Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

unutulmayan öğrencilik anıları

paylaş araştır

 

  1. Kişinin eğitim hayatı süresince yaşadığı olaylardan hafızasında yer eden, bazen kişinin bizzat öznesi olduğu, bazen de sınıf arkadaşlarının başına gelen, kişide iz bırakan öğrencilik yıllarından kalma anılarıdır.

    Özellikle sınıf buluşma günlerinde bu anılar karşılıklı havada uçuşur ve buluşmanın temel konusu olur. "Kimyacı laboratuvarda deney yaparken şöyle olmuştu", "fizikçinin sınavında kimse kalem oynatmamış, sınavı iptal ettirmiştik", "matematikçi ile iddiaya girmiş, hoca kaybedince hepimize gofret almıştı" gibi genelde gülerek anlatılan, kişide "hey gidi ne güzel günlerdi" dedirten anılardır.

     
  2. Bir keresinde sınıfta müfettiş gerektiren bir durum olmuştu.

    Müdür muavini sınıfa geldi ve öğrenci listesini açtı.

    " Ahan da şimdi adımı okuyacak " dedim.

    Sanki içime doğdu.

    Adım okundu.

    Belki de şahitlik için ifadesi kuvvetli öğrenci arıyorlardı ve önceden isim belirlemişlerdi ( öhöm, öhöm )

    Müdür odasına çağırdılar.

    Olanları objektif olarak anlattım.

    Daha doğrusu tutanak gibi yazdım ve sanırım imzalamadım.

    Reşit bile değildim nesini imzalayayım.

    Mesleki kariyerimin ilk yazılı belgesi. :)

    Sonradan bol bol yazdım.

    Şansa bakın ki milli eğitim müfettişi de komşu köyden çıktı.

    Benlik bir durum yok tabi.

    Çocuktan al haberi.

    Gerekli düzenlemeler yapıldı.

    Pek çok öğrencinin hayatında bilardo topu gibi bir etki bırakmış olabilirim.

    Hafif bir yön değişikliği daha fazlası değil.

     
  3. Üniversitede yurt geziye götürüyordu 4 arkadaşımın onlardan habersiz ismini yazdırdım.Sonra tur otobüslerinin kalktığı yere gidip yanlış otobüse binip ılgaz gezisine gitmiştik.12 km dağ yürüyüşünün ardından 1 hafta baygın yatmıştık.O 1 hafta kulak çınlamam gitmemişti.

     
  4. üniversite 1. sınıfta matematik sınavı için elime çeşitli formüller yazmıştım. sınav sonunda kağıdımı teslim ederken bir an dalgınlıkla kağıdı formüllerin yazılı olduğu elimle uzatma gafletinde bulunmuştum. neyse ki gözetmen farketmeden durumu toparladım. ancak bir daha da cesaret edemedim. üniversite hayatımda ilk ve son kopya olmuştu.

     
  5. Lise birinci sınıfta kimya dersinde yazılı oluyorduk. Hocamız kopyaya tahammülü olmayan, sıkı disiplinli biriydi. Sınavın ortalarına doğru hoca kopya çeken serkan adlı arkadaşımızı gördü ve kağıdını aldı. Serkan bir müddet olduğu yerde kaldı sonra kalkıp yanındaki, önündeki, onun önündeki arkadaşların yazılı kağıtlarını kapıp, buruşturup, öğretmen masasının önündeki hocamızın üstüne doğru yürümeye başladı. Hocamız da minyon yapılı, serkanın yarısı kadar boyda bayan bir hoca. Herkes sınavı bıraktı, ne olacak şimdi diye bakakaldı. Ben oturduğum yerden hocanın yüzündeki ifadeye kilitlendim, korku, sinir, hayal kırıklığı... allahtan Serkan hocanın yanından teğet geçti ve sınıfı terk etti. hocamız da peşinden gitti. Sınav yalan oldu tabi. Sonradan öğrendik ki serkan ailesel sorunlarından dolayı okumayı bırakacakmış zaten, bu kopya olayı da tuzu biberi oldu sanırım. Bir daha da serkanı görmedik. Hocamız da bu konu hakkında tek kelime etmedi. Sınav başka bir gün yeniden yapıldı.

     
  6. lise üçüncü sınıfım. ilk ders ingilizce, hoca da inanılmaz disiplinli bir adam. geç kalanları derse almaz, alsa burnundan getirir. her neyse, yol uzun. geç kalacağımı anladım. programa baktım yine bu adam, devamsızlık da gırla. o an aklıma ufak bir plan geldi. yerde bulduğum ufak bir çiviyi ayakkabıya batırdım. tam ayağım arasına sıkıştırdım. Güç bela gittim sınıfa çaldım kapıyı. hoca beni görünce tabi bi öfkelendi. hocam gelir misiniz dedim. yaklaştı kapı eşiğine. biraz ajitasyonla durumu anlattım. in aşağı pansuman yapsınlar dedi. inmiş gibi yaptım biraz aşağıda bekledim. hocaya ayağıma çivi battı da geç kaldım diyince tabi devamsızlığa saymadı. o sırada yoklamadan da fırçadan da kurtuldum.

     
  7. İngilizce sözlüsünde sözlüye kalkanlara kopya verirken yanlış kelime söylemiştim.

    Bilerek değil tabi, tahtadan zamanında yanlış geçirmişim.

    Hoca bütün sınıfı haşlamıştı.

    Nereden çıktı bu kelime, ben bunu mu yazdım diye.

     
  8. Fyodor Mihayloviç Dostoyevski' nin "suç ve ceza" adlı romanı hakkında ödev hazırlayıp sunum yapmasaydım Fakültede YÖK dersi olarak alınması ve devam edilmesi zorunlu olan "Türk dili" dersinden devamsızlıktan kalacaktım. Devamsızlıktan kalmakla da kalmayacaktım. Bu derse devam etmeyenler hakkında hocanın inisiyatifiyle disiplin soruşturması dahi başlatılabileceği için hoca insaf etmeseydi disiplin kurulu için ilk savunmamı yazacaktım. Devamsızlık gerekçem de çok basitti: Sabah uyanıp ilk derse yetişemiyordum. ilk dersleri kaçırınca 1 dönemde 8 saat olan devamsızlık kotasını zaten doldurmuş oldum.

     
  9. 2000'ler taksimi

     
  10. Bizim sınıf Yılmaz Erdoğan'ın müdür olarak oynadığı "Uçuyorum hocam" bölümü gibiydi.

    gerçekten uçan arkadaşlarımız vardı.

    kendileri uçmasa bile eşyaları bir şekilde uçmayı başarıyordu.

    okulun ismini veremem.

    sonradan okul çok elegan bir kimlik kazandı ayıptır söylemesi.

    şekli şemali sıfatı değişti.

    keşke herkesi bulup tek tek helalleşebilseydim.

    bulurum aslında da "kim bu deli ?" demesinler diye uğraşmıyorum.

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.