Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
Öyle iki saat üç saat değil, en az 10 saatten fazla hatta günlerce sürebilen, kişilerin kendi özel aracıyla ya da otobüs, tren gibi toplu taşıma araçlarıyla yapılan, yüzlerce kilometre mesafenin katedildiği yoculuklara verilen genel isimdir.
Bu yolculuklarda genelde ülke içinde hareket edilmekle birlikte, Bazen bir ülkeden başka bir ülkeye de geçiş yapılabilir.
Uzun Yolculuğa çıkılmadan önce sağlam bir ön hazırlık gereklidir. Böylesi uzun bir yola, gidilip hemen geri dönmek için çıkılmayacağından, belli bir süre kalınacağından, bavul hazırlama işlemi titizlikle yapılmalıdır, malum yol uzun, şunu unuttum geri dönüp alalım deme lüksümüz olmayacaktır. Evin perdesi, suyu, doğalgazı gibi sürekli açık olan mekanizmalarını kapatmak, evde beslenen evcil hayvan, çiçek gibi bakıma muhtaç canlıların da bu süreçte bakımını düşünmek gerekir. Geride bırakılan ev ile ilgili tüm bu işler halledildikten sonra, önceden bakımı ve kontrolleri tamamlanmış olan arabaya binilip, yolculuk başlatılabilir.
Uzun yol yolculuğu olduğu için aralıksız yola devam etmek mümkün olmayacaktır. belli aralıklarla çay, yemek gibi ihtiyaç molaları vermek ya da hazır önünden geçiyorken görülmesi gereken belli başlı yerleri görebilmek için durmak gerekecektir. Örneğin tuz gölü önünden geçerken, teğet geçmek mümkün müdür, hele ki suyu çekilmek üzere ve tuzlar pembemsi çok hoş bir görüntü oluşturmuşken. ne kadar ileri gidersen git her yer aynı su seviyesinde, çok güzel bir tecrübe kesinlikle tavsiye ederim -ancak çıplak ayakla o tuz kristalleri çivi gibi ayağa batıyor, o uyarıyı da yapayım- bu şekilde güzel duraklarda vakit geçirerek zaten uzun olan yolu daha da uzatmış olabiliyorsunuz ancak güzel bir yol hatırası yanıza kar kalıyor. Bu tür duraklarda dura dura gece edilmiş ve yorulmuş, hala gidecek de çok yol varsa, yol güzergahında bir otelde bir gece kalınıp, ertesi gün yola devam etmek gerekebilir.
Yol boyunca sayısız irili, ufaklı köprü, viyadük, dinlenme tesisi, dere, çeşme, köy, değişik doğa şekilleri, yol kenarlarında otlayan hayvanlar, üstünüzden uçan kuşlar, geceleri ışıkları yanıp sönen bir sürü ev, bir daha hayatınız boyunca görmeyeceğiniz insanlarla karşılaşıyorunuz. Arabanın hızından dolayı Çoğuna sadece bakıp, geçiyorsunuz, görmüyorsunuz bile.
Yol boyunca durak yerleri olan Her dinlenme tesisinde o yöreye özgü hediyelik eşya, yöresel ürünler gibi malzemeleri bulabiliyorsunuz -evdeki güveci 3-4 sene önce böyle bir yerden almıştık- ben bu tarz yerleri gezmeyi çok severim. Uzun yol boyunca farklı farklı şehirlerden farklı şeyler alıp, o eşyaları evimde kullanmak, ya da evimin bir köşesinde tutmak çok hoşuma gider, zira baktıkça belki de bir daha hiç gitmeyeceğim oraları hatırlamış olurum.
Uzun yol boyunca araba kullanmak da zordur, yorgunluk baş gösterir, dikkat dağılmaya başlar. Sırf bu maksatla, uzun yollarda birbirimize destek olmak için, eşimle aynı anda ehliyet aldık, çünkü ikimizin memleketleri tam zıt tarafta, katedilecek yol çok fazla. Ancak ben araba kullanmakta eşimi yalnız bıraktım, bir türlü direksiyon başına geçme cesareti gösteremediğim için görevimi, uzun yol boyunca sürekli konuşup, farklı konular açarak, onun dikkatini sağlam tutarak yerine getirmeye çalışıyorum.
Onca şehir geçilip, Kilometrelerce gidilen yoldan sonra, varılacak noktaya ulaştığınızda, ailenizin kollarını açıp, koca bir tebessümle hoşgeldiniz diyip sarılması sonucu ne yorgunluk ne de başka bir şey kalmayıp, yerini mutluluğa bırakıyor. Bu uzun yolculuğu da sağ salim atlatmanış olmanın huzuru ile tatilinize de başlamış oluyorsunuz, ta ki geri dönüş yolculuğuna kadar.
zamanında 16-17 saat yaptığım tren yolculuklarını bir gün özlersin deseler inanmazdım. meğer o zamanlar ne kadar da güzelmiş, kıymeti geç anlaşılıyor gerçekten. o kadar uzun olurdu ki sanki bir ömür geçiyor sanırdınız biniş ile varış arasında geçem dönemde.
Bileti alırım.
Cam kenarı diye de ısrar etmem.
"Ön olmasın arka da olmasın" derim o kadar.
Varsa cam kenarı verirler.
Uçakta da aynı.
Sonra yerimi bulur otururum.
İki kere başıma geldi.
Yanlışlıkla yan koltuğa oturmuşum.
İnsanlar çok agresif.
Hemen saldırı moduna geçtiler.
Gülerek "Kusura bakmayın" der yer değiştiririm.
Ama bundan sonra aşırı dikkat ediyorum.
Toplu taşımada yer kavgasından cinayet bile çıkabilir.
Bunu fark ettim.
Bu gözler neler gördü.
Muavin gibi yer ayarlaması yapan, kendine göre yer değişikliği talep eden yolcular gördüm.
Adam konforu için yarım saatlik yolda bile organizasyon yapıyor.
Sanki biz pamuk balyasıyız.
Bir keresinde de uzun yola çıkmam gerekti.
Yerlerimize oturduk yolculuk başladı.
Çok sancılı bir yolculuk tabi.
Kendi aracın gibi olmuyor.
Her otogarda 20 dakika 30 dakika mola.
Ses de çıkaramıyorsun.
İnmeler binmeler, simitçiler, satıcılar, sıcak bir yandan...
Şansa bütün bozuk kulaklıklar da hep sana denk gelir.
Ortamdan kopma şansın da pek yok.
Otobüs otogarın birinde aktarma yapmasın mı ?
Başka bir otobüse mülteci gibi deport ettiler bizi.
Mecbur en arkaya bezelye gibi dizildik.
Sinir krizi geçirecem ama fırsat bulamıyorum.
Yanımda Şilili müzik grubu vardı.
Belki de Peruluydu ya da Bolivyalı bilemedim.
orkestraymış.
Şehir şehir geziyorlar.
Aklıma Amerikan Pazar filmleri geldi.
Tam keşmekeş.
Bir keresinde de yabancı bir yolcu yan koltukta duran kitabımın üzerine oturmuştu.
Bir dahaki mola yerine kadar kitap orada kaldı.
Geri de isteyemedim.
Kültürünü bilmem, tepkisini bilmem.
Bir keresinde yanlışlıkla, yurt dışına giden bir otobüse binmiştim.
Gece vakti o yorgunlukla dikkat etmemişim.
Otobüs gece 12.30 gibi geldi.
Bindim, otobüse baktım: Ohooo dedim kavimler göçü başlamış.
Yemin ediyorum otobüsün içi Birleşmiş Milletler genel kurulu toplantısı gibiydi.
Sabaha kadar yediler içtiler farklı dillerden bir sürü şey duydum, allahtan anlamadım.
birkaç tanesi tuvalete diye indiler.
tuvaletleri bulamamışlar.
Bir saat dönmelerini bekledik.
Otobüse bindiler ve neredeyse 10 dakika neden geç kaldıklarını şoföre açıklamaya çalıştılar.
Bir de onu bekledik.
gecenin ikisinde enerji patlaması yaşıyorlar.
Ses ayarları da yok.
Sabaha karşı 4 gibi eve varıp olduğum gibi kanepeye yıkılmıştım.
Allahtan sınırı geçip gözümü başka bir ülkede açmamışım.
uzun zaman sonra yarın yol alacağım. herkes güneye kaçarken ve dahi kavrukacakken, ben ormanların içinde serinleyeceğim.
Uzun zaman sonra yaptığım ve özlediğimi fark ettiğim. Yorucu olması bir yana insanın içine yaptığı güzel yolculuklardan biri benim için.
Son 4 yıldır hayalini kurduğum fakat gerçekleştiremediğim durum.. Şoför koltuğunda değil de, şehirlerarası otobüsün pencere tarafına geçip; yolu seyrede seyrede hiçbir şeyi düşünmeden, çok sevdiğim şarkıları dinleyerek merak ettiğim şehirlere ya da özlediğim yere gitmek istiyorum.. Deniz olan şehre, şehirlere..
Bi'de Uzun yol yolculuğu gece ile başlamalı.. Geceyi seven biri olarak, yol boyu uyanık kalıp tan vaktini ayrıca sabahın o ilk ışıklarının tarlalara vuruşunu, denizin prıl prıl parıltısını seyretmeyi çok seviyorum..
..
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |