Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

Bim mii - A101 mii

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

186 entry 11 konu hiç puanı yok
08.02.2015 20:53 son işlem tarihi takip etme takip et

benim dedem hacı

benim dedem de peygamber dedirten cümle.

bknz: Hz. Adem

08.02.2015 14:51
  1. atlıkarınca

    yönetmenliğini İlksen Başarır?ın yaptığı 2010 Türk filmi. Film 1 Nisan 2011 tarihinde gösterime girmiştir. Filmin baş rollerini Nergis Öztürk, Mert Fırat ve Zeynep Oral üstlenmiştir.

     
  2. -allah-

    allaaaaaaaaah şeklinde kullanıldığında sevinç nidasıdır.

     
  3. ulubatlı hasan

    Bizans tarihçisi Phrantzes'in anlatışına göre, Türklerin 29 Mayıs Salı günü sabaha karşı Edirnekapı ile Topkapı arasında umumi bir hücüm başlattıklarını ve savunmanın temel direği olan Venedikli General Giustiniani'nin yaralanıp cepheyi terketmesi üzerine Türk askerlerin heyecana gelmesi ve Fatih'den gelen Topkapı Surlarına tırmanılması emrinin alınmasıyla birlikte Uluabatlı Hasan isimli küçük rütbeli ve genç bir asker veya subay, maiyyetindeki 30 askerle beraber, Osmanlı bayrağını surlara dikmişlerdir.

    ***

    Ulubatlı Hasan surlara tırmanmadan 1-2 gece önce, Otağ-ı Hümayün (Padişah Çadırı) nda Padişah çok güzel bir dua etmiştir. Dışarıdan bir amin sesi gelmiştir. Bunun üzerine 2. Mehmed amin diyen kişinin bulunmasını istemiştir. Bu da Uluabatlı Hasan'dır. Neden Otağ-ı Hümayüne bu kadar yakında olduğu sorulunca oda ilk saldıranlar arasında olmak istediğini ama kumandanının izin vermediğini söylemiş. Padişahın izni ile en ön safa geçmiştir ve en ön saflarda yer alıp kahramanca savaşmıştır.

    ***

    Fatih Olmasaydım Ulubatlı Hasan Olmak İsterdim(2.mehmed)

     
  4. Önemli ve güçlü kehanetler

    Hildegard von Bingen

    11. yüzyılda yaşamış olan Hildegard Von Bingen Kehanetlerinden birinde Amerika Birleşik Devletleri'nin yıkılacağını öne sürmüştür. Bu yıkımında doğal afetler tarafından olacağını, depremlerin, fırtınaların ve medcezirin yol açtığı dev dalgaların birbiri ardına sıralanarak bu ülkenin ortadan kalkacağını belirtmiştir.

     
  5. sin şın'a girince mim'in kabri bulunur

    Yavuz Sultan Selim Han, 24 Ağustos, 1516 tarihinde "Mercidabık Savaşı"nı kazandıktan sonra Haleb'e girmiş, iki hafta sonra da oradan ayrılıp eylül ayı sonunda Şam'a ulaşmıştı. Buradan Mısır'a geçmeden önce de 15 Aralık'a kadar Şam'da kalmıştı. Koca Yavuz, Şam'da kaldığı sıralarda, Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin (1240) bir kitabında geçen "Sin Şın'a girince Mim'in kabri ortaya çıkar" şeklindeki bir ifadeyi, büyük alim Kemal Paşazade ile birlikte incelemişlerdi. Burada "Sin"in Selim'e, "Şın"ın Şam'a, "Mim"in de Muhyiddin'e işaret olduğu kanaatine varılmıştı...

    Kabri harabeye çevrilmişti!

    Yavuz Selim Han, Şam ve civarında bazı İslam büyüklerinin kabirlerini ziyaret ediyordu. Çok saygı duyduğu Muhyiddin-i Arabi hazretlerinin yeri ise hiç kimse tarafından bilinmiyordu. Çünkü asırlar önce, eserlerini yanlış anlayıp karşı çıkan bazı Suriye alimlerinin de etkisiyle kabri harabeye çevrilip kaybolmuştu. Yavuz Sultan Selim Han, bir gece rüyasında Muhyiddin-i Arabi hazretlerini gördü. Kendisine şöyle diyordu:

    "Ya Selim! Senin gelmeni beklerdim. Safa geldin, hoş geldin. Mısır gazanı sana müjdelerim. Sabahleyin bir siyah ata bin. O seni bana getirir. Beni hak-i mezelleten (horluk topragından) kaldır. Bana bir türbe, bir cami ve imaret yapıver... Yürü işin rastgele, Mısır fethi müyesser ola!"

    "Burası Muhyiddin'in kabridir"

    Padişah, sabahleyin bir siyah ata biner. At gider, Salihiyye Mahallesi'nde bir çöplükte durup eşinmeye başlar. Orası açılınca büyükçe bir taş çıkar. Üzerinde "Burası Muhyiddin'in kabridir" yazısı görülür. Yavuz Selim Han orayı temizleterek kabri ortaya çıkarır.

    Padişah, 22 Ocak 1517 tarihindeki Ridaniye Savaşı ve Mısır'ın fethinden dokuz ay kadar sonra, ekim ayında tekrar Şam'a gelir ve dört aydan fazla kalır. Bu süre içinde Şeyh'in kabrine türbe, yanına ise bir cami ve aşevi yaptırır. İlk cuma namazıyla da açılışını yapar. (5 Şubat 1518)