Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
yumurta
semih kaplanoğlu'nun yusuf üçlemesinin ilki olan yumurta, bir hikayenin sondan başa anlatıldığı ilk film. bu bakımdan diğer filmleri izlemediğim için üçleme ile ilgili konuşmak erken. ancak yumurta ile ilgili bir şeyler denebilir. meleğin düşüşüne göre hikaye bakımından daha flu bir film olmuş. film sessizce bir şeyler anlatma gayretinde. yalnızlık, ayrılış, dönüş, bağların kopuşu vs. filmde bir yerde "ankara'dayken her şey özlenir." diyor istanbullu yusuf. istanbul'dan ankara'ya, taşradan ankara'ya bakınca ankara'nın karası görünüyor herhal. filmde görüntüler kadar sesler de ilgi çekici. ilk sahnedeki yaşlı kadının yürüyüşünde arka planda derinden gelen sesler ve filmin son sahnesindeki yağmur sesleri etkileyiciydi. filmle ilgili yorumlara değinmeden geçmek olmayacak. öyle eğlenceli ki gülmek ağır kaçıyor.genelde izleyiciler sıkılmış filmden, mektepte öğretilen sıkıcı giriş, gelişme, sonuç kompozisyonuna alışıklar için zor elbet. bir hikaye dört başı mamur anlatılmayınca zahmet buyurup kim düşünecek, anlamaya çalışacak. filmlerde size her şeyi ince ince düşünülmüş hikayeler sunulacak siz de sadece izleyeceksiniz, beğeneceksiniz, ne anlatılıyorsa ne bir eksik ne bir fazla, sadece anlatılanı anlayacaksınız. edilgen, koltuklarınızda hoşça vakit geçireceksiniz. yalnızlığı, kopuşu, dönememeyi iki arada kalmayı anlatmaya çalışan biri bunu sizin alışık olduğunuz formatta nasıl yapacak? yazık ki bu yumurtadan sizin için civciv çıkmıyor. başka eğlenceye...
süt
yusuf üçlemesinin 2. filmi süt ile hikaye geriye doğru devam ediyor. yusuf'un yaşadığı kasabadan kopuşu, annesinin ilişkisi dramatik bir şekilde anlatılmış. filmde sesler arka planda, güçlü bir şekilde yer alıyor. yağmurla biten yumurta, yağmurla başlayan süt, yağmur iki filmi birbirine bağlıyor. taşrada sütçü bir delikanlının bir şiirinin dergide yayınlanmasındaki coşku çok güzel anlatılmış. yusuf'un epilepsi nöbeti sonucunda motoru ile kaza yapışı ve kendine gelirken gözünden akan iki damla yaş sahnesi çok başarılı çekilmiş. yine yusuf'un geceleyin kahvenin duvarında bekleyişi çok güzel bir anlatım tarzı. çok beğendim. m.selçuk ve b. köklükaya rollerinde iyiler. önceki film yumurtada yusuf'un "ben buralardan nefret ediyordum." sözünün sebebini sütte anlayabiliyoruz. film hafif bir yarım bırakılmış havasında yusuf'un madende çalışmaya başlaması, madene kaçışı, sığınması ile bitiyor. filmi beğendim. etkileyici sesler ve kareler var. anlatmak istediğini kendi iç bütünlüğünde güzel anlatabilmiş. bu tarz filmler olaylardan çok olguları ve insanı anlatma gayretindeler. onun için akıcılık, aksiyon yönleri alışılmışın dışında. aksiyon, bol hikaye, eğlence izlemek isteyenler zorlanabilirler.
filmden hoşlanmayanlar olabilir elbette, ancak "işkence" görecek kadar nahoşluğu da anlamak gerçekten zor. bu insanların daha önce sinema filmi olarak neleri izledikleri ve sinema zevklerinin oluşumunu düşünmek bile insanı üzüyor, ürkütüyor.
bal
yusuf üçlemesinin son filmi bal önceki filmlerin bekleyen çözümlerini de getirdi.
bal'da hikaye, çocuğun gözüyle ekranı kaplıyor.
onun için belki, saf, duru, telaşsız ve yavaş ilerliyor sahneler.
tempo diğer filmlere göre iyice yavaşlıyor.
filmde mükemmel görüntüler var.
görüntülere çok emek verildiği belli.
kaplanoğlu sinemasında dil, sesler ve görüntüler.
keyifli, saf, telaşsız bir film.
farklı tatlar bırakan bir film.
genel olarak beğendimi söyleyebilirim.
özellikle filmin bitiş sahnesi yusuf'un ormana kaçışı, uyuyuşu çok güzeldi.
unutmadan, bora altaş yusuf rolünü çok başarıyla oynuyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |