Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

akinburak

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

11 entry 1 konu hiç puanı yok
08.04.2015 11:14 son işlem tarihi takip etme takip et

masa tenisi

Özellikle 10-12 gibi küçük yaşlarda başlanması tavsiye edilen ve bu yaşlarda başlansa bile vücut gelişimini bozmayan tertemiz bir spor dalı.

Ülkemizde beklediğim ilgiyi göremeyen bu spor dalı Uzak Doğu'da el üstünde tutulur. Malzemelerin ve mekanın ucuza mal olabilmesi ile hemen hemen herkese hitap eden masa tenisinin pin pon'dan farkı vardır. Pin Pon, sadece raket vasıtasıyla topu karşı tarafa atmak için gösterilen çabanın adıdır. Halbuki masa tenisinde strateji, çeviklik, zeka gibi unsurlar vardır. Hatta daha da kasacak olursam kriz yönetimi, çatışma teknikleri gibi kişisel gelişim mataryellerini de masa tenisinin bünyesine katabilirim ve şaşırtıcı olmaz. Futbolun saltanatı altında pek şansı olmayan masa tenisi için Uzak Doğu'dan sporcu devşirilmesi ise bu spora yatkın milletimiz için biraz ayıp olmaktadır.

31.03.2015 12:11
  1. Gençlik Kampları

    Şu adresten ayrıntılı bilgi alınabilecek kamplardır:

    http://genclikkamplari.gsb.gov.tr/

     
  2. a clockwork orange

    Anthony Burgess'in aynı adlı romanından uyarlanan 1971 yapımı Stanley Kubrick filmi. 70lerin sonunda ülkemiz de dahil birçok ülkede pornografik öğeler taşıdığı gerekçesi ile yasaklanan film. Bir başyapıt olan film Kubrick'in ustalığını gözler önüne seriyor. Kötülerin topluma kazandırılma sürecini işleyen film güncelliğini hala korur.

     
  3. akçaabat

    Trabzon'un batı kıyısındaki ilçesi. Dünyaca ünlü köftesi akla ilk gelendir. Şehirdeki korunmuş Rum evleri görülmeye değerdir. Trabzon'da karşıdan karşıya geçerken etrafına bakma gereği duymayanların bir arada yaşadığı ilçemizde sığırlar bile korna çalındığında kenara çekilebilmektedirler.

     
  4. anneler günü

    Mayıs ayının ikinci pazar günü anneler için kutlanan(!)gün.

    Bir gün öncesi alışveriş merkezlerini görmeniz gerekir. Gerçi görmek için gitmeyin; çok kalabalık. Herkes bir şeyler alıyor...anneleri için tabii. Tam bir tüketim toplumu olduk çıktık. Yok, yok derine dalmayacağım. Annemizi mutlu etmek için bir gün -evet ama- yetmez... de demeyeceğim. Diyeceğim odur ki; annemize para karşılığı olmayan birçok hediye vererek onu belki de daha mutlu edebiliriz. Ne bileyim; bugün kahvaltıyı biz hazırlayabiliriz. Ya da onu uzun zamandır görmek isteyip de göremediği bir yere götürebiliriz. Ya da balkondaki çiçeklerinin topraklarını değiştirebiliriz. Uzun lafın kısası; sizi karşılıksız seven bir kadına verebileceğiniz kadar büyük bir pırlanta yoktur. Hediye için kasmayın. Onu en azından bugün mutlu edin. Gidin elini öpün!

     
  5. Kahvaltı

    Günün en önemli öğünü olduğu kabul edilen öğün.

    Bir Türk olarak Avrupa'da bu öğünü bir türlü hakkıyla yapamadım. Efendim, kahvaltıda domates yoksa, zeytin yoksa, efendim peynir çeşitli değilse, hele hele de hıyar bulunmazsa ben nasıl kahvaltı diyecem buna? Varsa yoksa çörekler, garip renkli marmelatlar * , kızarmış ekmek üzeri tereyağdan başka bişe yok efendim. Aç kaldık resmen. Öğle yemeğine kadar mide kazıntısı. Avrupa'da kahvaltı bizimkine göre zayıf bence. Haa, öğleden sonra bir nebze olaylar eşitleniyor; fakat o zamana kadar açlıktan ölmezseniz!