Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Türkçeci0505Bu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Aşırı kısıtlayıcılık. Moderatörlerin kendi dünya görüşlerine uygun olmayan konuları silmesi. Entry girmenin sadece bilgi aktarmaktan ibaret olduğunu sanan, kişisel yorum katmaktan uzak yazarlar. Falan filan.
Şu sıralar sosyal paylaşım sitelerinde çokça yapılan şey. Herkesin iyilik meleği olduğu bir dünyada bütün bu kötülüklerin sebebi ne ola ki?
Sırpların -slavların- ne kadar güzel bir fiziğe sahip olduğunu gostermesi bakımından önemlidir. Gerisi beni ilgilendirmiyor.
Dramatik öğeleri fazlasıyla içinde barındıran bu filmi, ben, açıkçası beğenmedim. Damarımda kendi halinde dolaşan kanıma şırınga edilmek istenen içselleştirilmiş milliyetçi mesajlar da dahil olmak üzere ben bu filmi beğenmedim.
Tüfeğinin tetiğine asılıp vatan millet sakarya edebiyatıyla şiddet sorununun şiddetle çözüleceğini vatanseverlik teması üzerinden vurgulamaya çalışıyor ısrarla bu film. Yahu onu her gün haberlerde izliyoruz zaten; 20 yıllık bir gösterim bu!
Film ''açılım'' denilen kısır döngülü bir sürecin tam da ortasında gösterime giriyor. Genelkurmay Başkanımıza soruyorlar:
- Filmi nasıl buldunuz paşam?
-İyi bulum, çok güzeldi, hatta çok çok çok güzeldi.
''Kötü buldum'' demesini beklemiyoruz zaten. :) Şaşırmadık.
Mete komutanı izleyince aklıma Kürşat(Kür-şad) geldi. 40 askeriyle birlikte devamlı baskınlar düzenleyen ihtilalci prensle Mete komutan arasında bir benzerlik yakalamaya çalıştım. Kürşat, demokrasinin daha filizlenmediği bir dönemde kılıcına sarılmış kötülerle mücadele etmeye çalışıyordu. Kürşat'ı anlayabildim; zira o zamanlar kötülükle savaşmanın aracı keskin kılıçlardan ibaretti. 21.yy.'da şiddetin ortaya koyduğu bir çözümsüzlüğü, ''sen öldün!'' gibi ''vur kır parçala'' emirleri üzerinden daha da ileri boyuta taşıyan Mete komutanı ise anlayamadım. Anlamak istediğim; komuta kademesindeki bir askerin öncelikli görevinin askerlerinin hayatlarını garantiye almak, onların ölmemesi için elinden geleni yapmak olduğuydu. Oysa askerlerin neden öldüğünü, ölmemeleri için neler yapılması gerektiğini hiç sorgulamayan bir film izledim.
Filmin kurgusunda bazı hatalar da gözüme çarpmadı değil. Teröristlerin mühimmatı bizden fazla görünüyor. Ayrıca -30 derecede askerler kar üzerinde kamuflajla yürüyor. Yahu kaç senedir teknolojinin son harikası kar elbiseleriyle terörist kovalıyor Mehmetçik! Sonra dikkatimi çeken bir nokta da karakolda uçaksavar, roketatar gibi ağır silahların olmaması. Sınır karakollarında ağır silahların en ağırları varken (1993'te de ağır silahlar mevcuttu) bizim filmin karakolunda basit tüfekler var sadece.
Askerlerin neden öldüğünü, ölmemeleri için neler yapılması gerektiğini hiç sorgulamayan bir film bu.
Yaşanılanları bire bir anlatmaya çalışırken birçok karede çuvallamış bir film izledim. Yine de Recep İvedik gibi saçmaoğlu saçma bir filmin gişe rekoru kırdığı bir ülkede zamanımı çok da boşa harcadığımı söyleyemem. En azından askerlik anılarımı hatırladım.
Filme benden bir sarı kart.
Kırmızı kart Recep İvedik'e!
1976 Rodos doğumlu Türk yazar. Kinyas ve Kayra romanı ile edebiyat dünyasına giriş yapmıştır. "Piç, Malafa, Az, Zargana, Daha" isimli romanları da vardır. Bana göre en iyi romanı ilk romanı da olan Kinyas ve Kayra'dır. Evet, sürekli aforizma üretiyor, kurgu ve akışta sorunlar var ama kullandığı dil, bireyin iç dünyasını ustalıkla aktarabilmesi, kahramanları özgün kılabilmesi ile gerçekten başarılı. Okumakla beslendiğine de söyleşilerinde değinir hep. Aforizmaları abartmayıp kurguyu da sağlamlaştırdığında edebiyatımızın önemli isimlerinden birisi olması kuvvetle muhtemel.
Takipçi bulunmuyor. |
Ş@h-in | 10 yeni konu açtı Son konu 13.02.2015 17:20 - 95 yeni entry girdi Son entry 07.02.2015 23:19 | takip etme |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |