Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

tutun kolonyasi.

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

1 entry 6 konu 52 puan
17.06.2025 10:17 son işlem tarihi takip etme takip et

umay

bizim de ege denizine kıyımız var ve neden bizim de bir mitolojimiz olmasın diyen türklerin mitolojisinde önemli bir yer teşkil eden tanrıçadır kendisi ve emin olun yunan mitolojisinin tüm tanrı ve tanrıçalarını suya götürüp susuz getirebilecek meziyetlere haizdir. bir şayiaya göre zeus efendi kendisinden aman dilemiş, buna olumlu cevap veren umay'a olimpos'tan arsa tahsis etmiştir.

bereket tanrıçası olması hasebiyle burnu birkaç metre kadar havadadır ve elbette sırf bu yüzden daha bakir bir oksijen teneffüs eder. hal böyle iken burnu da büyüktür. bkz: burun büyüklüğü ve yüksek rakım arasındaki korelasyon.

evet bir 'bakınız' verdim ve lakin tamamen sallamış da olabilirim. canım öyle istedi kardeşim, ne?

mezkür tanrıçanın sesi kontralto ve mezzo sopranonun harmonik ortalaması gibidir. yani, dinleyicilerin tüm ruh hallerine karşı gardını alabilen bir sesi vardır. yeri geldiğinde yanık sesi ile türkü terennüm ederken, yeri geldiğinde ayaklarını yere vurarak sinirlenen minik bir kız sesi ile cazgırlık yapar.

"üslup insanın karakteridir" şiarıyla hareket eder ve bu mükemmel üslubu hayranlık uyandırır. cümle içindeki sözcüklerin dizilimi kuzey kore ordusunun dizilimi gibi kusursuzdur. tahammül eşiği atmosferin mezosfer tabakasında olup kadirşinaslığı deniz aşırı ülkelere bile yayılmıştır. bilgeliği ise "simurg" isimli efsanevi kuşun hasedinden tırnaklarını kemirmesine vesile olmuştur. öyledir ki bir ornitolog olma sevdasının başlangıcı tam bu yüzdendir.

hayata baktığı pencerelerinde iğde çiçeklerinin kokusu buram buram hissedilir. aklının kendisine oyunlar oynadığı anlarda ganj nehrini düşünerek asude olur. usul usul akan bu nehrin içinde toksiloji ilmine nanik yaparak şıpıdık şıpıdık yüzer ve yüzdükçe arındığını hisseder. hinduizm ile haşır neşirdir ve ineklere olan saygı ve sevgisinden telefonunun müzik sesi "mö" diye başlar.

heybeti kançencunga, bilgisi van gölü ve kilosu yüz kırk dört kilo kadardır. her haftanın ilk günü başladığı diyetini aynı haftanın ilk günü sonlandırır. turuncu elbiseli ve heva ve heveslerinden arınmış budist rahiplere öykünür ve ama pratiğe asla geçemez.

kimsenin tavuğuna "kışt" demekten imtina etmez. evvelden beri delhi'ye bağlı "onuncu köy" isimli beldede ikamet eder. çünkü efendim tavuklara "pişt" der. :-)

olayları analojik anlatması fıstıklı tel kadayıf tadındadır. simetri hastası olduğundan yamukluğu zinhar sevmez. iyi ki vardır. evet.

/mitolojik bir figürden kanlı canlı bir insana geçiş denemeleri, part 1/

17.06.2025 10:17
  1. umay

    bizim de ege denizine kıyımız var ve neden bizim de bir mitolojimiz olmasın diyen türklerin mitolojisinde önemli bir yer teşkil eden tanrıçadır kendisi ve emin olun yunan mitolojisinin tüm tanrı ve tanrıçalarını suya götürüp susuz getirebilecek meziyetlere haizdir. bir şayiaya göre zeus efendi kendisinden aman dilemiş, buna olumlu cevap veren umay'a olimpos'tan arsa tahsis etmiştir.

    bereket tanrıçası olması hasebiyle burnu birkaç metre kadar havadadır ve elbette sırf bu yüzden daha bakir bir oksijen teneffüs eder. hal böyle iken burnu da büyüktür. bkz: burun büyüklüğü ve yüksek rakım arasındaki korelasyon.

    evet bir 'bakınız' verdim ve lakin tamamen sallamış da olabilirim. canım öyle istedi kardeşim, ne?

    mezkür tanrıçanın sesi kontralto ve mezzo sopranonun harmonik ortalaması gibidir. yani, dinleyicilerin tüm ruh hallerine karşı gardını alabilen bir sesi vardır. yeri geldiğinde yanık sesi ile türkü terennüm ederken, yeri geldiğinde ayaklarını yere vurarak sinirlenen minik bir kız sesi ile cazgırlık yapar.

    "üslup insanın karakteridir" şiarıyla hareket eder ve bu mükemmel üslubu hayranlık uyandırır. cümle içindeki sözcüklerin dizilimi kuzey kore ordusunun dizilimi gibi kusursuzdur. tahammül eşiği atmosferin mezosfer tabakasında olup kadirşinaslığı deniz aşırı ülkelere bile yayılmıştır. bilgeliği ise "simurg" isimli efsanevi kuşun hasedinden tırnaklarını kemirmesine vesile olmuştur. öyledir ki bir ornitolog olma sevdasının başlangıcı tam bu yüzdendir.

    hayata baktığı pencerelerinde iğde çiçeklerinin kokusu buram buram hissedilir. aklının kendisine oyunlar oynadığı anlarda ganj nehrini düşünerek asude olur. usul usul akan bu nehrin içinde toksiloji ilmine nanik yaparak şıpıdık şıpıdık yüzer ve yüzdükçe arındığını hisseder. hinduizm ile haşır neşirdir ve ineklere olan saygı ve sevgisinden telefonunun müzik sesi "mö" diye başlar.

    heybeti kançencunga, bilgisi van gölü ve kilosu yüz kırk dört kilo kadardır. her haftanın ilk günü başladığı diyetini aynı haftanın ilk günü sonlandırır. turuncu elbiseli ve heva ve heveslerinden arınmış budist rahiplere öykünür ve ama pratiğe asla geçemez.

    kimsenin tavuğuna "kışt" demekten imtina etmez. evvelden beri delhi'ye bağlı "onuncu köy" isimli beldede ikamet eder. çünkü efendim tavuklara "pişt" der. :-)

    olayları analojik anlatması fıstıklı tel kadayıf tadındadır. simetri hastası olduğundan yamukluğu zinhar sevmez. iyi ki vardır. evet.

    /mitolojik bir figürden kanlı canlı bir insana geçiş denemeleri, part 1/