafirliğe gelen büyüklerin, evin okula giden küçük çocuğuna ev ortamında mini bir sözlü yaparak sorduğu, 4 kere 8, 6 kere 9 gibi işlemlerle çocuğun matematiksel bilgisini ölçmeye yönelik çabalarının aracıdır. Yani biz çocukken öğretmenlerimize bildiğimizi göstermemiz yetmez, bir de evin eş dost konu komşu, akrabasına da kendimizi kanıtlamamız gerekirdi. Şimdilerde hâlâ uygulanıyor mudur, bilmiyorum.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |