Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
AbbiieeeBu üye ÇaylakBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kendini geliştirmeye hevesli her birey okuyup öğrenmiş, bilgi ve tecrübesini arttırmış, aydınlanmış ama bir süre sonra yine de eski alışkanlıklarına geri dönmüştür. Yapmayı istemediğimiz alışkanlıklarımızın ardında hangi geçmiş anıların gölgesi var hiç merak ettiniz mi?
Transaksiyonel analiz, kendini tanımayı ve kendini değiştirmeyi sağlayan psikolojik bir yaklaşımdır.
Hepimiz sıklıkla şu cümleyi kullanmışızdır: "sen beni anlamıyorsun?" Peki ya biz kendimizi gerçekten anlıyor muyuz?
Hikayeye doğru yerden başlarsak gerçekten neye ihtiyacımız olduğunu keşfeder ve hikayenin gidişatını değiştirebiliriz.
Bu hizmeti veren atölyeler var. Bence kişisel gelişim için güzel bir deneyim olabilir.
İnsan bir başkasını değiştirmeye çalışmadan kendini değiştirmeli. Çünkü gerçek değişime uğramış biri yanındakini mutlaka etkiler.
Hücre içindeki DNA sarmalının sonunda bulunan kromozomları koruyan ve hücre bölünmesinde azalan parçalardır.
Telomer kısaldıkça hücrenin ömrü de kısalır. Yalnız telomeraz adlı enzim aktif olan hücreler sonsuz bölünme yeteneğine sahiptir. (Örn. Kök hücreler)
Kanserde ise ölmesi gereken hücre bir şekilde telomeraz enzimini aktif hale getirir ve sonsuz bölünmeye başlar.
Hücre ölümsüzlüğü bulur ve çevresindeki hücrelere de örnek olur.
Birçoğumuzun muzdarip olduğu durum.
Bu etkiye göre sonlandırılmamış işler zihni meşgul etmeye devam ediyor.
Örneğin yarım kalmış bir kitap, yarım kalmış aşklar, zamanında söylenmemiş/söylenememiş sözler bizim bir ömür yakamızdan düşmüyor. Hatta biraz daha ileri gidip bu yarım kalmışlıkları gelecek nesillere miras bıraktığımızı ve onların tamamlamak zorunda kaldıklarını bile söyleyen var.
İlk defa Samed Behrengi'nin "bir şeftali bin şeftali" hikayesinde duyduğum ve şaşırdığım olay.
Belki de ağaç sahibine küsmüştür. (Gülümseme)
Takipçi bulunmuyor. |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |