Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
sınavın gerekliliği ile uygulanışı farklı şeylerdir diyerek dahil olmak istediğim konu.
kpss denilen sınav kamuya personel almak için yapılan bir eleme sınavıdır ve bu yönüyle gerekli bir sınavdır. her ne kadar günümüzde artık rafa kaldırılmaya çalışılsa da şimdilik elimizdeki en hakkaniyetli uygulama bu. inanın bu sınav olmasa şu an kamu kurumlarında iyi kötü memurluk yapan pek çok insan bu kurumların sadece önünden geçebilecek, bir kaçına da ancak işi düştükçe girebilecekti. malum olarak da mevcut hükümete/hükümetlere yakın olan kim varsa (eskiden olduğu gibi) memurluk onların "hakkı" olacaktı. (kpss'nin varlığını eleştirenlerin pek çoğu bu kesimi oluşturmaktadır. özellikle kit'lerde çalışan "gedikliler".)
öte yandan, kpss'nin gerekli bir sınav olması onu mevcut haliyle benimsememizi gerektirmez. eleştirilecek yönleri tavan yapmış bir sınavdan bahsediyoruz. bu sınavı savunanların pek çoğu, (lisans kpss için konuşursak) mezun olunan üniversitenin niteliğini göz ardı edip sadece sınavın hazırlanış ve uygulanışına bakarak savunuyorlar. hayatında matematik dersini en son ortaokulda görmüş insanla mühendislik fakültesi mezunu insanı aynı matematik sorularıyla muhattap etmek hiç de adil bir davranış değildir. "ama onlar da tarih, coğrafya görmüyorlar, dolayısıyla şartlar eşit" diyenlere en son yapılan (2016 kpss) sınavın genel kültür sorularına bakmalarını öneririm. ki bu tür sınavlara bir kaç defa girmiş olanlar bilirler ki genel kültür sorularından yüksek netler yapmak, genel yetenekten yüksek yapmaktan hep daha kolay olmuştur. dolayısıyla şartlar eşit değil. matematik bilenler hep bir adım önde oldular bu sınavlarda. fakat bu durum, bu işin en hafif boyutu.
gerek bölüm nitelik kodlarının hazırlanmasında, gerekse ihtiyaç duyulan nitelikli personelin belirlenmesinde kurumlar ve devlet personel başkanlığı (dpb) arasında yaşanan anlaşmazlık (ya da mış gibi yapma) daha büyük bir sorun doğuruyor. her şeyden önce 4001 denen bir kod var. bu kodun açılımı "her hangi bir lisans programından mezun olmak"tır. yani diplomanızın, en az 4 yıl dirsek çürüttüğünüz bölümünüzün hiçe sayılmasıdır. arkeoloji mezununun da, fizikçinin de, hemşirenin, felsefecinin, mühendisin falan bir ve eşit kabul edildiği bir saçmalıktır. "en yüksek puanı alan kimse o gelsin işe başlasın, diğerleri (en az) 2 yıl daha beklesin" demek adil ve hakkaniyetli bir uygulama değildir.
bütün bunlar bir yana, kpss yerleştirmelerinde her atama döneminde bir parodi yaşanmaktadır. ösym denen kurum yıllardır nitelik kodlarında yer alan özel şartları, adayların taşıyıp taşımadıklarını tespit etmeden (örneğin yds puanı gibi) tercihleri kabul ediyor. bu yüzden gerekli nitelik koduna sahip olmayan adaylar yanlışlıkla veya bilerek yaptıkları tercihler sonucu hem ilgili işe girememekte hem de yedekleri olmadığı için o kadroyu moda tabirle "yakıyorlar". peki ösym ne yapıyor? tabi ki hiçbir şey. suçu da dpb'ye atıyor, onlar tekrar ösym'ye o ilgili kurumlara vs. adaylarla dalga geçiyorlar.
örnekler elbette çoğaltılabilir. burada başlığa uygun olarak söyleyeceğim şey; evet, kpss ontolojik olarak değilse de, pratikte saçma bir sınavdır. bu saçmalığı giderme imkanına sahip olanlar da kulaklarının üzerine yatmaktadırlar. olan yine umutla devlet kapısında iş arayan milyonlara olmaktadır. 8 ay boyunca bı sınava çalışanla hiç çalışmadan giren adam aynı netleri yapıyorsa sorun adaylarda değil sistemin kendisindedir.
