Türkiye'nin memur portalı

Ya üfürmeyi seviyor; küllenmiş meseleleri alevlendiriyor... Ya üfürmeyi seviyor, insanların gözüne kül kaçırmak ve sun'î gündem yaparak gözleri kör etmek istiyor... Ya üfürüyor, kapanmış meselelere dair yanlış ve yalan bilgi verip yayıyor...

İçinde yandığı şehvet çukurundan bakanların kör gözünde, "yandığı aşk ateşi" şehvet ateşi zannedilen Aşk-ı Mukaddes ile yanmış, Kendini aşmış, Merhamet ile Taşmış, Şefkat ile Coşmuş Yüce Ruhlu, Engin Kalbli, Aydınlık Akıllı Allah adamı... Kendi kendisine iman ettirememiş edepsizlerin laf ettiği, zamanında günümüze on binlerce gayr-ı müslime iman nurunu kitaplarıyla aşılayanan Hakikat Pervanesi...

Öyle bir aşk bul ki, Onun esiri olmak seni senden ve herkesten ve her şeyden hür etsin. Böyle bir aşk mümkün mü? Elbette... İlahi aşk...

Görecelisi, hakikisi ve zâtîsi olan bir mevzu... Bedenen ölmek, göreceli ölümdür. Halen hatırlarınla dip dirisindir. Senin hatırlayanlar sayısınca manevi bir hayatın vardır.

Hakikisi, bir kişiyi dünyandan tamamen silmendir. İsterse gözlerinin önünde canlı da olsa...

Zâtîsi, Allah'ın huzurunda kendi konumunu görmek; kendisinin ebedîyen ve zâtî manada diri olamayacağının farkına varmaktır.

İzafi ölüm, acıtır; hakiki ölüm, yakar; zâtî ölüm ise, zevk, heyecan ve hayret verir.

"İşte ölmeden evvel ölünüz" meselesi, zâtî ölümü tatmak içindir.

Allah'ın varlığını hissetmekle kişide ortaya çıkan güven dolu ruh hali ve değişmez hakikat...