![]() Türkiye'nin memur portalı |
![]() ![]() ![]() |
![]() |
manovra di heimlichBu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
||||||
|
Saat sabah 09:17. Uyandım ama neden uyandım bilmiyorum.
Çünkü tatil! Rüyamda bir kafede Bergman filmleri üzerine tartışıyorduk ama garson felsefe mezunuydu, bu yüzden hesabı ödeyemedim.
Kahve yaptım. Yine soğuttum içemeden. Bu, belki de hayatımın metaforu olabilir.
sonra annem aradı. -Yalnız kalma bu kadar. dedi. Bu, annemin dolaylı yoldan -seninle kimse evlenmez! demesidir. Freud un kulakları çınlasın. Yine de araması iyi oldu, aramayınca tüm varoluşumun bir hata olduğuna kanaat getiriyorum çünkü.
Akşam kendime sinema terapisi uyguladım: Manhattan izledim. Kendimi biraz daha entelektüel ve biraz daha yalnız hissettim.
Bu da bir gelişme sayılır. Yarın dışarı çıkacağım.
Evet, benim tavşan deliğim. Buraya nasıl geldim, ben de bilmiyorum.
Bir tavşan deliği var mı, oraya mı düştüm, yoksa sadece sıkıcı hayatımı biraz renklendirmek mi istedim? Her ikisini de kabul edebiliriz.
Bi Mola, gerçek dünyadan kaçmak isteyen, akıl sağlığını kaybetmiş ya da sadece şu anki hayatının hiç de beklediği gibi gitmediğini düşünen insanlar için tasarlanmış bir yer gibi. Yani, pek de sıra dışı değil. Ama evet, her şeyin saçma olduğu bir dünyada Bi Mola da var. Bu biraz rahatlatıcı, değil mi?
Ve bir tavşan deliği kadar karmaşık ve kesinlikle daha fazla kafa karıştırıcı. İçeri girdiğinizde, her şeyin mantıklı olacağına dair en ufak bir umut kalmaz. İşler o kadar karışır ki, bir yerde kendinizi - Neden bunları okuyor ve hâlâ gerçeğe dönmeyi istemiyorum? diye sorgularken bulabilirsiniz.
Kafanızda bir sürü -acaba? olabilir ama endişelenmeyin; orada aslında hiçbir şeyi tam olarak anlayamayacaksınız!
Mad Hatter ın Çay Partisi gibi, zaten sürekli çay içilir. Bu, gerçekten tuhaf bir çay partisi çünkü herkes ruhsal bir bunalımda ve kimse ne içtiğini bilmiyor. Ama yine de bu partinin bir parçasıysanız, yalnız değilsiniz.
Aslında belki kendi içsel çekişmelerimizle dolu Kraliçe nin Bahçesi, belki Cheshire Cat in Bulmacası? Bunu hâlâ çözemiyorum.
Sonuçta hiçbir şeyin anlamı yok. Burası aslında bir tavşan deliği. Ama bir tavşan deliği değil. Veya bir site de değil. Ne fark eder?
Eğer bu yazıyı okuduysanız, deliğe düşmüşsünüz demektir =)
Ay, var böyle insanlar. Benim Yıldız haritamı bozuyorlar. Mesela aşırı özgüvenli tipler. Her cümlede pasif agresif bir başarı serpiştiriyorlar. Hayatlarında hiç -acaba?dememişler gibi. Ne yapsalar eminler.
Çay mı demliyor? Harika oldu. Sunum mu yapıyor? Zaten herkes beğendi.
Ben sabah hangi gömleği giyeceğime karar verememişken, bunlar uzaya roket gönderiyor gibi yaşıyor.
Ve asla sade cümle kurmazlar:
-Ben bu tarz durumlarda hep çözüm üreten kişi olurum.
-Arkadaşlarım genelde beni ilham verici bulur.
-Sanırım en büyük kusurum mükemmeliyetçiliğim.
Benim de en büyük kusurum salatalığı kabuklarıyla yıkamadan yemek, ama kendime hâlâ şans veriyorum =)
Benim için bir dizi karakteri gibi. Onu gördüğüm gün - Kendi Kendine Konuşanlar Buraya Gelsin! bölümüydü.
Kardelen Hocam, evrene düzen getiren bir karakter gibi. Ben de onun dizisinin kaotik yan karakteriyim. Arada bir sahneye giriyorum =)
Hayatta az insan bana iyi geliyor. Kardelen Hocam bunlardan biri. Çünkü onunla konuşurken kendimi biraz daha insan gibi hissediyorum.
Hani bazı insanlar vardır, sessizce iyilik yapar, öyle biri gibi geliyor. Onu kafamda terasında saksılarını sularken, ıhlamur içerken, mutfağında radyosunu dinleyerek yemek yaparken tahayyül etmek dünyayı güzelleştiriyor. Hocam, size burada tesadüf etmek ne hoş bir sürpriz; böylece hakkınızdaki hüsn-i zannımı da paylaşmış oldum.
Bu dijital bir kıyametse bıle ben hâlâ sabahlığımla kahve yapıyor olurum. En azından soğutmadan içerim!
Cogito, ergo? offline =)
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |