Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

diz çökmek

paylaş araştır

 

  1. kendinde daha güçlü bir varlık karşısında pes etmeki yenilgiyi kabullenmek, af dilemek gibi çeşitli amaçlarla yapılan eylemdir. Zayıflığın, ezilmişliğin ifadesi olarak ta nitelendirilir.

     
  2. genellikle yenilginin yada özür dilemenin simgesi olarak bilinendir lakin evlilik tekliflerinde de klasik olmuş bir harekettir. diz çökmeden verilen yüzüğün hatun kişinin gözünde zerre değeri yoktur zannımca.

     
  3. Türk filmlerinde ya da dizilerde evlilik teklifi öncesinde yapılan abartılı hareket. üstüne üstlük kız duygulanır da bir de evett nidalarıyla ağlamaya başlar ki.gerçeklik le uzaktan yakından alakası yoktur.

     
  4. game of thrones ve benzeri savaş-krallık konulu dizilerde kral/kraliçeye olan bağlılın simgesi olan hareket.

     
  5. Tayyip in terörist hikmetyar karsisinda yaptigi bi de üstüne fotograf cektirdigi eylem.

     
  6. karşı tarafa güç geçiremeyecek olan kişinin saygı ve teslim anlamında yaptığı harekettir.evlilik teklifi yaparken diz çökülmesi de aynı anlamı taşımaktadır esasen.

     
  7. dua etmek,istemek amaçlı yakarış pozisyonu.

    dizler yere değer durumda ,ayaklar kalça altında toplanıp eller havaya açılarak dua etme ,isteme pozisyonuna gelme şekli.

    'nolur kabul et beni' formatı... bir diğer haliyle de erkeklerin kendilerini kabul etmelerini isterken bayanlara karşı eziliş hali.

     
  8. yorgunluktan bitap düştükten sonra yere düşme biçimidir.

     
  9. aklıma pembe incili kaftan geldi.

    Belki de Ömer Seyfettin kitaplarını hiç okumamalıydık. :) :)

    Muhsin Çelebi çekinmeden, sıkılmadan, ezilip büzülmeden gayet tabii bir hareketle kendine gösterilen şilteye oturdu. Sadrazam hâlâ ellerinde tuttuğu kıvrık kağıtlara bakarak içinden: "Ne biçim adam acaba deli mi ? " diyordu. Halbuki hayır... Bu çelebi gayet akıllı bir insandı. Merde, namerde muhtaç olmayacak kadar bir serveti vardı. Çamlıca ormanının arkasındaki büyük mandıra ile büyük çiftliğini işletir, namusuyla yaşar, kimseye eyvallah etmezdi. Fukaraya, zayıflara, gariplere bakar, sofrasında hiç misafir eksik olmazdı. Dindardı ama mutaassıp değildi. Din, millet, padişah aşkını kalbinde duyanlardandı. Devletinin büyüklüğünü, kutsiliğini anlardı. Yegane mefkûresi: "Allah'tan başka kimseye secde etmemek, kula kul olmamaktı." İlmi kemali herkesçe malumdu. İbn-i Kemal ondan bahsederken: "Beni okutur." derdi. şairdi... lakin daha ömründe bir kaside yazmamıştı. Hatta böyle methiyeleri okumazdı bile. Yaşı kırkı geçiyordu. Önünde açılan ikbal yollarından daha hiçbirine sapmamıştı. Bu altın kaldırımlı, minâ çiçekli, cenneti andıran nurani yolların nihayetinde daima kirli bir etek mihrabı bulunduğunu bilirdi. İnsanlık onun nazarında çok yüksek, çok büyüktü. insan, arzın üzerinde Allah'ın bir halefiydi. allah, insana kendi ahlakını vermek istemişti.

    ...

    ...

     
Entry yazmanız için üye olmanız gerekmektedir. Üye olmak için tıklayın, üye iseniz lütfen oturum açın.