dozu alınca hastalık boyutuna erişir. Etimolojiyle sıkı bir biçimde ilgilenenler bir süre sonra her sözcüğün kökenini, sağdan soldan ekleme ve çıkarma yaparak savunduğu dile bağlamaya çalışır.
Arap ve Fars seviciler, Roma ve Helen hayranları, batı kültürüyle yetişmiş "monşer"ler ve Turancılar...
Şu an yeryüzünde konuşulan dillere ait milyonlarca sözcükten oluşan bir söz varlığından bahsedebiliriz. Bu varlığın çıkış noktasını tek bir dile "sahiplendirme" çabası -bana göre" gereksizdir.
Bırakınız, dil bilimciler bu sözcükleri anlambilim (semantik) ve sesbilim (fonetik) açıdan incelesinler ve değerlendirsinler. Bu dil uzmanları başka dillere kaptırdığımız söz varlığını gerekçeleri ve delilleri ile yayımlasınlar ki biz de göğsümüzü siper edip, her ortamda savunabilelim.