Yanlış bir saptamadir. Yine en başından beri tane tane anlatalim: Herşeyden önce üniversite okuma veya bitirme mantığı daha doğrusu üniversitenin kuruluş felsefesi devlet memuru yetistirmek değildir. Dolayısıyla her üniversite mezununu memur yapmak gibi devletin bir mecburiyeti yoktur. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünyanın hemen hemen her yerinde bu böyledir. Amerika'da avrupa'da her üniversite mezununa illaki devlet memuru kontenjani ayrılacak diye birşey yoktur. Devlet, herkesi değil ihtiyaç duyduğu alanda ve ihtiyaç duyduğu kadar personel alır. Dolayısıyla bunu da bir sınavla yapmasından daha normal ve doğru birşey yoktur bence.
Aynı şey yillarca universite sınavı icin de soylendi. İşte sacma bir sinav bilmem ne. Ha deyince her işini halledecek kodamanlarin, para babalarının bu zihniyette olmasini anlarim da toplumun en alt tabakasında urfa'da, kayseri'de, kütahya' da, kars'ta herhangi bir ilçe ve köyde yaşayıp da he valla universite sınavı çok saçma diyenleri anlamak mümkün değil. O sinav olmadan sen gerçekten otdü'ye, itü'ye, bogazici'ne filan girebilecegini mi saniyorsun? Veya kpss sinavi olmadan parayi bastırıp kadroyu alacaklarin (eskiden çoğu kurumda öyleydi. Allah rahmet eylesin, rahmetli ecevit bu sistemi getirdi.)yerine atanacağını mi saniyorsun, sana ne oluyor?
Yukarıda yazdıklarımı tekzip eden bir beyan olmadığı halde benim kpss için olan düşüncelerimin tam tersini savunan entry de gördüğümüz başlık.
Yahu ben de bir kez daha tane tane söyleyeyim: konunun başlığı kpss'nin gereksiz bir sınav olması değil ki; saçma bir sınav olması. Gereksiz diyen de çıkabilir pek ala ama bunlar armut piş ağzıma düş tayfası olur anca. Fakat tekrar tekrar soylenmeli ki hem bu sınavın uygulayıcıları hem de bu sınavla memur alan kurumlar arasında kpss'yi ciddiye alan yok. Keşke olmasaydı da rahat rahat istediğimiz adamı secseydik diye düşünüp ecevit' in arkasından sövenlerin elinde yapılıyor bu sınav. Onların ne kadar ciddiye aldığını çalınan sorulardan anlayabilirsiniz. Bunun için kılavuz gerekmez. Böylesine mühim bir sınav maalesef önemini kavrayamamislarin ya da işine gelmediği için kavramayanlarin gözetiminde yapılıyor.
Adamı olanın zaten bu sınava ihtiyacı yok. Kpss şartı olmayan memurluklara bakarak bunu daha net görebilirsiniz.
Bunlar şöyle dursun, bu ülkede partizanlık zehri kadar insan zihnini felç eden başka bir illet yok. Adam açlıktan nefesi koltuğu halde hükümetine toz kondurmuyor. (lafım meclisten dışarı, ortaya konuşuyorum) deli gibi ders çalışıp aldığı puanla aranıp öğretmen olamadığı halde, sağlık olsun diyebiliyor (halbuki sorular servis edilmese 2 senedir öğretmen olarak çalışıyor olacaktı, enayilik parayla değil) ve hala allah hükümetimize zeval vermesin diyebiliyor. Sanki o hükümet değil onun hakkını yiyen. Zaten herkes memur olmamalı abi, amerika da avrupada bu işler öyle değil bizde de olmasın diyebiliyor. Bunu derken küresel oligarklarin yeni ekonomi politikaları çerçevesinde iş garantisini kaldırmaya çalıştıklarını, yeni bir tur kölelik sistemi kurmak için kolları sıvadıklarını bilmiyor. Örnek verdiği avrupa'nin fransa'sinda yeni iş yasasını protesto edenlerin sokaklarda ki direnişini bilmiyor. Herşeyden önce sosyal devlet fikrinin yeni düzende artık var olmayacağını göremiyor. Bunun hesabını soracagina kurumların ve başta hükümetlerin hak tecavuzlerini meşrulaştırmaya çalışıyor kendi küçük dünyasında.
