Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
insanın kendiyle alakalı bir durum diye düşünüyorum. çevresel veya sosyo-ekonomik-kültürel şartlar bir şeye inancı tamamen yok etmeye muktedir değil. sen ne kadar hevesli isen, inancın da o kadar enerjik olur, yüksek olur. kişi kendini şartlandırdığı vakit, ne aşka, ne dostluğa ne de hayata inancı kalır. insan kendinin kurdudur. kendi kendini yer bitirir, yalnızlığa, kimsesizliğe o kadar alıştırır ki kendini sanki içinde olduğu yaşta doğmuş gibidir ve evvelden beri hep yalnızdır sanki.
kişi yaşadığı monotonluğun, sıradanlığın ne kadar dışına çıkabilir, hayatına ne kadar yenilik katabilir durumda ise, aşık olabilme potansiyeli de o kadar yüksektir. bir leyla-mecnun beklemiyor kimse ama yine de enseyi karartmamak lazım.
sadakatsiz olması, yalancı olması, sözünün arkasında durmaması, yarı yolda bırakması, bencil ve narsist olması, seni aptal yerine koyması,aşka olan inancını bitiriyor ama yine de hayata küsmemek gerek illa ki düzgün birisi ile karşılaşabileceğin umuduyla yaşamalı, hayattan kopmamalı, kendini soyutlamamalı insan. Kimse dört dörtlük değil herkesin hatası vardır mutlaka, ancak samimiyet ve iyi niyet önemli.
Karakteri bozuk insan kavramları sorgulatır
Aşkın sevdanın ne suçu var
Empatiden yoksun, bencil, adabı muaşeret fukarası bir insan rahatsızlık duyduğu her durumda (haklı veya haksız) karşısındakine rahatsızlık verecektir
Düzgün insanla yaşanan ayrılık da yaşanan aşk gibi güzeldir
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |