Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
derbeder1982Bu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Şu an okuduğum kitap Jules Verne Robenson Cruise.
Çünkü sanırım 1994 yılıydı. ilkokulda okurken kütüphaneden alıp okumuştum. Belki hayata bakış açıma büyük etkisi olan bir kitap. sadece serüven ve macera kısmı değil pes etmeme, imkansızlıklar içinde bile vazgeçmeme, yarına dair korkudan çok bu günü anlamlı hale getirmeye çalışma üzerine kurulu mantalitesi ile idolüm robensonu tekrar yaşamak istedim. Şimdi yazıldığı yılları göz önüne alınca daha bir güzel daha bir anlamlı. Gerçek bir dahi Jules Verne
yazar öylesine yalnızdır ki açtığı entry ilgisizlikten ve yalnızlıktan kahrolur kendini çöllere vurur. Seraptan seraba koşarken ya leyl, ya leyl der kurumuş dudakları. Mecnunu olduğu leyla pahalı araçlara meze olup yalele yalele şarkısı eşliğinde göbek atarken o ıssız sokakların karanlığında kendisini bekleyen heyula varmışçasına ey gece karanlığı gözlerinde boğulduğum sevgili diye gözyaşı döker.
Melankoli ve hüzün dolu yıllardan sonra kendini hüzzam şarkıların kollarına bırakmıştır. Her feryat sanki onun dilinden notalara dökülmüştür.
Hüzzam şarkılarda bulur teselliyi.
Bazen etrafındakiler "yahu bayıldık azcık hareketli oynak bir şeyler aç" derse onlara düşman gibi bakar. Distik distik şarkılar dinleyip janti pozlar veren züppelerden bin kat daha tehlikesizdir. Ama insanlar onu tehlikeli görüp uzak dururlar. Şikayetçi değildir aslında bu yalnızlıktan. Zaten istemeden şöyle insanı kıpır kıpır eden bir müzik dinlemek zorunda kalsa sanki tüm dünya vur patlasın çal oynasın eğleniyormuş da bir tek kendisi hüzne batmış gibi hissedip daha çok melankolik olur. Tek tesellisi olan hüzzam şarkılarla avunur derdini batan güneşe, boşalan sahillere ve bomboş kaldırımlara anlatır...
aslında ilkbahar ve yaz boyunca yeşilin türlü tonlarını temaşa ettiren tabiat bu kez sarının ve yeşilin tonlarını sunmaktadır. yani yine güzeldir aslında. Ama o düşen yapraklar yok mu, diken gibi batar kalbe. Sanki dalından rüzgarla kopup toprağa düşen yaprak değil onu seyreden insanın gençliği hayalleri ve belki yaşanmamışlıklarıdır. o yüzden sonbahar gelince şiddeti farklı da olsa herkese bir hüzün çöker. Depresyon için zaten altyapı varsa sadece o hüzün tetik görevi yapar...
Tabiat son günlerini yaşayan veremli hasta yüzü gibi kuruyup sararmışmışken hiç umulmadık bir yerde karşınıza çıkıp sanki:
ben hazan mevsiminde geldim dünyaya,
Tatlı meltemlerle yürüyen bulunların toprağa buseler kondurduğu Nisan yağmurları değil,
poyrazların yorduğu fırtınalar ıslattı beni.
Nazlı bir nevbahar güneşi ısıtmadı bedenimi
Soğuk bir hazan sabahında açtım gözlerimi...
diyen sizi eylül hüznü yetmiyormuş gibi yalnızlık hüznüne de sokan çiçektir.
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |