Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

lll. Minder Han

Bu üye Çaylak

Bu üyenin profil sayfasına git

148 entry 6 konu hiç puanı yok
20.04.2018 08:38 son işlem tarihi takip etme takip et

kyk öğrenim kredisi borçlarının silinmesi

umarım sadece teklifte kalır dediğim saçma sapan kanun teklifi.

şu ana kadar ödeyenlerin ödedikleri miktar iade edilecekse varım.

erken ödeyeni keriz yerine koyanların ülkesi olmayalım artık...

18.04.2018 11:40
  1. kelimelik

    hep yenildiğim için kaldırmayı düşündüğüm oyun.

    lanet oyun bir gün yüzümü güldürmedi... sorun onda değil bende galiba...

     
  2. Milenamilena K

    soğuk nevaledir biraz tanımayanlar için.

    ama hayatınıza aldığınızda hiç de öyle olmadığını, aksine sevdiği için dünyaları yakacağını bilirsiniz. gözü karadır, bildiği doğrular üzerinde ilerler. hem de nasıl ilerler bir bilseniz kendinizden şüphe duyarsınız.

    kararlıdır çok zaman, kafasına taktığı şeyi elde etmeden bırakmaz peşini, azim kelimesinin tdkdaki karşılığı gibidir milena.

    sizi sevdi mi? eğer sevdiyse korkmayın bırakacak gidecek diye... en kötü anınızda, en zor zamanınızda, en küskün vakitlerinizde bile hep yanınızda olacaktır.

    mavi gözlerinin güldüğünü gördüğünüzde istem dışı sizi de bir gülme tutar. o içtenliği öyle güzel yansıtır ki size o an yaşadığınız sıkıntılar dertleri bir anda unutup yepyeni bir dünyaya geçiş sebebi verir...

    kıskançtır biraz, biraz da alıngan... hemen ağlaması meşhurdur mesela... istem dışı yapar bunu, çok duygusaldır. sevdiğini asla paylaşmaz. sevdiği derken sevgili olarak düşünmeyin dostlarından bahsediyorum...

    son zamanlarda en çok kırdıklarımdan, bir gün olsun isyan etmedi. o isyan etmedikçe ben altında daha fazla ezildim. dostlukları, arkadaşlıkları o kadar önemser ki sanırsınız bu çağın insanı değil... 70lerde yaşamalıydı dersiniz içten içe...

    sabırlıdır... hem de ne sabır... bırakıp gitmeyi beceremeyenlerden. sadece saf bir sevgi ile sevenlerden. sevmenin içinde sabrın da, çilenin de, kahrın da olduğunu bilenlerden...

    ucu yanık mektup gibidir bir taraftan... yorgun biraz, biraz da romantik...

    vefası eksik olmaz sevdiğine. hastayım de anında içinde mendil dahi olan "iyileştirme kutusu" ile kargo yolunu tutar, mesafenin önemi yoktur onun için...

    böyle bir dostunuz varsa sırtınız yere gelmez.

    ama hayat işte, o kadar acımasız ki...

    böylelerin kıymeti hiç bilinmez, hep kırılan böyleleri olur... o akan göz yaşlarına yenilerini ekleyen hep dostları, en yakın saydıkları olur... ben olurum...

    son zamanlarda o kadar fazla kırdım ki kendisini göz pınarlarında yaş kalmadığı inancındayım...

    sonuncusu dahil özür dilediğimdir...

    iyi kilerin en kıymetlisi, keşkelerin en acılısı oldu içimde...

    teşekkürler bir diğer güzel dost...

    yaptığım ne varsa affet, hakkın olmayan bir dost seçtiğin için kendi adıma özür dilerim...

    iyi ki dostsun, iyi ki dostumsun dediğimdir...

    öyle kal...

    bana rağmen...

     
  3. frau m.a.p

    tanım: tanımsız bir yazar. ya da fazlasıyla tanımlı olduğu için doğru tanımlanamayan yazar.

    bazı kişilerin/şeylerin tam karşılığı yoktur. frau gibi.

    cümlelerinin her bir zerresi, yüreğinin temizliği ile arınmış olarak öyle bir düşer ki dudaklarından kendinizi onun çekim alanında hissedersiniz.

    bu işi o kadar güzel yapar ki onun için sıradan, sizin için ise hiç karşılaşmadığınız bir durum oluverir. cümlelerinin zekası ile harmanlanışını hayranlıkla izlersiniz.

    sırdaştır mesela. "söyleme" dediğini söylemeyecek kadar merttir. "eleştir beni" beni dediğinizde acımasızdır.

    kalp de kırar bazen ama özür falan beklemeyin çok fazla, zaten beklemeniz imkansız. diyorum ya kurduğu cümleler temiz olunca bir insanın, özür dilemesine ne hacet? her kelimesinden, yaptıkları şirinliklerden, o kulaklarınıza tını olarak gelen kelimelerinden zaten anlayabilirsiniz onun aslında özür dilediğini...

    bir de kalbini kırarlar var onun...

    kırılır, kırıldığını sessizlikle gösterir, yine ağzından kötü söz duyamazsınız. içinde yaşar tüm öfkesini. belli etmemek adına başka uğraşlara yönelir kırgınlıklarını unutmak için.. ağlar, farkına bile varmazsınız. tüm yangını kalbindedir, dışa sızmaz...

    siz onu bazı zaman mutlu sanırsınız ya mesela, ama neler yaşadığını asla tahmin bile edemezsiniz. hiç bir şey yokmuş gibi derdinize ortak olur kendi derdini iterek. güçlüdür belli etmez durgunluğunu, sıkkınlığını, saklar gözyaşlarını kirpiklerinin ucunda da...

    yanaklarına indirmez... siz de sormazsınız zaten "derdin var mı?" diye, hoş sorsanız da söylemez. o denli güçlüdür...

    dosttur...

    ama bildiğiniz dostlardan değil yanlış anlamayın...

    size darılsa bile asla satmaz. dağ gibi arkanızda, duvar gibi yanınızdadır. yokluğunuzda bile defaetlerce iyiliği dokunur. dostlarıyla birlikte ağlar, dostlarıyla birlikte dua eder. eğer sizi kötüleyen biri varsa ve ortamda yoksanız sadece onun varlığı yeter. şunu bilin ki size asla toz kondurmayacaktır. gücü yettiğince, dili döndüğünce sizi koruyup kollayacaktır, kuşkunuz olmasın.

    merttir anadolu kadını gibi. yalan bilmez, yalan söyleyenlerden de nefret eder. sığdıramaz o yüreğindeki güzellikleri. birine iyilik mi yaptı? asla yüzüne vurmaz. denizler bugün bu kadar güzelse, balıklar hala yaşıyorsa onun iyilikleri yüzündendir... tüm iyilikleri denize atar da, dönüp bakmaz bile...

    vefadır frau. hiç ummadığınız anda çalan telefondur. başkaları gibi çıkar için değil haa, hatrını sormak için arayandır.

    huzurdur mesela aynı zamanda. rahat hissettiğiniz için onun yanında bir solukta hayatınızı anlatabilirsiniz. öyle başından savmak için dinlemez sizi. çözümler getirir, haksızsanız yalakalık yapmaz, tüm hatalarınızı çat çat yüzünüze söyler... siz saatlerce konuşsanız da yüzünde tek bir sıkılma emaresi görmezsiniz...

    kaktüstür o... dostluğunu kazanmak zordur, dikenli yollarınız vardır. herkesle konuştuğu herkesle dost olduğu anlamına gelmesin. onun dostluğunu kazanmak, Türk Futbolundan herhangi bir takımın şampiyonlar ligini kazanması kadar zordur. dedim ya kaktüstür diye. kaktüs nasıl ki tüm tüm radyasyonu emiyorsa, o da çevrenizdeki tüm zehirli dumanları korur benliği ile, kendinizi daha güçlü hissedersiniz, daha kararlı, daha emin hissedersiniz... onu dinlerseniz hataya düşme oranınız düşer.

    keşkedir bir taraftan da... bazen dudağınızdan iki kelam öylesi kırar ki onun yumruk kadar yüreğini, eğer o kalbi onarmazsanız yumruklar sizin yüreğinize iner bir sızı olarak. uykunuz kaçar deliye dönersiniz. her cümleniz keşke ile başlar. keşke kırmasaydım... keşke üzmeseydim... keşke eskisi gibi olabilsek...

    teşekkürdür kendisi... en içten gülmeleri ve en içten ağlamaları yaşattığı için. laubali olmadan da espri yapılabileceğini, tadında bırakarak da konuşulabileceğini, başa sarmayan muhabbetin de her gün ve sürekli dönebileceğini ve en önemlisi bir erkeğin kadın yanında da ağlayabileceğini gösterendir...

    duadır o ellerin semaya yükseldiği... aldığı her nefes için, verdiği tüm akıllar için... o kadar sağlam karakterdedir ki şu yazılanlar bile şımartamaz onu... hatta daha fazlası, daha fazlası bile...

    eğer onun gerçek dostuysanız...

    farkında olmadan Allah'a şükür sebebiniz olmuştur...

    ayağına taş değmesin can dostum...

    son zamanlarda seni çok üzdüm, özür dilerim...

     
  4. üçüncü minder han

    verdiği sözler ile ekonomik anlamda yakında iflas bayrağını çekecek olan yazarımsı.

    madem battık.

     
    (Bkz: herkese benden çay)
  5. yalan

    son zamanların favori icadıdır.

    hele ki karşındaki sana kayıtsız şartsız güveniyorsa vay haline!

    ne hikayeler dinlersin seni sevdiğine dair, ya da aramayıp sormadığına dair.

    bazen kulaklarınıza dahi inanamazsınız.

    ama mum eğridir ve yatsıyı bekleyecek bile hali yoktur.

    yalan söyleyen de yalanı dinleyen de bunu bilemez.

    mum söner.

    herkes evine döner...