Elbette her üniversite mezunu memur olmak zorunda değil, olamaz da olmamalı da. Ancak bunu dile getirirken haklı gerekçeleri mantıklı bir paradigma içinde kurmak gerek. Devlet ulufe dağıtır gibi memurluk dağıtacak ve vatandaşı arasında ayrım yapacak, kpss gibi şimdilik mecburen yaptığı sınavla memur alırken de kerhen, isteksizce alacak ve biz hala onlar için dua edeceğiz öyle mi?
Bak şuradan ilerle. Tam şuradan...
Sinavlar genel mantık itibariyle fazla talep uzerinden eleme usulünü esas alarak yapıldığı için geçerliliği tartışılır saptamadir.
Ayrıca bir önceki konuya dair entryde başka entryleri okuyup referans alarak değil direk kendi görüşlerimi arz ettim. Uzunca bir entry yazdığım göz önüne alinirsa benden hemen birkaç dakika önce yayına girmiş bir entryi hizla okuyup birkaç icinde laf yetistirmek teknik olarak da mümkün değil zaten. Böyle bir yaklaşım tarzim da yok zaten. Elbette ki her konuda olduğu gibi sinavlar konusunda da farklı görüş sahibi olmak normaldir. Ben hala ayni yerdeyim.
Benim yazdığım entry genel olarak çok aday arasından seçme esasina dayanan sinav üzerine. Sinavin içeriği, uygulanis biçimi vs.gündem dışı. Başkasına entry uzerinden satasmak adetim de değil tarzim da degil.sınavla ilgili analizlerim uzerinden uzerinden siyasi taraftarlik veya gayrı mesrulugu aklama gibi bir çaba icerisine de girmedim.ecevit ismini de sadece sinavlarin başlangıç tarihini hatirlatmak maksadiyla ilk kez parantez icinde kullandim. Kendisiyle ilgili daha önce olumlu veya olumsuz bir yorumda bulundugumu da hatırlamıyorum. Açıkçası bir kpss'yi fransa'daki grevlere nasıl baglayacagimi da bilemiyorum.
Herneyse sınırlı bir kontenjanin olduğu memurluk veya herhangi birşey icin çoklu talep uzerinden şeffaf ve sonucu aciklanabilir eşit ve adil bir eleme sistemi her halükarda en iyisidir.
her sınavın kendi içinde mantıksızlıklar barındırması sebebiyle doğru önermedir.ancak burada saçma olarak nitelendirilen argümanlardan bazıları da tartışmaya açık.şöyle ki ; ülkemizde az sayıda bulunan
kalburüstü üniversitelerden mezun insanların , diğer mezunlara nazaran iş bulma şansları özel sektörde daha fazladır.zaten bulmalılar onun için oraya gittiler, iyi eğitim aldılar,hatta yabancı bir dilde öğrenim gördüler.sınavın ilk yapıldığı yıllarda öğrenci olanlar hariç bu üniversitelere gidenler kpss sınavının olduğunu ,içeriğini ve diğer mezunlarla eşit haklara sahip olacaklarını bile bile iyi üniversitelere gittiler.o zaman nispeten daha kolay bir üniversiteye gidip dört sene sınava hazırlanabilirlerdi.
asıl sorun felsefe okuyanla , su ürünleri okuyan insanların düz memurluk için bir sınava girmesidir.aldığı eğitimin hiç bir önemi yoksa en azından seçmeli olarak isteyenlere devlet memurluğu ile ilgili dersler konsun.iş garantisi olmayan bölümlerde okuyanların tek çaresi bu sınavsa dışarıdaki kurslar yerine okullarda eğitim alsınlar.
sınavın kalkma ihtimali yok.demokrasinin yerleşmediği ülkelerde siyasi kayırmacılık(partizanlık) ve eş-dost kayırmacılığı(kronizm) ne yazık ki üst seviyededir.bizim ülkemizde bu konuda oldukça muzdarip.üst seviyelerdeki makam ve mevkiler liyakatten ziyade sadakata göre dağılıyor.o yüzden bu sınava sahip çıkmalı yanlışlarını düzeltmek için çabalamalıyız.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |